İYİ Parti Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu, ABD Başkanı Joe Biden ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan görüşmesindeki ‘insan hakları’ vurgusu için, “Türkiye’nin, kendi insanına, kendi hukuku çerçevesinde en onurlu yaşamı sunma ve en üst seviyede hukukun üstünlüğünü sağlama ve en adil yargılama yapma görevi birinci derecede devletindir ve bu yapılmalıdır; bu konuda kimseden ev ödevi beklememelidir, bekleyecek duruma düşmemelidir. Dışarıdan birtakım telkinlerle ve siyasi baskılarla değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının hak ettiği yaşamı kendi şartlarında sağlama imkanı vardır. Bu ülke iktidarının siyaset yapışının ortaya çıkardığı zafiyetler, bizim geleneğimiz ve kalıcı yapımız değildir” dedi.
İsmail Tatlıoğlu, bugün TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Tatlıoğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
DIŞİŞLERİ POLİTİKAMIZDA DİPLOMASİ EKSİKLİĞİ GİDEREK DERİNLEŞMİŞTİR: “(Erdoğan-Biden görüşmesinin) Verimli geçmiş olması dileklerimizi paylaşıyoruz. Türkiye, Türkiye olarak muhatap alınmıştır, gözden kaçırılmaması gereken bir husus olarak masamız üzerinde durmalıdır. New York’taki Birleşmiş Milletler görüşmeleri çerçevesinde Sayın Erdoğan’ın Biden ile randevuyu dünya kamuoyuna aksediş biçimi, Türkiye’nin imajını hırpalayıcı olmuştur. Bizim dışişleri politikamızda, diploması eksikliği giderek derinleşmektedir ve bu iletişim sıkıntısına kadar gelmiştir. ‘Diplomasi, kansız savaştır; savaş, kanlı diplomasidir’ diye tarif edilir. Diplomasiden uzak bir dış politika süreci yürütülemez. Bilhassa partili cumhurbaşkanlığından sonra gerek bu tür politikaların yapımı ve sonuçları, tezkerede olduğu gibi devlet politikası haline dönüştürülmüyor, siyasette kapsayıcılık aranmıyor. Halbuki kapsayıcılık bu politikaları güçlendirir.
İKTİDARIN ORTAYA ÇIKARDIĞI ZAAFİYETLER GELENEĞİMİZ DEĞİLDİR: Bu görüşmeden basına düşen hususlardan biri de insan hakları konusunda ABD’nin çekinceleri ile ilgili paylaşımlardır. Türkiye’nin, insan hakları konusunda dışarıdaki muhatapları ile konuşur hale gelmesini doğru bulmuyoruz. Bunlar, siyasal konjonktür sürecinde olmaktadır. Yoksa Türkiye’nin, kendi insanına, kendi hukuku çerçevesinde en onurlu yaşamı sunma ve en üst seviyede hukukun üstünlüğünü sağlama ve en adil yargılama yapma görevi birinci derecede devletindir ve bu yapılmalıdır; bu konuda kimseden ev ödevi beklememelidir, bekleyecek duruma düşmemelidir. Dışarıdan birtakım telkinlerle ve siyasi baskılarla değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının hak ettiği yaşamı kendi şartlarında sağlama imkanı vardır. Bu ülke iktidarının siyaset yapışının ortaya çıkardığı zafiyetler, bizim geleneğimiz ve kalıcı yapımız değildir.
F16’YI TALEP ETMENİZ, F35’TEN ÇEKİLMENİZ DEMEKTİR: F16’yı talep etmeniz, F35’lerden çekilmeniz demektir. 70’lerin teknolojisiyle revize edilse de yeni bir savunma silahı almak, F35 ile aynı değildir. F35, sadece uçak filosu yenileme projesi değildir. Uzun vadeli teknoloji transfer projesidir.
YILBAŞINDAN BU TARAFA SANAYİ ABONELERİNE YAPILAN ELEKTRİK ARTIŞI YÜZDE 147: Bugün Türkiye, enerji fiyatlarıyla ve zamlarıyla tekrar bir ‘ne oluyoruz’ sorusuna muhatap olmuştur. Sanayiye sağlanan, elektrik santrallarına sağlanan doğal gaz, yüzde 45’in üzerinde zamlanmıştır. Santrallere sağlananda yüzde 46, sanayiye sağlananda yüzde 48 civarında zamlanma söz konusu. Böylece yılbaşından bu tarafa sanayi abonelerine yapılan elektrik fiyat artışı yüzde 147’dir.”
Suriye tezkeresine CHP’nin evet demesi hakkında Tatlıoğlu, “Biz olsaydık Meclis’e Dışişleri ve Milli Savunma Bakanı’mızı ekipleri ile gönderir, grupları bilgilendirirdik. Bir bilgilendirme dahi yapılmamıştır. 2014’ten beri yenilenme söz konusudur. Tek fark, 2 yıl olmasıdır. Biz ‘evet’ dedik. Bizim düşüncemiz şu: Gerek CHP gerek İYİ Parti gerek AK Parti gerek MHP… Kalkan eller memleketin menfaati için kalkmıştır. ‘Hayır’ diyen CHP için söylenecek söz de ‘evet’ diyen diğer partiler için söylenecek söz de siyasetteki ana çizgiye uymuyorsa doğru değildir. İYİ Parti olarak biz, Meclis’e geldiğimizden beri doğru bulduğumuz her hususta gelen teklifin yanında oluyoruz. Gelenle götürenle ilgilenmiyoruz. Millet ne ile muhatap olacak, onunla ilgileniyoruz. Tezkereye, Mehmetçiği yalnız bırakmamak adına, TSK’yı yalnız bırakmama adını destek verdik” dedi.