Ege Belediyeler Birliği ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir Körfezi'ndeki koku ve kirliliğin sebeplerini araştırıp çözüm üretmek amacıyla Gediz Nehri boyunca bin 800 kilometrelik "Temiz Gediz, Temiz Körfez" maratonu başlattı. Soyer, "Siz elinizdeki kaynağı Gediz havzasına değil de Kanal İstanbul diye bir yere ayırmayı tercih ediyorsanız ben bir vatandaş olarak bunun hesabını sormak zorundayım" dedi.
Tunç Soyer, Kütahya Murat Dağı'ndan doğup Ege Bölgesi'ndeki pek çok şehir ve ilçeden geçerek İzmir Körfezi'ne dökülen 401 kilometre uzunluğundaki Gediz Nehri’nden kaynaklanan kirliliği yerinde görmek amacıyla harekete geçti. Soyer, uzmanlarla birlikte Gediz Nehri boyunca bin 800 kilometrelik alanda 4 gün boyunca incelemelerde bulunacak ve 17 Temmuz'da eski Gediz ağzında, kirliliğin giderilmesi için yol haritasını açıklayacak.
"KURAKLIK TEHDİDİ BÜYÜYOR"
"Temiz Gediz, Temiz Körfez" sloganıyla düzenlenen maratona Manisa'da start veren Soyer, şunları söyledi:
"Türkiye, çok büyük bir kuraklık tehdidi ile karşı karşıya. Bunu her noktada hissedebilirsiniz, görebilirsiniz. Bu tehdit, acil çözüm gerektiren bir zorunluluk halinde. Yeraltı su kaynaklarımızın daha derinliklere çekildiğini biliyoruz. Su miktarı azalan nehirlerimizin kirlendiğini biliyoruz. Yanlış tarım uygulamaları nedeniyle suyun vahşi kullanımı devam ediyor. Türkiye'nin göller bölgesi olarak bilinen Burdur, Isparta ve Denizli'de korkunç bir tablo ile karşılaşmıştık. Salda Gölü'nün çekilmekte olduğunu ve bazı göllerin tamamen kuruduğunu gözlemledik. Şimdi Gediz ile ilgili bir maraton başlatıyoruz. 401 kilometre uzunluğundaki Gediz'imiz, doğduğu Murat Dağı'ndan itibaren Uşak, Manisa ve İzmir'i kat ederek İzmir'e dökülüyor. Bir yandan yağmur suyu ayrıştırma kanalları yapıyoruz. Bir yandan Körfez'in yüzülebilir hale gelmesi için birçok çalışma yürütüyoruz. Ancak Gediz'in denize döküldüğü noktada kirliliğin önünü kesemezsek temiz deniz ve temiz Körfez mümkün değil. Gediz'in doğduğu yerden döküldüğü ana kadar birlikte el ele verip çalışmamız gereken bir durum var. Manisa'da, Kütahya'da, Uşak'ta yani Gediz'in aktığı bütün yerlerde birlikte çalışmamız gerekiyor. Bu sadece İzmir'in meselesi değil. Gediz Havzası, Türkiye'de tarım üretiminin yüzde 10'unu yapıyor. Sebze üretiminin yüzde 5,6'sı, zeytin üretiminin yüzde 10'u, üzüm üretiminin ise yüzde 16'sı burada yapılıyor. Aslında kirliliği, Ankara ve İstanbul'u da ilgilendiriyor."
"KÖRFEZ MARMARA OLMASIN"
4 günlük maraton sonunda nerede nasıl tedbirler alınması gerektiğini netleştireceklerini vurgulayan Soyer, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hükümet ve bakanlık yetkililerimizi de bilgilendirip onlardan bazışeyler talep edeceğiz. Asli görevimiz, el ele vererek, görev yaptığımız topraklarda doğanın zenginliğini ve tarımsal alanlarımızıçiftçilerimiz için korumak. İnsan bedeninde damar nasıl kan taşır ve can verirse bu cennet vatanın damarları da nehirleridir. Kendi bedeninize nasıl zehir enjekte etmiyorsanız nehirlerimize de kirlilik vermememiz lazım. Biz, bu vatanı seviyoruz, canımız gibi korumaya devam edeceğiz. Canımız gibi sevdiğimiz vatanın can damarlarının tıkanmasına, kirlenmesine, kesilmesine ve kopmasına asla izin vermeyeceğiz. İstanbul'da ortaya çıkan müsilaj, son birkaç yılın meselesi değil. Onlarca yıl zenginliklerimizi har vurup harman savurmamızın sonucudur. Biz bu maratonu, Gediz Ergene olmasın diye, Körfez Marmara olmasın diye yapıyoruz. Temiz deniz ve nehir, atalarımızın bize bıraktığı mirastır. Biz de çocuklarımıza, torunlarımıza tertemiz miras bırakmak zorundayız. Hepimiz, görev yaptığımız yerlerde nöbet tutuyoruz.
“KAYNAĞI KANAL İSTANBUL'A AYIRIYORSANIZ…”
Gediz Nehri boyunca yapılacak çalışmaların ciddi bir bütçe gerektireceğine vurgu yapan Tunç Soyer, sözlerini şöyle tamamladı:
"Paket arıtmalar ve ilave kanallar döşenmesi gerekiyor. Bütün bunlar aslında bir sır değil. Devletimizin ilgili kurumlarının bildiği gerçekler. Peki neden yapılmıyor? Tercihler başka yönleniyor da ondan. Siz eğer, elinizdeki kaynağı buraya değil de Kanal İstanbul diye bir yere ayırmayı tercih ediyorsanız, o zaman biz bunun hesabını sormak mecburiyetindeyiz. Tarımsal üretimin yüzde 10'unu yapan Gediz havzası eğer kirleniyorsa, siz kaynağı buraya değil de Kanal İstanbul diye bir projeye ayırıyorsanız, benim bu topraklarda yaşayan bir vatandaş olarak, üstlendiğim nöbetçi görevi nedeniyle, bunun hesabını sormak zorundayım. Niye oraya da buraya değil. Bizim bu bin 800 kilometrelik maratonumuz çok daha fazla şey öğretecek. Emin olun ki çözümleri de üreteceğiz. Ne üreticimizi ne de tüketicimizi asla çaresiz bırakmayacağız. Gereken neyse sonuna kadar yapacağız. Kimse endişe etmesin; biz varız, gereğini de yaparız."