Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin iflas ettiğini belirterek, alınması gereken önlemleri “Yıkımdan Çıkışın Yol Haritası” başlığı altında açıkladı. Davutoğlu, “Bugün tamamıyla siyasetin güdümüne girmiş olan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) yönetimi derhal görevden alınmalıdır. Siyasi etki altına girmiş Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı’nın ve kurul üyelerinin görevlerine hemen son verilmelidir” dedi.
Ahmet Davutoğlu, partisinin İstanbul'da düzenlediği Yıkımdan Çıkışın Yol Haritası konulu programda açıklamalarda bulundu. Hazine ve Maliye Bakanı Lütfü Elvan'ın fiilen görevde olmadığını söyleyen Davutoğlu, "Görev değişikliği planlanmış ama söylenen o ki görev teklif edilen kişiler teenni (acele etmemek, ağırdan almak) ile davranmışlar" diye konuştu.
Davutoğlu'nun açıklamaları satır başlarıyla şöyle:
TEK KİŞİNİN İRADESİNE DAYALI BİR YÖNETİME GEÇİLDİ: Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi iflas etmiştir. Yaşadığımız gerçekler kalıcı çözümün tartışmasız bir şekilde güçler ayrılığı ve yargı bağımsızlığının sağlandığı, şeffaf, hesap veren, liyakat esaslı bir kamu yönetimi ve güçlendirilmiş parlamenter sistem olduğunu net bir şekilde ortaya çıkarmıştır. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile tek kişinin iradesine dayalı bir yönetime geçildi. Yetkileri kısıtlanmış olan TBMM adeta devre dışıdır. Kamunun genel koordinasyon ve yürütme yeteneği yok edilmiştir. Bakanlar Kurulu başta olmak üzere, kamu yönetiminin ortak karar alma ve koordinasyon kurulları cumhurbaşkanlığı hükümet modeli ile yok edildi veya beklenilen işlevlerini yapamayacak bir hale dönüştürüldüler.
Kurumların yöneticileri, liyakatli ve görevinin gereğini yerine getirecek yılların birikimine sahip kişiler değil, yandaş sadıklardan oluşan ve yukarıdan gelen talimatları itirazsız uygulayan siyasi hazır kıtalardır.
TÜRKİYE ŞU ANDA GÖSTERGESİZ BİR ÜLKEDİR: Denetimsizlik, hukuksuzluk, liyakatsizlik ve sadakat, tek kişinin iradesine bağımlılıkla birleşmiş ve bunun sonucunda ülkemiz tüm insani, sosyal, ekonomik ve demokratik göstergelerde her geçen gün daha da geriye düşmektedir. Kamu kuruluşları tarafından bilgi ve istatistikler ya hiç yayımlanmamakta ya da yayımlananların inandırıcılığı bulunmamaktadır. Türkiye, şu anda göstergesiz bir ülkedir. Göstergesiz bir yönetimin güven ve inandırıcılık sağlaması mümkün değildir. Güven bunalımı ise yönetim bunalımıdır. Yönetim bunalımı ise yozlaşmayı doğurur. Yozlaşmanın doğal sonucu kurumsal yıkımdır. Türkiye, bugün bu yıkımı yaşamaktadır. Bu yıkımdan çıkışın tek yolu hemen seçimdir.
ÇIKIŞA YÖNELİK ÖNERİLERİMİZİ KAMUOYU İLE PAYLAŞIYORUZ: Seçimler yapılıncaya kadar Türkiye’nin kaybedecek vakti yoktur. Gelecek Partisi olarak, ülkemize olan görevimiz ve sorumluluk duygumuzla mali alanlarla ilgili tespitlerimizi ve çıkışa yönelik önerilerimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz.
MERKEZ BANKASI BAŞKANI’NIN "MECBUR KALDIK" İFADESİNİ KULLANDIĞI DUYUMUNU ALDIK: Bugün kurumsal kriz süreci var. Merkez Bankası Başkanı’nın ne dediğini artık neredeyse kimse merak etmiyor. Geçtiğimiz hafta Merkez Bankası Başkanı, banka yöneticileriyle toplandı. Oradan edindiğimiz intibalar şu ki orada ne Merkez Bankası Başkanı bir Merkez Bankası Başkanı dirayetiyle onlara bir yön gösterebildi ne de bankalar "Bundan sonra şöyle bir yol izlenecek’ diye bir kanaate ulaşabildi. "Niçin faiz indirimine hazırlıksız bir şekilde gidildiğine" yönelik soruya "Mecbur kaldık" ifadesini kullandığı duyumunu aldık Merkez Bankası Başkanı’nın.
MALİYE BAKANI FİİLEN GÖREVDE DEĞİL: 15 gündür Hazine ve Maliye Bakanı'nın varlığı tartışılıyor. Bakanın son 15 günlük tweetlerine bakın, zorunlu olarak Cumhurbaşkanı’nı retweet ettiği durumlar dışında sadece taziye mesajları var. Hazine ve Maliye Bakanı’nın görevi taziye mesajlarını yayımlamak değil. Bakan taziye mesajı yayımlarken Maliye Bakan Yardımcısı, Maliye Bakanlığı’nın ön provası şeklinde tweet serisi yayımlıyor. Bize gelen ve kamuoyunun artık kabul ettiği bir yaklaşımla da Maliye Bakanı fiilen şu anda görevde değil. Görev değişikliği planlanmış ama söylenen o ki görev teklif edilen bazı kişiler teenni ile davranmışlar.”
