Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, bugünkü yasama yılı açılış toplantısına katılmayacaklarını açıkladı. Baş, "TİP'li milletvekilleri olarak sadece AKP Genel Başkanı’nın konuşacağı böyle bir toplantıya katılmayacağız. İktidarın yalan makinesi haline gelen danışmanlarının yazıp promptere yüklediği saçmalıkları, Saray propagandası dışında hiçbir anlamı olmayan bir metni önündeki cama bakarak okumasını dinlemeyeceğiz" dedi.
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, TBMM'de basın toplantısı düzenleyerek bugünkü açılış toplantısına katılmayacaklarını söyledi. Baş, özetle şöyle konuştu:
"ERDOĞAN, YURTTAŞLARI TEBAASI OLARAK GÖRMEYE ALIŞMIŞ DURUMDA: Birazdan bir açılış töreni gerçekleşecek. Biz de Türkiye İşçi Partisi olarak, bu açılış töreninde asla söylenmeyecek, ancak maalesef ülkemizin ve TBMM’nin gerçeği olan başlıkları dikkat çekmek ve açılış törenine dair aldığımız kararı açıklamak için karşınızdayız. Anayasa’ya göre ettiği tarafsızlık yeminine rağmen partili ve açıkça taraflı bir Cumhurbaşkanı olan Tayyip Erdoğan’ın Meclis’e geldiği her gün, muhalefetin tavrına ilişkin çeşitli tartışmalar yapılıyor. Artık Saray’da yaşamaya alışmış; bu nedenle etrafı iktidarın nimetlerinden faydalanan, halktan kopuk, torpilli bir azınlıkla çevrili olan Tayyip Erdoğan, kendisini sultan, tüm yurttaşlarımızı da tebaası olarak görmeye alışmış durumda. Bu nedenle ülkenin içinde bulunduğu zor şartları, halkın yaşadığı acıları esas olarak de hepimizin günbegün hissettiği ülkenin gerçeklerini hatta ülke gerçeklerinin küçücük bir bölümünün yüzüne karşı söylenmesine bile tahammülü olmayan bir kişiden söz ediyoruz. Bunun en somut örneklerinden birisi, sadece genel başkanların konuşma yaptığı 23 Nisan gibi özel bir günde bile Meclis’e gelmemeyi de alışkanlık edinmiş olması. Özetle, kendinden başka, hele kendisine muhalif herhangi bir insanı asla dinlemeyen bir şahıstan söz ediyoruz.
AKP'NİN TEK DERDİ, ERDOĞAN'IN AYAKTA ALKIŞLANMASI: Biz Türkiye İşçi Partili milletvekilleri olarak sadece AKP Genel Başkanı’nın konuşacağı böyle bir toplantıya katılmayacağız. TBMM iradesini yok sayan bir şahsın, halkın dertlerinin değil iktidarın yalan makinesi haline gelen danışmanlarının yazıp promptere yüklediği saçmalıkları, Saray propagandası dışında hiçbir anlamı olmayan bir metni önündeki cama bakarak okumasını dinlemeyeceğiz. Erdoğan’ı dinlemeyeceğiz çünkü; Kendisi Sarayında halkın parasıyla bir günde 8 milyon lira harcarken asgari ücretle hayatta kalmaya çalışan milyonların günde 93 liraya mahkum edildiği bir ülkenin cumhurbaşkanlığı makamınıöfkesi, hiddeti, şiddeti, ihtirası ile işgal eden birinin önünde ayağa kalkmayı reddediyoruz!
ŞAHSI OLARAK 150 BİN METREKAREDEYKEN, ÖĞRENCİLER 6 METREKARE BARINMA HAKKI İÇİN SOKAKLARDA YATIYOR: Şahsı ejder meyveli smoothielerler, aloe veralar, beyaz çaylarla beslenirken insanlarımızın çöplerden yiyecek bulmaya çalışmasını aklımızdan çıkaramıyoruz. Bu iktidarın zihniyetinin yol açtıklarından dolayı 9 yaşında hayatını kaybeden Oğuz Arda’yı, çocuğuna pantolon alamadığı için intihar eden babayı, kokladığıçiçekle hayallere dalan o umutlu genci, Ali İsmail’i döverek öldürdüğünüzü, zırhlı araçlar altında ezilen çocuklarımızı, 400 milletvekili alamadığınız için kan gölüne çevrilen memlekette çocuklara oyuncak götürürken Suruç’ta katledilenleri kardeşlerimizi, Ankara’da barış istediği için katledilen dostlarımızı, meydanlarda yuhalattığınız acılı annemiz Gülsüm Elvan’ı, madenciye attığınız son tekmeyi, İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamadığı, sözleşmeden tek bir imza ile çekildiği için öldürülen kadınların isimlerini, yasadığı bir örgüt üyesi muamelesi yaptığınız LGBTİ+’ların her gün yaşadığı ayrımcılığı, belediyelerden üniversitelere atadığın tüm kayyumları, binlerce yoldaşımızın dört duvar arasında olduğunu, aklımızdan çıkaramadığımız için Erdoğan’ı dinlemiyoruz. Kendisi şahsı olarak 150 bin metrekareli sayında saltanatını icra ederken öğrencilere ideal olarak sunulan 6 m2'lik alanda barınma hakkını elde edebilmek için sokaklarda yatmaktan başka çare bırakmayan üstüne de kardeşlerimizi yalancılıkla suçlayan bir kişinin utanmazlığı karşısında esas duruşa geçmeyi reddediyoruz.
