Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kaleme aldığı "Daha Adil Bir Dünya Mümkün" kitabında, batılıülkeleri eleştirirken, "Vatandaşları için en temel hak olarak kabul edilen hayat hakkı, demokrasi ve özgürlükler, Suriye halkına bir lüks olarak görüldü" dedi. Erdoğan, Türkiye'de yaşayan toplam mülteci sayılarına da yer verdiği kitabında, "Bütün bunlarıçatışmaların ve düzensiz göç hareketlerinin uzağında bir ülkenin cumhurbaşkanı olarak söylemiyorum. BM verilerine göre dünyada en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan bir ülkenin devlet başkanı olarak ifade ediyorum" ifadelerine yer verdi.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın kaleme aldığı ve "Birleşmiş Milletler Reformu için Bir Model Önerisi" notuyla Turkuvaz Kitap tarafından yayınlanan "Daha Adil Bir Dünya Mümkün" adlı inceleme kitabı bugün okuyucuya sunuldu. Erdoğan, kitabında küresel anlamda adalet sorunu, terör, mülteci sorunu, İslam karşıtlığı, küresel yönetişim sorunları gibi konuları ele alıyor. Erdoğan, kitapta başlıklar halinde açıklayarak Birleşmiş Milletler'in reforma ihtiyacı olduğunu savundu.
Kitabında “Mülteci Krizi” başlığı altında Erdoğan, özellikle Orta Doğu’daki gelişmeler sonucu Batı’ya doğru yaşanan göç hareketlerine yer verdi. Dünya genelinde 260 milyona yakın göçmenin olduğunu, 80 milyonun üzerinde insanın yerinden edildiğini ve 25 milyona yakın ise mültecinin bulunduğunu ifade eden Erdoğan, yaşanan göç dalgalarının açlık, kıtlık, iç savaş, terör saldırıları, yönetimlerdeki siyasi belirsizlikler olduğu tespitini paylaştı.
İnsanların, hayatta kalabilmek, karınlarını doyurmak, çocuklarının aç kalmasını engellemek için göç etmek zorunda kaldığını kaydeden Erdoğan, Birleşmiş Milletler’in verilerine atıfta bulunduğu kitabında şu ifadelere yer verdi:
“Bütün bunlarıçatışmaların ve düzensiz göç hareketlerinin uzağında bir ülkenin cumhurbaşkanı olarak söylemiyorum. BM verilerine göre dünyada en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan bir ülkenin devlet başkanı olarak ifade ediyorum.”
Mülteci sorununun, bugün dünyanın karşı karşıya kaldığı en önemli sorunlar arasında olduğunu belirten Erdoğan, bu sorunların uluslararası kurumların zayıfladığına, Birleşmiş Milletler’in etkisiz kalmasıyla sorunların derinleştiği yorumunu yaptı.
Erdoğan, Avrupa başta olmak üzere birçok ülkenin mültecileri kapılarını kapattığını, Batılıülkelerin vatandaşları için yaşam hakkı, demokrasi ve özgürlükleri en temel hak olarak kabul ettiğini belirtirken, "Hayat hakkı, demokrasi ve özgürlükler Suriye halkına bir lüks olarak görüldü" dedi.
“Demokrasi, sadece egemen güçler için mi var?” diye soran Erdoğan, yaptıkları eleştirilerin Türkiye ile birlikte dünyadaki az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin ortak sesi olduğunu belirtti. Suriye’de yaşanan iç savaşı, Türkiye olarak yakınlık bakımından ilk günden bugüne takip ettiklerini ve savaşın etkilerini hissettiklerini ifade eden Erdoğan kitabında, ülkede 3.6 milyonu Suriyeli, 365 binden fazla diğer milletlerden olmak üzere 4 milyon civarında mültecinin olduğunu kaydetti.
Suriyeliler için ABD, Rusya, “Batıülkeleriyle” görüşmeler yaptıklarını, çözüm önerilerini paylaştıklarını da ekleyen Erdoğan, gelen mültecilerin nihai amaçlarının Türkiye’de kalmak olmadığını ifade etti. Mülteci sorununa karşıçözümün dikenli tel, yüksek duvar olmadığını, huzurun da bunların ardında yaşanamayacağını Erdoğan, “Bölgemizde yaşanan krizi çözmenin yolu, topyekün tecrit değildir. Asıl çözüm, bu insanların geldikleri yerlerdeki kendi ülkelerindeki çatışmaların bir an önce durmasını sağlamaktır” dedi.
Erdoğan, kitabının “Mülteci Krizi” bölümünün son cümlelerinde, Suriye ve Irak’ta yaşanan gelişmelerde, Balkanlar’da dünyanın, özelikle de gelişmişülkelerin, kötü bir sınav verdiğini, şu sıralarda da Filistin konusunda da aynı hataları tekrarladıklarını ifade ederek eleştiri yöneltti.