AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan muhalefeti eleştirerek, “Kanal İstanbul için aynı takozluğu yapmaya çalışıyorlar. Hem de öylesine ahlak dışıüslupla yapıyorlar ki yeminli Türkiye düşmanları bile çıtayı böylesine indiremez. Ne diyorlar? Eğer kredi verecek olursanız, bunlarıödemeyiz. Tehdit savuruyor. Bunlar daha şimdiden, devlet nedir, yönetmek nedir, bunlardan haberleri bile yok. Uluslararası bir takip mekanizması var, bundan da haberleri yok. Biz iktidar olduk, bizden önce borçlanmalarıödedik. Devlet budur da onun için. Ama bunlar devlet değil zillet zillet. Bunlar böyle bir şeye talip” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu. Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“SİYASETİ KİRLETEN MÜSİLAJLA KARŞI KARŞIYAYIZ: Salgın öncesi başlattığımız ve beş grup halinde planladığımız toplantıları tamamlamış olacağız. Meclis’in açılmasıyla sohbet toplantılarımıza başlayacağız. İstişare kültürü olarak gördüğüm bu toplantılarda, milletvekillerimiz özgürce düşüncelerini ifade ediyor. Şahsım dahil toplantılara katılan hemen herkesin üzerinde ittifak ettiği husus 2023 seçimlerinin ülkemizin kazanımlarının korunması ve geleceği bakımından giderek daha önemli hale geldiğidir. Dünkü MYK toplantımızda da ifade ettim. Türkiye 2023 yılına yaklaştıkça partimize, hükümetimize ve ülkemize yönelik saldırıların giderek artacağı anlaşılıyor. Muhalefet sıfatıyla ortada dolaşan bir parti ve onunla aynı yolda yürüyenler Türkiye’nin önünü kesmeye yönelik bu kampanyaya büyük bir hevesle ortak olmaktadır. Bu defa karşımızda bambaşka fotoğraf vardır. Dışarıdan ve içeriden birtakım sözler aldığı anlaşılan CHP, giderek daha pervasız, yıkıcı ve ahlaksız şekilde bizi hedef alıyor. Buna benzer görüntü vererek ülkenin demokrasisine, ekonomisine kastetmektedir. Dışarıdan aldıkları sözleri, bizzat kendileri ikrar ediyor. Kıyılarımız nasıl müsilajın tehdidi altında oksijensiz kalmakla boğuşuyorsa, siyaseti kirleten bir müsilajla karşı karşıyayız. CHP’nin başınıçektiği bu siyasi müsilaj, her türlü çarpıtmayı, büyük bir medya ağıyla milletimizin üzerine adeta yağmur gibi yağdırmaktadır.
CHP GENEL BAŞKANI SİYASETİN DEĞİL TIP İLMİNİN KONUSU: Burada sehven yanlış bilgi verme değil; yalan, çarpıtma stratejisi yürütülmektedir. Çünkü ortada klinik bir vaka söz konusudur. CHP şürekasına kimsenin inandığı yok ama onlar da kimsenin inanmadığı ruh haline sürüklenmişlerdir. Türkiye, CHP’nin yalan ve iftirasına maruz kalmaktadır, bunun adı da bir yalan terörüdür. Bunlara göre cumhurbaşkanından başlayarak iş adamlarına kadar herkes, esnafından gençlerine kadar herkes taammüden vatanına ihanet etmektedir, herkes yolsuzluk yapmaktadır, herkes uyuşturucu kaçakçısıdır, herkes yanlıştır, herkes kötüdür. Ülkesini aşağılık sıfatla itham edecek kadar kendisini kaybetmiş bir ruh haliyle karşı karşıyadır. Bizim siyasetçi sıfatlı bu ruh hastasına ayıracak tek saniyemiz yoktur. Hukuk önünde hesap sorulacak hususların elbette takipçisiyiz. Diğer hususlarda ise CHP Genel Başkanı artık siyasetin değil tıp ilminin, psikiyatrinin konusudur. Hakikatle bağını bu kadar koparmış insana, doktorlar herhalde bir teşhis koyacaklardır, inşallah tedavisi de mevcuttur. Bize düşen Allah şifa versin demekten ibarettir.
