Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 15 bin yeni öğretmenin atandığı törende konuştu. Erdoğan, “Yaptığımız öğretmen atamaları sayesinde öğretmen başına düşen öğrenci sayılarında OECD ortalamalarını yakaladık, hatta kimi alanlarda geçtik. Sadece öğretmen atamaları ve derslik sayılarında değil, öğretmenlerimizin mali ve özlük haklarının iyileştirilmesinde de önemli mesafe kat ettik. Avrupa’da son 19 yıl içerisinde öğretmen maaşlarını en çok iyileştiren ülke, Türkiye’dir” dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı, 15 bin yeni öğretmenin atamasını, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla bugün yaptı. Erdoğan, törende yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Biraz sonra bilgisayarla yapılacak kura işlemi sonucunda 15 bin genç kardeşimiz, öğretmenlik mesleğine ilk adımı atacak. İnşallah her biriniz, Anadolu’nun her bir köşesinde birer eğitim neferi olarak yerini alacak, aziz milletimize hizmetlerin en ulvisini sunacaksınız. Atamasını gerçekleştireceğimiz her bir öğretmenimizi canı gönülden tebrik ediyor, öğretmenlik görevinin hayırlı olmasını diliyorum.
“SALGIN SÜRECİNDE EĞİTİMİN KESİNTİSİZ BİR ŞEKİLDE DEVAM ETTİRİLMESİ NOKTASINDA ÇOK CİDDİ BİR AVANTAJ DAHA ELDE EDECEĞİZ”
Bugün ataması yapılacak 15 bin yeni öğretmenimizin de katılımıyla eğitim-öğretim ordumuzu daha da güçlendireceğiz. Böylece, salgın sürecinde eğitimin kesintisiz bir şekilde devam ettirilmesi noktasında çok ciddi bir avantaj daha elde edeceğiz. Evlatlarımızın eğitimlerinin kesintiye uğramaması konusundaki kararlılığımızı her fırsatta ve her zeminde açıkça ifade ediyoruz. Öğretmenlerimiz de öğrencilerinin bir daha ayrı kalmaması, çocuklarımızın okul ortamından uzaklaşmaması için her türlü çabayı gösteriyoruz. Hamdolsun, 2021-2022 eğitim-öğretim yılının ilk dönemini salgına rağmen son derece başarılı bir şekilde tamamladık. Siz değerli öğretmenlerimizin gayretleri, velilerimizin aldığı tedbirler ve öğrencilerimizin kurallara uyması sayesinde okullarımızı açık tuttuk.
“EĞİTİM FAALİYETLERİNİ KESİNTİSİZ SÜRDÜREBİLEN BİRKAÇ DEVLETTEN BİRİ OLDUK”
Son yüz yılın en ciddi krizi olarak nitelenen bu salgın sürecinde elbette bazı sıkıntılarla, zorluklarla hatta engellemelerle karşılaştık. Özellikle milletle ve milletin gündemiyle hiçbir bağı olmayan kimi çevrelerin haksız, mesnetsiz, tamamen abartılı eleştirilerine maruz kaldık. Sürekli karamsarlık aşılayarak, öğretmen ve öğrencilerimizin yüreklerine korku salarak bu süreci sabote etmeye çalıştılar. Hayal mahsulü bilgilerle, sosyal medya mecralarını da kullanarak insanımızı yanlış yönlendirmenin çabası içerisinde oldular. Devlet olarak, evlatlarımızla okulları arasına kimsenin, hiçbir bariyerin girmesine müsaade etmedik. Salgının yol açtığı meşakkatlere rağmen eğitim faaliyetlerini ülke çapında kesintisiz sürdürebilen birkaç devletten biri olduk. Eğitimin tüm paydaşlarının aynı hedef etrafında kenetlenmesini sağlayarak, koordinasyonu artırarak, okul-veli iş birliğini güçlendirerek bu kritik dönemi hamdolsun hep birlikte alnımızın akıyla atlattık. Bu vesileyle son iki yıldır gerçekten özveriyle çalışan öğretmenlerimizi, derslerine dört elle sarılan öğrencilerimizi, Milli Eğitim Bakanlığı’mızın tüm mensuplarını buradan tekrar tebrik ediyorum.
“TÜM VELİLERİMİZİN VE ÇOCUKLARIMIZIN MÜSTERİH OLMASINI İSTİYORUM”
Yüz yüze eğitim konusundaki net duruşumuzun milletimiz tarafından da büyük bir takdirle karşılandığını görüyoruz. İnşallah sizlerin çabalarıyla eğitim-öğretim senemizin ikinci dönemini de kesintisiz bir şekilde tamamlayacağımıza inancım sonsuz. Tüm velilerimizin ve çocuklarımızın müsterih olmasını istiyorum. Eğitim için harcadığımız her bir kuruşu ülkemizin geleceğine yapılmış en büyük yatırım olarak değerlendiriyoruz.
