Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal; Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ile Hasan Polatkan’ın idam edilmelerinin 60. yılı için, “Üç ismin şahsında demokrasinin boğazlandığını, adaletin katledildiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Bizlere ‘bedenlerin fani, fikirlerin baki’ olduğunu, kaybettiğimiz abide isimlerin ‘Büyük Türkiye’ mirasının, demokrasi ve adaletin ülküsünün nakledildiği bir güne tekabül eder” dedi.
Demokrat Parti İstanbul İl Başkanlığı; Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ile Hasan Polatkan’ın idam edilmelerinin 60. yılı dolayısıyla İstanbul Topkapı’da yer alan Anıt Mezar’da anma töreni düzenledi.
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal; düzenlenen törende konuştu. Törene Demokrat Parti Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt, Genel Merkez yöneticileri ile il ve ilçe teşkilatları ve demokratlar katıldı.
Mezara çelenk bırakılmasının ardından bir konuşma yapan Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, şöyle konuştu:
“Kıymetli Demokratlar; bugün insani ve vicdani olarak 60 yıllık bir acının, idari ve medeni olarak bitmeyecek bir utancın 60. Yıl dönümü! Demokrasi ve adaleti ülkesi için, ülkesinin yükselişi, milletinin refahı için başlangıç kabul etmiş, milletten aldığı vekaletle ülkesine hizmet etmeyi en büyük kazanç bilen demokrat geleneğin abide isimleri şehit Başbakanımız Menderes ve kader arkadaşları Bakanları Polatkan ve Zorlu’nun idam edilişlerinin yıl dönümü. Tebaa bildikleri milleti ‘yola getirmek’ için her türlü kirli yolu deneyen, her türlü kötülüğü reva gören bir cinnet halinin belki de ilk cinayetleri.
“YASSIADA MAHKEMELERİNDE DÜZMECE İDDİALARLA BERABER MİLLETİN İRADESİ YARGILANDI”
Kamu otoritesinin müeyyide kudretini keyfiyetleri, kirli emelleri, zihniyetleri için araç edenlerin, Yassıada Mahkemelerinde düzmece iddialarla beraber milletin iradesini yargılamaya kalkanların acımasız girişimlerinin sonucunda yaşanmış katledilişlerinin yıldönümü…
Üç ismin şahsında demokrasinin boğazlandığını, adaletin katledildiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Bizlere ‘bedenlerin fani, fikirlerin baki’ olduğunu, kaybettiğimiz abide isimlerin ‘Büyük Türkiye’ mirasının, demokrasi ve adaletin ülküsünün nakledildiği bir güne tekabül eder. Aslına baktığınızda 10 yıllık bir iktidar ve fakat 100 yılı aşkın bir gayretin de akamete uğratıldığı bir gün. Ne acıdır ki verilen son nefeslerle bizler için hiç bitmeyecek bir koşu başlamıştır. Öyle ki; her bir adımda milletin iradesinin üstünde bir iradenin kabul edilemeyeceğini hatırlatan, demokrasi ve adaletin kıymetini kavratan, hukukun insanı, insanın devleti yaşattığını hatırlatan bir gündür bugün. Doğruluğun, adaletin, demokrasinin sadece hayatları değil geleceği de muhafaza ettiğini gösteren bir gündür bugün.
Üç yiğidin boyun bükmediği, şahsi ikbal bilmediği, darağacına giderken dahi ‘milletim’ dediği gündür bugün! Bugün bizlere, sizlere büyük bir sorumluluğun yüklendiği gün. Sandıkta zuhur eden milli iradenin gerektiğinde sokakta muhafaza edildiğini cümle aleme göstermiş milletimiz için demokrasiye, işleyen bir hukuk sistemine, adalete ne kadar ihtiyacı olduğunu, liyakatle en yüce şekilde korunması gerektiğini bir kez daha hatırlatan gündeyiz. Kumpaslarla önce adaleti, kararlarla ise bedenleri ve nihayetinde demokrasiyi idama yollayan zihniyete ‘adalet’ diye haykırarak cevap verilecek gündeyiz. Demokrasiyi sandıktan ibaret sananlara karşı toplumsal hayatın her kesiminde demokrasiyi temin ederek cevap verilmesi gereken gündeyiz. Kendi ikballeri için milleti nice risklere maruz bırakanlara karşı 60 yıl öncesini, şehitlerimizi misal gösterip cevap vereceğimiz gündeyiz.