SOSYAL MEDYADA YALAN İFTİRA İÇİN ADIMLARI ACİLEN GÜNDEME ALMALIYIZ: Bu mesele (yalan ve iftira) medyada ve sosyal medyada giderek büyüyen bir sorun haline almıştır. Sosyal medyanın en önemli yayılma mecrası olduğu bu sorun sadece ülkemizle de sınırlı değildir. Demokrasiyle yönetilen her yerde bu sorun tartışılmaktadır. Hatta birçok ülke, çeşitli kanuni düzenlemelere gitmektedir. Bu hukuki adımların benzerlerini artık bizim de acilen gündemimize almamız gerekiyor. Üstelik ülkemizde bu sorun, geçmişi darbe, vesayet, yatırım karşıtlığı ile dolu olan zihniyetin elinde çok daha vahim hale gelmektedir. Bu çarpık anlayış her yerde sorumluluk sahiplerini, şeytan taşlamaktan tavaf etmeye fırsat bulamadıkları olumsuz bir iklime sürüklemektedir.
‘6 AY SONRA ERKEN SEÇİM VARMIŞ’ BİLİYORSUNUZ DEĞİL Mİ! : Zorlamada, tacizde bulunmadık. Kendi hayal dünyalarında iktidar serabı görenler ise şimdiden yatırımcısından bankacısına, yargı mensubundan polisine askerine herkesi tehdit etmeye başladılar. 6 ay sonra erken seçim var biliyorsunuz değil mi? Haberiniz var mı? Yeni mi duydunuz? Bay Kemal öyle diyor. O diyorsa doğrudur. Bunlar adeta bir yalan makinesidir. Bu şekilde de yola devam ediyorlar ama bir şeyi bilmeleri gerekiyor. Haziran 2023 Türkiye’nin seçim takvimidir. Cumhur İttifakı olarak kararımız budur. İlan ettiğimiz tarih budur. Bu işöyle sıradan bir iş değildir. Siyaset ciddiyet ister, kararlılık ister. Yalanın egemen olduğu siyaset, bizim kitabımızda yer almaz. Rabbim kendileri hiçbir ayrımcılığa maruz kalmadığı halde, kendilerinden olmayan herkesi yıkmaktan söz eden bu faşist zihniyetten ülkeyi muhafaza etsin. Kimse belediyelerden çıkarılmayacak demedi mi? Peki o günden bugüne personeller atılmaya başladı mı? Hele hele AK Parti’li olduğu zaman dayanması mümkün değil, hemen kapıya koyuyorlar. Bütün bunlar, hepimizin üzerindeki sorumluluğun üzerindeki ağırlığı göstermeye yeter de artar bile. Kararlılıkla vizyonumuza devam edeceğiz. Hepimiz büyük vebal altındayız. Çok daha fazla dikkatli olacağız. Girmedik ev, dokunmadık yürek, kazanmadık gönül bırakmayacağız diyoruz ve yolumuza devam ediyoruz. Biz 19 yıldır ülkeyi eser ve hizmet siyaseti ile yönettik, yönetiyoruz.
