Doğu Türkistan'daki toplama kamplarında tutuldukları belirtilen Uygur Türklerinin yakınları, Çin devlet yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 112 kişi hakkında, “soykırım” ve “işkence” suçlarını işledikleri gerekçesiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
Çin’in Doğu Türkistan'da kurduğu toplama kamplarında tutuldukları belirtilen 19 Uygur Türkü'nün yakınları ve 6 gönüllü avukat, Çağlayan Adliyesi'ne gelerek, aralarında Çin devlet yöneticilerinin de bulunduğu 112 kişi hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Dilekçede, söz konusu 112 kişinin “soykırım” ve “işkence” suçlarından yargılanmaları istendi.
“TOPLAMA KAMPLARINDA İŞKENCE VE TECAVÜZ SUÇU İŞLENİYOR”
Suç duyurusunun ardından adliye önünde yapılan açıklamada şöyle denildi:
“Dünya kamuoyunca açıkça bilindiği üzere Çin; Doğu Türkistanlılara yönelik dini ve etnik temelli, soykırım, kasten öldürme, işkence, kötü ve zalimane muamele, zorla kaybettirme, hürriyeti tahdit, adil yargılanma hakkı ihlali, haksız ve keyfi tutma, toplama kamplarında, karakol ve cezaevlerinde işkence ve tecavüz, zorunlu kürtaj ve kısırlaştırma uygulaması, zorla Çinlilerle evlendirme, Akraba Aile Projesi adı altında ev içine Çinli erkeği zorla kabul ettirme, zorla uzak bölgelere taşınarak, buralarda zorunlu çalıştırma, aile parçalanması ve çocukların annelerden alınması, kılık kıyafet ve etnik, kültürel ve inanca dair pratiklerin yasaklanması, isimlerin değiştirilmesi, ömür boyu çalışmaya mahkum edilecek şekilde sistematik para cezaları vb. suçlar işlemektedir. Bu suçlara maruz kalan milyonlarca Doğu Türkistanlının yanı sıra Türkiye vatandaşları da mevcuttur.
Söz konusu suçlar, Türk Ceza Kanunu’na dayanarak evrensel yargı yetkisi çerçevesinde yargıya taşınmıştır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na yapmış olduğumuz suç duyurusu ile 9'u Türk vatandaşı toplam 19 müşteki müvekkilimize vekaleten, aralarında çocukların da yer aldığı halen kamplarda tutulan ya da zorla kaybettirilen 116 mağdur ve kamplarda hayatını kaybeden maktuller için yargılama talep edilmektedir."
"ÇİN HÜKÜMETİ KARDEŞİM HAKKINDA BİLGİ VERMEYİ REDDEDİYOR"
Uygur Türkü, Türkiye vatandaşı Medine Nazimi de şöyle konuştu:
“Benim kız kardeşim Mevlüde Hilal, Türkiye vatandaşı olmasına rağmen 4 senedir Çin’in karanlık toplama kamplarında tutulmaktadır. 4 senedir kardeşim hakkında bilgi alamadım. Çin Hükümeti kardeşim hakkında bilgi vermeyi reddediyor. İnsan hakları 21. yüzyılda her şeyin önünde tutulmaktadır ama maalesef 2017’den bu yana Çin Hükumeti toplama kampları kurup milyonlarca insanı o toplama kamplarına kapatıp türlü işkenceler yapmaktadır. Onların organlarını "helal organ" adı altında ticari olarak kullanmaktadır. Ben o milletin bir evladı olarak orada yaşanan bu zulme sessiz kalamam.”
“TOPLAMA KAMPLARINDAKİ İNSANLARIN İÇ ORGANLARI İSLAM ÜLKELERİNDE SATILIYOR”
Türkiye’de hukuk okuduğu için annesinin toplama kampına alındığını söyleyen Cevlan Mehmet de “Ben Türkiye’ye eğitim için geldim. Hukuk okudum. Ancak benim Türkiye’ye gelerek hukuk okumam annemin toplama kamplarına alınmasına neden oldu. Annemin tek suçu beni Türkiye’de okutmak. Benim okuduğum bu meslek annemi kurtaramadı, tam tersine annemi zindanlara attırdı. Adalet ne için var? Hukuk ne için var? Eğer dünyada adalet varsa neden 4-5 senedir toplama kampları, işkenceler, tecavüzler devam ediyor? Neden oradaki insanların iç organları İslam ülkelerinde "Helal organ" olarak satılmaya devam ediyor?” dedi.