Bugün ‘şahlanış’tan bahsedenlere 10 yıllık iktidar, demokrasi aşkı ve adaletle, liyakatle nasıl şaha kalkılacağını göstereceğimiz gündeyiz. İşlerine geldiğinde Demokrat Parti diyenler, işlerine geldiğinde Menderes diyenler, rant aşklarıyla bugün bu büyük geçmişin hatıralarıüzerinde nasıl Yassıada’da tepinmişse, kendilerine miras bırakılmış demokrasi başta olmak üzere bu ülkenin kıt kanaat imkanlarla ortaya konulmuş bütün icraatlarının, bütün kalkınma hamlelerinin çarçur edildiği zamanlarda ayağa kalkma gününü bizlere hatırlatıyor.
Bugün her türlü hasletleri ile her bir gün hasretle andığımız şehitlerimizi örnek alacağımız gündeyiz. Manevi huzurlarında bir kez daha bıraktıkları değerlere sahip çıkacağımıza, ülkemizi hülyalarındaki yere ulaştıracağımıza, önce adil ve demokrat bir Türkiye'yi, çevresine huzur ihraç eden, refah ihraç eden Türkiye'yi kuracağımıza dair imanımızı tazeleyeceğimiz bir gündeyiz.
Bugün sadece bir acının yıl dönümünde burada değiliz. Bu büyük acı ve travmadan demokrasi ithal etmek zorunda kaldığı günlerde değil, bugün Türkiye örnek bir demokrasi kurarak kendi milli ve manevi coğrafyasında demokrasisiyle, refahıyla huzur ve demokrasi adası olması hüviyetiyle de örnek olması gereken bir vazifeyle yükümlüyüz. Sözlerin tükendiği bir büyük acıyı hepimiz yaşadık, yaşıyoruz. Sadece bizler değil, nesiller boyu aktardığımız bu acıyla beraber idrakimizi her vesilesiyle tazelemeye vesile olmasını hep diledik, bunun da idraki içerisindeyiz.
Bugün burada başta şehit Başbakanımız olmak üzere Anadolu’nun susamışlığını gidermiş, çatlayan topraklarını su ile buluşturmuş, demokrasiyle beraber her bir vatandaşını demokrasi ve hukuk ortak paydasında bu ülkenin, devletin ve milletin birliğinin temeli yapmış büyük bir davayı ortaya koymuş Başbakanımızı, onun bakanlarınışehadetlerinin yıldönümünde bir kez daha rahmetle yad ediyoruz.
“BİZLER MEŞRUİYETTEN AYRILMADAN YİNE MİLLET DİYECEĞİZ, YİNE HÜRRİYET DİYECEĞİZ, YİNE ADALET DİYECEĞİZ!”
Onların bıraktığı bayrağı o yıllar boyunca Anadolu’nun ücra köşelerine demokrat misyonun abide şahsiyetleri, liderleri, hizmetkarları hep taşımıştır. Bugün de ülkemizin içine düştüğü, doğru ile yanlışın yer değiştirdiği mühtedi demokratların, demokrasiyi bir konjonktürel program olarak görenlerin ülkeye kendi varlıklarını kaçınılmaz bir kadere dönüştürmek için elimizde kalmış sınırlı demokratik imkanlarla da olsa meşruiyetten ayrılmadan yine millet diyeceğiz, yine hürriyet diyeceğiz, yine adalet diyeceğiz.
Bu duygu ve düşüncelerle bugün burada andığımız Şehit Başbakanımız Adnan Menderes, onun bakanları Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan ve onlarca isimsiz kahramanı, bu acıyı ortak bir acı olarak yaşamış büyüklerimizi, Kurucu Genel Başkanımız Cumhurbaşkanımız Celal Bayar’ı, büyük liderimiz Süleyman Demirel’i, o bayrağı kendisinden sonra taşıyan Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ı ve bugün bulunduğumuz bu alanda meftun bulunan şehit Başbakanımızın eşi Berrin Menderes’i, onu kıymetli evlatları Aydın Menderes’i ve bulunduğumuz bu mekanda yatan tüm geçmişlerimizi, tüm şehitlerimizi de bu vesileyle rahmetle yad etmek istiyorum.
“TÜRKİYE’Yİ YENİDEN İNŞA EDECEK DEMOKRATLAR VARDIR VE BURADADIR”
Onları rahmetle yad ederken yarınlarımızın bugünden daha aydınlık olacağıümidiyle bir kez daha milletimizin bu acıları yaşamaması için, bir kez daha insanlığın bu sınavı vermek mecburiyetinde kalmaması için, bu ülkeye işleyen bir demokrasiyi, işleyen bir hukuk düzenini, herkesin hukukundan emin olduğu bir Türkiye’yi yeniden inşa edecek demokratlar olduğunun sözünü onların manevi huzurlarında veriyoruz.
Bu büyük acının ve travmanın yıldönümünde burada bulunan kıymetli dostlara, değerli dava arkadaşlarıma, kıymetli hanımefendilere, partili dostlarıma da müteşekkirim. Hepinizi Allah’a emanet ediyor, sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.”