KANAL İSTANBUL İÇİN AYNI TAKOZLUĞU YAPMAYA ÇALIŞIYORLAR: Yıkım siyaseti, CHP zihniyetinin genlerinde var. Şöyle bir geriye dönüp baktığımızda sayısız örneğini görüyoruz. Osmanlı’dan miras demiryolu projelerinin hepsini de Gazi Mustafa Kemal’den sonra CHP rafa kaldırmıştır. Bu ülkede girişimcilerin kurdukları uçak fabrikalarının kapısına CHP kilit vurmuştur. GAP’a CHP karşıçıkmıştır. Keban Barajı’na bile bunlar karşıçıkmıştır. Kabiliyetli mühendislerimiz tarafından yapılan güzel işlerin nicesi, CHP tarafından sabote edilmiştir. Vurulan her fabrika kazmasının önüne CHP dikilmiştir. İstanbul'da üç köprünün hepsine CHP karşıçıkmış, engellemek için elinden geleni yapmıştır. Ne kadar baraj, bölünmüş yol, şehir hastanesi, velhasıl ne kadar kalkınma yatırımı varsa CHP, hepsinin önünü kesmeye çalışmıştır. Son olarak Kanal İstanbul için aynı takozluğu yapmaya çalışıyorlar. Hem de öylesine ahlak dışıüslupla yapıyorlar ki yeminli Türkiye düşmanları bile çıtayı böylesine indiremez. Ne diyorlar? Eğer kredi verecek olursanız, bunlarıödemeyiz. Tehdit savuruyor. Bunlar daha şimdiden, devlet nedir, yönetmek nedir, bunlardan haberleri bile yok. Uluslararası bir takip mekanizması var, bundan da haberleri yok. Biz iktidar olduk, bizden önce borçlanmalarıödedik. Devlet budur da onun için. Ama bunlar devlet değil zillet zillet. Bunlar böyle bir şeye talip.
KARŞIMIZDA MIZIKÇI ÇOCUKLAR GİBİ CHP BULDUK: Hayal bile değil bunların iktidar olma süreci. Bunu da bildikleri için atıyor. Tutarsa ne ala. Tutmazsa kendimizi anlatmış oluruz. Bunlar lafa gelince bizi tek adamla, diktatörlükle itham ederler ama sadece Kanal İstanbul beyanları ile ne anayasa ne teamül ne devlet adabı tanıdıklarını açıkça ortaya koymaktadır. Biz muhalefet ile ülkenin önüne çıkardığı engelleri değil, millete kazandıracağımız eserlerin atışmasını yapmak isterim. Biz Kanal İstanbul dedik, onların çok daha cazip proje önermesini beklerdik. Onlardan çok daha iddialı projeler ortaya koymalarını beklerdik. Biz şehir hastaneleri dedik, hiçbir vatandaşımız sağlık sigortası kapsamı dışında olmayacak dedik, onlardan çok daha ilerisini duymak isterdik. Savunma sanayinde ülkemizi marka haline getirdik, onlardan çok daha çarpıcı projeler ortaya koymalarını isterdik. İlk ve orta öğretimde okulları baştan aşağı yeniledik, onlardan çok daha fazlasını tahayyül etmelerini beklerdik. Karşımızdaki sadece mızıkçıçocuklar gibi ‘yaptırmayız’dan başka laf bilmeyen, proje de üretemeyen CHP bulduk.
SADECE KANAL İNŞA ETMİYORUZ, NEFES BORUSU AÇIYORUZ: Bu yüzden 19 yıldır kendi kendimizle yarışıyoruz. Özgürlükte olduğu gibi projede de yarışamayacak kimse olmadığı için çıtayı kendimiz taşıyoruz. Kanal İstanbul da bunlardan biridir. Türkiye bugüne kadar bunca hizmete CHP’ye rağmen sahip olmuşsa Kanal İstanbul projesine de kavuşacaktır. İstanbul sorunlarının çözümüne ciddi katkı sağlayacak bu projeyi, şehrin geleceğini kurtaracak bir eser olarak görüyoruz. Sadece kanal inşa etmekle kalmıyoruz, ihracatımızı, hayat alanlarıyla insanımızı rahatlatacak yeni bir nefes borusu açıyoruz. Kanal İstanbul’un ilk köprüsünün temelini atarak bu abide eseri ülkemize kazandırmak için Bismillah dedik. Altyapıçalışmaları ardından kanalın kazısına da başlıyoruz. Toplamda 500 bin kişilik şehirler, İstanbul’a nüfus getirme değil, depreme hazırlık için, kentsel dönüşümde yaşanan sıkışıklığı giderme amaçlıdır. Çünkü CHP ve yandaşlarının özellikle yalan kampanyalarına, yalan terörüne aldanmamak gerekir.
