İzmir Barosu, İstanbul Sözleşmesi'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzası ile feshedilmesinin ardından yürütmenin durdurulması talebiyle Danıştay'a başvurdu. Fesih kararının Anayasa'ya aykırı olduğu belirtilen dava dilekçesinde, "Usul olarak yok hükmünde olan bu işlem hukuka aykırıdır" denildi.
İzmir Barosu, İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle yürütmenin durdurulması talebiyle Danıştay’a başvurdu.
Dava dilekçesinde, kanun niteliğinde olan uluslararası sözleşmelerle ilgili tasarruf yetkisinin tek başına yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanına verilmiş olmasının açıkça Anayasa’ya aykırılık teşkil ettiği ve fesih kararının bu nedenle Anayasa Mahkemesi'nin önüne taşınması gerektiği belirtildi.
"CİNAYETLERE KAPI ARALAMAKTADIR"
İzmir Barosu'nun dava dilekçesinde şu ifadeler yer aldı:
"Dava konusu işlem, fonksiyon gaspı sonucu ortaya çıkmış yok hükmünde bir işlemdir. 6251 sayılı Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin Uygun Bulunduğuna Dair Kanun, 29.11.2011 tarih ve 28127 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kısaca İstanbul Sözleşmesi olarak adlandırılan bu Sözleşme’nin Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca kanun niteliği kazandığı açıktır.
Kazanılmış hakların geriye götürülmezlik ilkesi bakımından değerlendirdiğimizde de usul olarak yok hükmünde olan bu işlem hukuka aykırıdır.
Türkiye’de mevcut hukuki düzenlemelerin uygulanmalarını sağlamak adına bir dizi önlemin alınması, önlemlerin arttırılması gerekirken İstanbul Sözleşmesi’nin feshi yönündeki Cumhurbaşkanı Kararıülkedeki tüm kadınların yaşam hakkı bakımından ele alındığında, cinayetlere kapı aralamaktadır."