CHP Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç, “Evim” firmaları olarak bilinen faizsiz finans sistemi mağdurlarının sorunlarını TBMM gündemine taşıdı. Öztunç, “BDDK ve TMSF süreci ne şeffaf olarak yönetti ne de mevcut mağdurların hakkını gözetti. Ödeme planında mağdurların ilk sırada yer alacağı ifade edilirken, aksine geçen süreçte gariban vatandaşın alın teri yok oldu” açıklamasını yaptı.
Faizsiz konut ve taşıt edindirme platformu olarak bilinen 35 tasarruf finansman şirketinden 21’i, temmuz ayında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından tasfiye edilerek Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) devredilmişti.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç, konuyu; Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesi ile TBMM gündemine taşıdı. Öztunç, önergesinde şu değerlendirmeyi yaptı:
“Çok sayıda evim firması için genel bir mağduriyet yaşanmaması adına ülke çapında tasfiye kararı alındı. Ancak tasfiyeden sorumlu kurumlar BDDK ve TMSF süreci ne şeffaf olarak yönetti ne de mevcut mağdurların hakkını gözetti. Ödeme planında mağdurların ilk sırada yer alacağı ifade edilirken, aksine geçen süreçte gariban vatandaşın alın teri yok oldu.
Mağdur insanlara açıklama dahi yapılmazken, TMSF komisyonu üyeleri, tasfiyeye konu şirketlerin mal varlıklarıüzerinden maaş almak ve kendilerine araç tahsisi gibi fayda sağlamak yerine, vatandaşların mağduriyetini giderme yönünde neden hareket etmedi?
Cumhurbaşkanlığı kararı ile tasfiyesine karar verilen ve evim firmaları olarak bilen faizsiz finans sistemi on binlerce mağdur yaratmıştır. Faizsiz finans sistemi üzerine ticari faaliyetlerini sürdüren bu şirketler için alınan tasfiye kararı, ülke genelinde mağduriyet yaşanmaması adına alınmış olsa da tasfiye sürecinden sorumlu olan devlet kurumları BDDK ve TMSF, şeffaflıktan uzak yaşanan mağduriyetleri göz önünde bulundurmadan, vatandaşların birikimlerini, alın terini ve tüm haklarını yok saymıştır.
Devletin bu iki kurumu, denetleme ve tasfiye işlemlerini mağdur vatandaş lehine yapması gerekirken aksine bir tutum sergileyerek vatandaşıçaresiz bırakmış, BDDK ve TMSF yetkililerinin, ödeme planı doğrultusunda mağdurların ilk sıraya alınacağı yönündeki açıklamaları bugüne kadar gerçekleşmemiştir. Aniden alınan tasfiye kararı, gariban vatandaşüzerinde bütünüyle hak mahrumiyeti ve birikimlerinin, alın terinin yok edilmesi sonucunu yaratmıştır.”
Öztunç, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a şu soruları yöneltti:
“. TMSF’nin tasfiyesine karar verilen şirketlerin, BDDK ise devam eden şirketlerin 2020 yılsonu ve 1 Temmuz itibariyle ara bilançolarını ve mali durumlarınışeffaf bir şekilde kamuoyu ile neden paylaşmamaktadır?
. Verilen süre dolmadan (6+6 ay) apar topar firmalar neden tasfiye edilmiştir? Tasfiye edilen şirketlerden şimdiye kadar ne kadar para tahsil edilmiş ve ne kadarıyla mağdur üyelere ödeme yapılmıştır?
. TMSF, tasfiye sürecinin üzerinden aylar geçmesine rağmen neden çalışmasını tamamlayıp mağdurlara bir açıklama yapmamaktadır?
. Faaliyetlerine devam eden firmaların kamuoyuna yansıyan büyük problemlerinin görmezden gelindiği, teslimat ödemelerini aylarca ötelediği, varlıklarının sözleşme yükümlülüklerini karşılamadığı ve tasfiye edilen firmalardan çok daha kötü iş ve işleyişler içerisinde bulunduğu yönündeki iddialar doğru mudur?
. Faaliyetlerine devam eden Evim firmalarının, yapılan denetimler sonucu 1 Temmuz günü itibariyle Tasarruf Fon Havuzu tutar bilgilerinin kamuoyunu aydınlatmak adına açıklanması düşünülmekte midir?
. 6361 Sayılı Kanun ile yapılan intibak düzenlemesi devam ederken BDDK neden sadece 21 şirketin tasfiyesine aniden karar vermiştir? Vatandaşların mağdur olacağı düşünülmemiş midir?
. Alınan tasfiye kararı gereği 21 şirketin mal varlıklarına el konulduğu açıklaması varken el konulan malların değeri kamuoyuna neden şeffaf olarak açıklanmamaktadır? Mal varlıkları mağdur vatandaşların alacaklarına neden mahsup edilmemektedir?
. TMSF komisyonu üyeleri tasfiyeye konu şirketlerin mal varlıklarıüzerinden maaş almak ve kendilerine araç tahsisi gibi kendilerine fayda sağlamak yerine üye vatandaşların mağduriyetini giderme yönünde neden hareket etmemişlerdir?”