BUNCA YILDIR AKLINIZ NEREDEYDİ: Uzunluğu 45 kilometre, taban genişliği en dar yerinde 275 metre, derinliği 20, 75 metre olan Kanal İstanbul’un şimdiden ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Hedefimiz, bu projeyi altı yıl içinde tamamlayarak hizmete sunmaktır. Türkiye’ye kazandırdığımız eser ve hizmetleri, taçlandıracağımıza inanıyoruz. Kanal İstanbul projesiyle ilgili ileri geri konuşmaları, kendilerini komik duruma düşürmekten başka işe yaramaz. Şehrin depreme hazırlık çalışmalarından kıyılarını istila eden müsilaja kadar hiçbir ciddi meselesinde dişe dokunur hiçbir çalışma görmediklerimizin, Kanal İstanbul’a karşı kampanya yürütmesi zavallılık işaretedir. Neymiş, yeteri kadar tartışılmamış. Biz 11 yıl önce kamuoyuna açıkladık, o günden itibaren tartıştık ve ne zaman ki milletvekilliğine aday olduk, dedik ki ‘bizim çılgın projemiz Kanal İstanbul.’ Bunların siyasette zamanı takip diye bir anlayışı yok. Bunlar sadece dedikodu üretsinler, sadece yalan üretsinler ve yalan terörü ile de milleti aldatmaya kalkışsınlar. Bunca yıldır aklınız neredeydi? 11 yılda tartışmadığınız düşünmediğiniz hangi meseleyi, diyelim ki projeyi bir yıl sonra başlatsak neticeye kavuşturacak mısınız? Kendi tembelliklerine kılıf bulmak için ortaya attıkları her bahane, ülkeye dair nasıl hiçbir hayal ve hazırlıklarının olmadığını gösteriyor. Milletimiz yaşanan her şeyi görüyor. Kafa ve gönül hanesine not ediyor. Vakti zamanı geldiğinde, herkese hak ettiği muameleyi yapacaktır. Bu projenin en önemli özelliği, kentsel dönüşüm değişim noktasında ciddi bir yükü alacak olmasıdır. Projenin yanı başında Avcılar var. Biz çok ciddi deprem felaketleri geçirdik. Vatandaşlarımıza yerler hazırladık, yerleşebilirsiniz diyeceğiz. Gerekirse taşıyacağız. Biz bunları düşünüyoruz ve depreme dayanıklı yeni konutlar inşa etme suretiyle de İstanbul’umuzda bu operasyonları yapıyoruz. Dünyanın neresine giderseniz gidin böylesine dev bir proje, iktidarların milli gurur kaynağıdır. CHP zihniyeti eser ve hizmet düşmanlığı yaparak, milletin sevincini gölgeleme peşindedir. Milletimiz bu ufuksuz, çapsız muhalefetin gerçek yüzünü geçmişteki acı tecrübelerle bildiği için söylenenlere itibar etmiyor. CHP’yi iktidardan uzak tutması boşuna değildir. Ellerindeki 3-5 belediyeyi dahi yönetmeyi beceremeyenlerin, 81 vilayetin tamamının sorumluluğunu üstlenemeyeceğini görmek için derin analizlere gerek yoktur.