GELECEK PARTİSİ’NİN ÖNERİLERİNİ 61 MADDEDE TOPLADI
Ahmet Davutoğlu, Yıkımdan Çıkışın Yol Haritası’nı 61 madde halinde paylaştı. Bunlardan bazıları şöyle:
KAMU MALİYE POLİTİKASI ÖNERİSİ: “2022 yılı bütçesi, bütün vatandaşlarımızın eşit koşullarda yararlanabilmesini sağlayacak şekilde yeniden yapılmalıdır. Orta Vadeli Ekonomik Program Türk ekonomisiyle ilgili tüm tarafların rehberidir. Tutarsız ve keyfi müdahalelerle TL’ye zarar veren yaklaşım terk edilmeli. Gerçek ve tüzel kişiyi aynı şekilde vergilendirecek şekilde vergi mevzuatı yeniden düzenlenmelidir. Başta Türkiye Varlık Fonu olmak üzere bütçe dışı nitelik kazanmış olan tüm uygulamalar derhal sonlandırılmalıdır. Kur krizi nedeniyle ülkede ticaret durmuş haldedir.
PARA POLİTİKASI ÖNERİLERİ: Enflasyonla samimi ve ikna edici bir mücadele yapılmasını teminen, bugün tamamıyla siyasetin güdümüne girmiş olan TCMB yönetimi derhal görevden alınmalıdır. Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’na, finansal ve reel sektörü temsilen oy hakkına sahip bağımsız iki üye eklenmelidir. 128 milyar dolarla ilgili soruşturma başlatılmalı ve siyaset ve bürokrasideki sorumlularının yargılanması sağlanmalıdır.
BANKACILIK VE FİNANSAL HİZMETLER ÖNERİLERİ: Siyasi etki altına girmiş BDDK başkanının ve kurul üyelerinin görevlerine hemen son verilmelidir. Daha verimli ve etkin bir gözetim ve denetim için BDDK ve TCMB, TCMB kurumsal çatısı altında birleştirilerek, finansal hizmetler sektörünün tamamını kapsayacak şekilde yetkilendirilmelidir. Türkiye Bankalar Birliği (TBB), Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB), Finansal Kurumlar Birliği (FKB), Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) gibi kuruluşlar siyasi yönlendirmeden ve baskıdan arındırılmalı, serbest seçimlerini yapmaları ve sektörlerinin taleplerini demokratik şekilde ifade etmeleri sağlanmalıdır.
İNSAN ONORUNA YARAŞIR ASGARİ ÜCRET BELİRLENMELİ, NET OLARAK ÖDENMELİ: İnsan onuruna yaraşır bir asgari ücret düzeyi tespit edilmelidir. Asgari ücretle çalışanlar açısından brüt ücret net olarak ödenmelidir. Çalışan açısından brüt asgari ücretin net olarak ödenmesi ve işveren açısından istihdam yükünün azaltılması, bütçede kalıcı bir hasara yol açmadan yapılabilecek durumdadır.
SPK PİYASA ÜZERİNDE DAHA ETKİN KILINMALIDIR: Borçlanma üzerine kurulu ve tek bacaklı şekilde işleyen finans sistemini daha sağlıklı hale getirmek, kırılganlığı azaltmak ve finansal krizlere karşı dayanıklılığı artırmak üzere sermaye piyasalarının gelişimi desteklenmeli, sermaye piyasasına ve dolayısı ile Türk lirasına yatırım yapan yatırımcıların korunması için SPK piyasa üzerinde daha etkin kılınmalıdır.
TURİZM, YURT DIŞI MÜEAHHİTLİK VE LOJİSTİK HİZMETLERİNE ÖNCELİK VERİLMELİ: Covid-19 ile tedarik zincirindeki bozulmalar, hammadde tedarikinde ve malların hedef pazarlara ulaştırmada lojistik sorunları ortaya çıkarmıştır. Hammadde ve yarı işlenmiş malların tedarikini güvence altına alacak, ulaştırma ve lojistik sektörlerine yatırımlar yapılmalıdır. Turizm, yurt dışı müteahhitlik hizmetleri, lojistik ile son yıllarda öne çıkan inanç ve sağlık turizmi gibi konulara öncelik verilmedir. Turizm gelirlerimizi artırıcı çok yönlü politikaları ihmal edilmemelidir. Ülkemizin dünyada bir marka haline gelmiş yurt dışı müteahhitlik hizmetleri alanında, Türk iş gücü istihdamını artırmaya yönelik tedbirleri ilgili taraflarla istişare ve ortak akılla geliştirilmelidir.
TBMM ETKİN HALE GETİRİLMELİ, SAYIŞTAY DENETİMLERİ GERÇEK NİTELİĞİNE DÖNÜŞTÜRÜLMELİ: Yasama gücü zayıflatılan TBMM etkin hale getirilerek, Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri düzenine son verilmelidir. TBMM ve TBMM adına görev yapan Sayıştay denetimleri gerçek niteliğine dönüştürülerek, TBMM ve halkın siyaset üzerindeki denetim yetkisi sağlanmalıdır. Yargının üzerindeki vesayete son verilerek, tarafsız ve bağımsız yargılamaların yolu açılmalı ve adalet herkese eşit şekilde uygulanmalıdır. Mevcut yasalar dahi buna müsaittir ve konu sadece bir niyet ve tavır değişikliği ile çözülebilecek mahiyettedir. TCMB, BDDK, SPK, EPDK vb. tüm bağımsız kurum ve kurullar liyakatli ve ehil kadrolara emanet edilerek, bağımsız ve tarafsız şekilde çalışmalarının önü açılmalıdır. Cumhurbaşkanlığı’nda oluşturulan politika kurulları iptal edilerek, bakan ve bakanlıklar üzerindeki vesayetlerine son verilmeli, bakan ve bakanlıkların kendi alanlarında politika oluşturma, uygulama ve sonuçlarından sorumlu olmaları sağlanmalıdır.”