İzmir'de kendilerine Özgürlükçü Gençlik Birliği adını veren üniversite öğrencileri, tıp fakültesi öğrencisi Enes Kara’nın intiharıyla gündeme gelen tarikat yurtlarını ve iktidarın politikalarını protesto etti. "Tarikat yurtları kapatılsın" sloganı atan öğrenciler, "Ekonomik krizin git gide derinleştiği bu süreçte tanık olduğumuz intiharlar, aslında saray iktidarının ve yandaşlarının kendi elleriyle işledikleri cinayetlerdir. Sarayın bize dayattığı bu işsizlik, yoksulluk ve ölüm düzenine mecbur değiliz" açıklamasını yaptı.
Konak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde toplanan öğrenciler, "Tarikat yurtları kapatılsın", "Güvenli yurtlar istiyoruz", "İntihar değil cinayet", "AKP defol, üniversiteler bizimdir" ve "Yasta değil isyandayız" sloganları attı.
"KADERİMİZE TERK EDİLDİĞİMİZ YERLER"
Öğrencilerin basın açıklaması şöyle:
"Biz gençlere yoksulluk, işsizlik ve ölümden başka bir şey vaat etmeyen saray iktidarı, bütçesini eğitime, barınmaya, ulaşıma kullanacağına varını yoğunu tarikat yurtlarına, cemaatlere veriyor. Biz öğrenciler, genç işsizler olarak kalacak yerimiz olmadığını, geçinemediğimizi söylediğimizde ise "terörist" ilan ediliyoruz. Ekonomik krizin git gide derinleştiği bu süreçte tanık olduğumuz intiharlar, aslında saray iktidarının ve yandaşlarının kendi elleriyle işledikleri cinayetlerdir.
Enes Kara'nın baskılara dayanamayıp yaşamına son vermesi ve bir süre önce Antalya'daki bir cemaat yurdunda başka bir sıra arkadaşımız Mehmet Sami Tuğrul'un yurdun bir çalışanı tarafından katledilmesi, tarikat yurtlarının ne kadar baskıcı olduğunu, hiçbir denetimden geçmediğini ve tamamen kaderimize terk edildiğimiz yerler olduğunu tekrar gösterdi. Bu yurtlar AKP'nin "dindar ve kindar bir gençlik" yaratma politikası ile istediği gibi faaliyet gösterirken saray, bizlere bir KYK yurdunu bile çok görüyor. Zamların bu kadar arttığı bir dönemde sadece 200 lira zam yaparak 650'den 850'ye çıkardıkları burs ile geçinmemizi bekleyenler, kendi yarattıkları ekonomik krizin faturasını üniversitelilere, işçilere, işsizlere, kadınlara, LGBTİ+’lara ödetmeye çalışıyorlar."
"ÖLÜM DÜZENİNE MECBUR DEĞİLİZ"
Eğitimimizi, hayatlarımızı tarikatlara, cemaatlere teslim etmenin sonucu olarak her gün bir sıra arkadaşımızın ölüm haberini alıyoruz. Geleceksizliğe ve baskılara daha fazla dayanamayarak yaşamına son veren yüzlerce sıra arkadaşımızın, Sibel Ünli'nin, Enes Kara'nın kanı sarayın ellerindedir. Taleplerimiz de yapılması gereken de çok açık. Üniversitelilerin kalacak yer bulamadığı için okulunu bırakıp, dondurup aile evine geri dönmek zorunda bırakıldığı, geçinebilmek için ek işlerde emeklerinin karşılığını almamalarına rağmen çalışmak zorunda olduğu bugünlerde kapatılması ve kamulaştırılması gereken tarikat ve cemaat yurtlarına akıtılan bütçe, üniversitelilerin yaşam koşullarını iyileştirmek için harcanmalıdır. Üniversitelileri kaldıkları yurtlarda ibadet etmeye zorlayıp onlara baskı uygulayanlar derhal yakalanmalı ve yargılanmalıdır. Buradan tüm sıra arkadaşlarımıza sesleniyoruz. Sarayın bize dayattığı bu işsizlik, yoksulluk ve ölüm düzenine mecbur değiliz. Gelin, bu düzene hep birlikte örgütlü mücadelemizle karşı koyalım. Baskılara, ayrımcılığa, cinsiyetçiliğe, LGBTİ+ fobiye, nefrete maruz kaldığımız üniversitelerde insanlık onuruna aykırı bir şekilde, intihara sürüklenerek yaşadığımız yurtlarda, bir avuç yemekle doymaya mecbur bırakıldığımız yurtlarda sesimizi birlikte çıkaralım, öğrenci dayanışmamızı birlikte büyütelim.”