BU NE DENSİZLİKTİR NE TERBİYESİZLİKTİR: CHP’nin başındaki zatın, ülkenin 2 milyon 600 bin evladının üniversite sınavına gireceği gün sergilediği ihanet bile başlı başına bir örnek olarak yeterlidir. Karşımızda Katarlıöğrencilerin, sınavsız tıp fakültelerine gireceği yalanını utanmadan tekrarlayacak kadar alçalabilen bir kafa bulunuyor. Bu ne densizliktir ne terbiyesizliktir? Bir ülke ki aramızda ilişkileri var. İlişkileri bir kenara koyup, ‘Katarlıöğrenciler sınavsız imtihana girecek’... Ne oldu, girdi mi? Tepeden tırnağa yalan. Bunlar yalan dersini özellikle alıyorlar. Yalan ve iftira bataklığına öylesine gömülmüş durumdalar ki önlerindeki haberi araştırmaya dahil tenezzül etmiyorlar daha doğrusu bunları zerre ilgilendirmiyor, isterse ülke yıkılsın, millet perişan olsun, hiçbir önemi yok. Tamamı dost ve kardeş 12 ülke ile aramızda 1994 yılından beri var olan askeri sağlık iş birliği protokolünün Katarlılarla imzalanmasından ibarettir. Bu üniversite imtihanına giren öğrencilerle alakalı değil, askeri öğrencilerle yapılan askeri personel anlaşmadır. Katarlılara yapılan anlaşma da karşılıklıdır. Diğer eğitim kurumlarıyla ilgili üniversite alımları ise eskiden belirlenen usullerle devam etmektedir. Katarlıöğrenciler, sınavsız tıp fakültelerine alınıyor yalanının kime nasıl bir faydası olmuştur? Milyonlarca insanın vebaline girdikleri için en küçük hicap duymuşlar mıdır? Gerçekler ortaya çıktıktan sonra bile aynı yalanı sürdüren partiye, ülkenin ve milletin hangi kritik meselesi emanet edilebilir? ‘Yalancıdan yönetici olmaz’ diyerek ortada dolaşanların aslında kendini tarif ettiklerini iyi biliyoruz.
YAKALARINA YAPIŞIP: Ülkemizin tüm gençlerin gördükleri her yerde Kılıçdaroğlu ve CHP yöneticilerinin yakalarına yapışıp bu rezilliğin hesabını soracaklarına inanıyorum. Üstelik Katar meselesi tek örnek de değildir. Ataşehir’deki bir kız yurdunda yapılan belgesel çekimi için ‘kız yurdu silah deposu’ mu diyerek aktaracak ve şunun peşinden gidecek kadar sefilleşenler var.
ONURLU DURUŞ BEKLEMEK, GÜNEŞİ ELLE YAKALAMAYI UMMAKLA AYNIDIR: Kılıçdaroğlu’na inanan kendi tabanı, nereye kadar inanma sürecine devam edecek. CHP’nin tarihi bu denli maalesef karanlık olmadı, çünkü ülkeye katkıları olurdu, şimdi söz konusu değil. Arıtma tesisiyle alakalı olarak, arıtma tesisini çalıştırmama, temel atmama töreni… Bunlarla uğraşıyorlar. Bunlar da Türkiye Cumhuriyeti tarihine yeni yeni giriyor. Bazışeyleri de öğreniyoruz yani. Temel atmama töreni. Çok daha önemlisi müsilaj olayında da ortaya koyduğu tezlerle birçok şeyi öğreniyoruz. Meydanı bu yalan ve iftira tüccarlarına bırakmayacağız. Bıkmadan usanmadan dinlenmeden, milletimize hakikati anlatacak, seçimler geldiğinde hak ettikleri şekilde hüsrana uğramalarını temin edeceğiz. Bu parti ile ilgili son dönemde onlarca tecavüz, taciz, hırsızlık, yolsuzluk iddiaları gündeme geliyor. Siyasette hangi partilerle ittifak içinde olduğunu söylemeyecek kadar şeffaflıktan uzak partiden söz ediyoruz. Terörle mücadeleye yönelik yaklaşımını Bay Kemal’den duydunuz mu? Onurlu duruş beklemek, gökteki güneşi elle yakalamayı ummakla aynıdır. Geçtiğimiz günlerde CHP Genel Merkezi’nin pek çok yönetici ve belediye başkanıÇanakkale Asos’ta kaçak bir işletmenin açılışına katılıyorlar. Kaz Dağları ile ilgili ortalığı birbirine katan medya mensuplarından, sanatçılarından sözde STK’lardan ses çıktı mı? Bunların derdi ağaç değil. Bunların hiçbirinin derdi ülkenin ve milletin kazançları istikbalinde değil. Bunların tek deri AK Parti ve hükümete zarar vermek ve CHP’yi parlatmaktan ibarettir. Bizim tek muhatabımız millettir. Vakit siyasette taarruza geçme vaktidir.”