“AVRUPA'DA SON 19 YIL İÇERİSİNDE ÖĞRETMEN MAAŞLARINI EN ÇOK İYİLEŞTİREN ÜLKE TÜRKİYE'DİR”
2002’de göreve geldiğimizde, Türkiye’yi üzerinde yükseltmeye söz verdiğimiz dört sütundan ilkinin eğitim olduğunu açıkladık. Hazırladığımız bütçelerde en yüksek payı daima eğitime ayırdık. 2002 yılında milli eğitim bütçesi, -buraya özellikle dikkatlerinizi çekmek isterim- sadece 7,5 milyar lirayken 2022 yılında bu rakam, yüksek öğretim dahil 274 milyar lirayı aştı. Derslik sayımızı ise 343 binden 607 bin seviyesine taşıyarak ülkemizin dört bir yanını modern eğitim kurumlarıyla donattık. Yine bu dönemde öğretmenlerimize mesleklerini huzuru kalple yapabilecekleri en geniş imkanları sağlamak için özel çaba harcadık. Salgın döneminde Türkiye sadece sağlık hizmetlerine değil, eğitime erişim konusundaki hassasiyetiyle de öne çıkmış diğer ülkelere fark atmıştır. Dünyanın birçok ülkesinin mevcut öğretmen sayılarını dahi koruyamadığı, hatta kimi yerlerde kesintiye gittiği bir dönemde biz, yeni öğretmen alımlarımızı sürdürdük, sürdürüyoruz. Sadece son iki yılda tam 77 bin 572 genç öğretmenimizi okulları ve öğrencileriyle buluşturma başarısı gösterdik. Bugün gerçekleştireceğimiz 15 bin atamayla birlikte son 19 yılda toplam 729 bin 487 öğretmenimizin atamasını yapmış oluyoruz. Mevcut öğretmenlerimizin yüzde 73’ü bizim hükümetlerimiz döneminde atandı. Yüzde 60’ı 40 yaşın altında olan genç ve dinamik bir öğretmen kadrosuna sahibiz. Öğretmen yokluğu sebebiyle 40-50 öğrencinin aynı sınıfı paylaştığı, aynı sınıfta ders işlediği bize yakışmayan o kötü manzaralara son verdik. Yaptığımız öğretmen atamaları sayesinde öğretmen başına düşen öğrenci sayılarında OECD ortalamalarını yakaladık, hatta kimi alanlarda geçtik. Sadece öğretmen atamaları ve derslik sayılarında değil, öğretmenlerimizin mali ve özlük haklarının iyileştirilmesinde de önemli mesafe kat ettik. Avrupa’da son 19 yıl içerisinde öğretmen maaşlarını en çok iyileştiren ülke, Türkiye’dir. Avrupa Birliği’nin hazırladığı Avrupa’da Öğretmenler Raporu’na göre öğretmenler için Avrupa’da zorunlu ders saatinin en düşük olduğu ülke, o da Türkiye’dir. OECD verilerine göre, Avrupa’da öğretmenlerin yaklaşık yüzde 50’si işlerinde stres yaşadıklarını belirtirken bu oran bizde hamdolsun yüzde 20’ler civarındadır.
“ARTIK ANNE BABALAR KIRTASİYE KIRTASİYE GEZMEK MECBURİYETİNDE KALMIYOR”
Çocuklarımızın eğitime erişimlerini kolaylaştırmak amacıyla attığımız en önemli adımlardan biri de ders kitaplarının ücretsiz dağıtımıdır. Artık anne babalar, evlatlarına ders kitabı bulmak için kırtasiye kırtasiye gezmek mecburiyetinde kalmıyor. Gençler, bizler bu çileyi çok çektik biliyor musunuz? Kırtasiye dükkanlarında sıraya girerdik ve o tanıdığımız kırtasiyeci amcalarımız, bize bir hafta sonraya, 15 gün sonraya gün verirlerdi. Sadece kitap değil, defterleri bile alamazdık. Bu çileleri çektik. Siz, teksir notları nedir bilir misiniz? İşte biz, o teksir notlarıyla okuduk. Abilerimizden o teksir notlarını paramızla satın almak isterdik, nazlanır ve bize vermezlerdi. O teksir notları dediğimiz de maalesef teksir makinesinin bütün mürekkebiyle her tarafını berbat ettiği notlardı. Biz, dedik, ‘Bu çileleri çektik, artık yeni nesil bu çileyi çekmemeli’. Onun için de kuşe kağıtla kitaplarımızı hazırladık. Sıraların üzerine bunları koyduk. İstedik ki bizim çektiğimiz çileyi yeni nesil çekmesin ve bu millete yakışan, bu milletin evlatlarına yakışan neyse bunu yapalım. Çocuklarımız okula geldiğinde o öğretim yılında okuyacakları ders kitapları sıralarının üstünde hazır olsun. Şimdiye kadar 4 milyar adede yakın ders kitabını öğrencilerimize ücretsiz olarak dağıtmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Bu kapsamda kısa süre önce kritik bir adım daha attık. Yardımcı kaynak kitaplarını da Milli Eğitim Bakanlığı’mız hazırlayıp basarak öğrencilerimize ulaştırmaya başladı. Öğrencilerimize 2021 yılında 24 milyona yakın yardımcı kaynak kitabını ücretsiz olarak ulaştırdık. Bu yıl sonuna kadar sayıyı 100 milyona çıkartmayı hedefliyoruz. Böylece ailelerimize yük olan bir meseleyi daha çözüme kavuşturduk.
“ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU'NUN ŞİMDİDEN HAYIRLI OLMASINI DİLİYORUM”
Gerek uluslararası veriler gerekse attığımız bu adımlar esasında bize şu gerçeği hatırlatıyor. Türkiye son 19 yılda yaptığı devasa yatırımlar sayesinde artık eğitim-öğretim altyapısındaki eksikliklerini hemen hemen tamamıyla tamamlamıştır. Bundan sonra asıl odaklanmamız gereken husus, eğitimin kalitesini artırmaktır. Bunu sizler başaracaksınız. Bugünkü kuraların ehemmiyeti burada. Bunun için müfredat başta olmak üzere eğitim öğretimin içeriğini güncellemek ve geliştirmek, çocuklarımıza en uygun olanı sunmak durumundayız. Eğitim öğretimde niteliğin artırılmasında bakanlığımızla birlikte öğretmenlerimize de çok büyük görevler düşüyor. Çünkü bir eğitim sisteminin çıtasını belirleyen asıl unsur, öğretmenlerdir. Sizlerin gayreti ve niteliği arttıkça öğrencilerimizin kalitesi de buna bağlı olarak yükselecektir. Tabii mesele sadece bundan da ibaret değildir. İnancımız bize, beşikten mezara kadar öğrenmeyi, ilim tahsil etmeyi emrediyor. İlim yolculuğu, sadece okulla sınırlı olmayan, son nefesimize kadar süren uzun bir yolculuktur. Modern dünyada buna hayat boyu öğrenme diyorlar. Vatana, millete, ailesine, çevresine faydalı olmak isteyen bir kişi okumak, araştırmak, kendini geliştirmek, kendini sürekli yenilemek zorundadır. Diğer türlü insan, hangi işi yaparsa yapsın durdukça, mevcutla yetinmeye başladıkça körelmekten, irtifa kaybetmekten kendini kurtaramaz. Peygamber efendimiz, ‘İki günü birbirine eşit olan ziyandadır’ buyuruyor. Teknolojinin de katkısıyla, hayatın baş döndürücü bir hızla değiştiği günümüzde bu hakikatlerin kıymeti ve anlamı çok daha iyi anlaşılıyor. Öğretmenlerimizin bir taraftan tecrübelerini artırırken, öğrencilerimizi en güzel şekilde yetiştirirken diğer taraftan kendilerini de ihmal etmemeleri, mesleki olarak kendilerini geliştirmeleri son derece önemlidir. Bunun için sürekli eğitimlerle ve lisans üstü programlarıyla mesleki tekamülünüzü sağlamalı, alanınızdaki yenilikleri takip etmelisiniz. Milli Eğitim Bakanlığı’mız, öğretmenlerimize bu konuda gereken her türlü desteği sağlıyor. Hali hazırda TBMM’de görüşmeleri süren Öğretmenlik Meslek Kanunu, diğer kazanımlar yanında lisans üstü ve doktora yapan öğretmenlerimize ilave teşvikler getiriyor. Öğretmenlik Meslek Kanunun şimdiden öğretmenlerimize ve eğitim camiamıza hayırlı olmasını diliyorum.
“ŞEHADETLE İÇ İÇE ÖĞRETMENLERİMİZ”
İnşallah biraz sonra her birinizin görev yerleri belli olacak. Heyecanlısınız, farkındayım. Ömür boyu üzerinizde taşıyacağınız mesuliyeti, ağır bir mesleğe bugün ilk adımınızı atacaksınız. Biliyorsunuz bizim Aybükelerimiz oldu. Onlar, şehadete yürüdüler. Bizim Necmettin öğretmenlerimiz oldu. Onlar, şehadete yürüdüler. Bu mesleği bu yanı da var. Şehadetle iç içe öğretmenlerimiz. Bu herkese nasip olmaz. İnanıyorum ki şu anda Aybüke öğretmen, Necmettin öğretmen bu şerefle ebedi alemde, cennetle müjdelenen kişiler arasında yerlerini aldılar.”