ORADA DURDUĞU HER GÜN BU HALKA ZARAR: Kalkıp Birleşmiş Milletler’de Paris Antlaşması’ndan bahsedip sonra onlarca araçlık konvoyuyla, özel uçaklarıyla şahsı için onca karbon salınımına sebep olan Erdoğan’ın Saray’ın kapısından çıkması bile doğaya zarar, Saray’ından çıkmasa bile günlük 8 milyonluk masrafıyla orada durduğu her gün bu halka zarar. Bu zararın önünde ceket iliklemeyi reddediyoruz. Her gün ortalama 5 kadının öldürüldüğü bir memlekette çıkıp da aymazca kadın erkek eşitliği fıtrata aykırıdır diyen bir kişinin önünde saygı duruşunda bulunmayı reddediyoruz Bu memleket Afganistan olmasın diye yüzbinlerce insanın öldüğü bir tarihi sadece hamaset söylemelerinde hatırlayan ve "Türkiye’nin Taliban inancıyla ters bir yanı yok" diyebilen bir kişinin saçmalıklarına daha fazla tahammül etmeyi reddediyoruz.
SENİN DAHİL OLDUĞUN HER KÖTÜLÜĞÜN KARŞISINDAYIZ: Erdoğan, hani sermayedarlara parsel parsel sattığın, müteahhitlere, talan ettirdiğin topraklardan birinde, İkizdere'de direnen halka söylediğin ‘Türkiye’nin değişik yerlerinden ne kadar sol varsa, komünist varsa alıp buraya getiriyorlar. Siz bizim önümüzü kesemezsiniz’ diyordun ya; Haberin olsun Türkiye’nin dört bir köşesindeki solun, sistemin öğüttüğü emekçinin, ötekileştirdiğiniz ‘marjinal grupların’, adil bir dünya için mücadele eden, eşit bir hayat mümkün diyen sosyalistin seçerek TBMM çatısı altına getirdikleriyiz biz. Yani sadece İkizdere’de değil, Soma'da, Adliyelerde, Boğaziçi’nde, Çorlu'da, değil, burdayız da...Yani senin dahil olduğun her kötülüğün karşısındayız ve tam bu nedenle seni zoraki saygıyla falan dinlemeyi reddediyoruz!
BİZ BU OYUNDA YOKUZ: Kuşkusuz bu tavrımızın sadece sembolik bir yanı olduğunun farkındayız. Ancak TBMM çatısı altında da şimdilik sayımızın azlığına bakmadan, aynı duygu ve düşünceleri yüreğinde ve aklında taşıyan milyonlarca yurttaşımız gibi bizim de her gün defalarca tekrarlanan yalanları dinlemeye sabrımız kalmadı. Halkımızdan ve haklılığımızdan aldığımız güçle biz bu oyunda yokuz diyoruz. Haklı olanın güçleneceğine ve bu oyuna son vereceğimize inancımız tam. Bu inanç ve kararlılıkla yeni yasama döneminde hem parlamentoda hem fabrikalarda, okullarda, sokaklarda halkın mücadelesini büyütmeye her türlü halk düşmanı uygulamalara karşı kararlılıkla mücadeleye devam edeceğiz.
BU BIKTIĞIMIZ SESİ EKRANLARDAN DEĞİL, DURUŞMA SALONLARINDAN İZLEYECEĞİZ: Halkımıza da söz veriyoruz. Bu artık bıktığımız sesi, günlük hayatımızdan çıkarıp, kürsülerden, ekranlardan değil duruşma salonlarında ayakta ve ceketi halkın önünde iliklenmiş olarak dinleyeceğimiz günleri hep birlikte getireceğiz."