CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Ülkenin menfaatini korumak, gözbebeğimiz İstanbul'u korumak ne zamandan beri yabancılara ihbar oldu? Bunu söyleyenler bizim milliyetçiliğimizi asla sorgulayamazlar. Bu Cumhur İttifakı'nın en temel sorunu ne? En temel sorunu şu; birisi diyor ki ‘ben milliyetçiyim’, öteki diyor ki ‘ben her türlü milliyetçiliği ayaklarımın altına aldım.’ Bunlar koalisyon kurmuşlar. Hiç kimse merak etmesin bu ülkenin çıkarlarını, İstanbul'un talan edilmesine asla izin vermeyeceğiz. Kanal İstanbul ihalesine kim girerse ağır bedeller ödeyecektir" dedi. Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, “Peki sen ekonomistsin, ekonominin geldiği hale bak, böyle ekonomiste ne denir? Çakma ekonomist. Ekonominin ‘e’sini bile bilmiyor. İlkokulu mezunu bir bakkal, verin devleti bunlardan daha iyi yönetir” diye seslendi.
CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:
BİZE DÜŞEN CUMHURİYETİ DEMOKRASİYLE TAÇLANDIRMAKTIR: Rahmetli Ecevit’i andık. O bize öğütlemişti, ‘ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen demişti, onun peşindeyiz. O halkın ‘Karaoğlanı’ydı… Yarın 10 Kasım. O bize dedi ki ‘Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir.’ Bu topraklarda herkim ‘ben kimsesizim’ diyorsa CHP olarak yanında biz olacağız. Gazi Mustafa Kemal barıştan yanaydı. Zorunlu olmadıkça savaşın bir cinayet olduğunu ifade etti. Cumhuriyeti ve bağımsız Türkiye’yi inşa etmek bütün hedefiydi. Ekonomik bağımsızlığın ne kadar değerli olduğunu ilk kez hatırlatan kişidir. Bize düşen görev, güzel cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmaktır.
HANGİ GEREKÇEYLE PARA ÖDENMEDİ: Milletvekili arkadaşlarım Türkiye’nin bütün il ve ilçelerine gidiyorlar. Kalabalık gruplar halinde gidiyorlar, sonra ben gidiyorum. Bir hareketin arkasını bırakmıyoruz. Vatandaş kendisini çok yalnız hissediyor, derdini anlatacak kişiler arıyor, çözümün adresini CHP olduğunu arkadaşlarımız anlatıyor. Erzincan’a 21’i milletvekili 44 arkadaşlarımız gitti, meslek odalarını, esnaf odasını, Erzincan barosunu, köy mahalle muhtarlarını, lokantacıları, ev kadınlarını dinlediler. Arkadaşlarımızın düzenlediği raporlar, bir akademik çalışmaya değer türden raporlardır. Bütün akademik kadrolara çağrıda bulunuyorum, arzu ederlerse her bir il raporunu kendilerine ulaştırabiliriz. Bir çiftçi, ‘gübre yüzde 200 zamlandı, çiftçi nasıl ekecek, yem de zamlandı nasıl hayvancılık yapacağım?’ Lokantacı, ‘onlarca aileye kazancımın zekatını verdim ancak son iki senedir zekat vermek bir yana zekat alacak duruma geldim.’ Saray bunu biliyor mu acaba. ‘Eskiden tarım ürünü satıp fabrika yaptık, şimdi fabrika satıp dışarıdan tarım ürünü alıyoruz’ gerçeği bundan daha iyi özetleyen bir cümle yok. Market sahibi, ‘şu an bu markette en kıymetli şey veresiye defteri, defter tutmazsak insanlar açlıktan ölecek. Tahsilat da yapamıyoruz’ Buradan acı olan bir şey daha ifade edeyim. Tercan’da 6 köyde elektrik yok, Saray’ın haberi var mı? Onların haberi yok, herkesin keyfi yerinde. Türkiye’de ne oluyor ne bitiyor? Valiler genelge çıkarıyor, bakıyorsunuz bütün devlet memurları mecburen gidiyor yoksa fişlenecek. Erzincan’a ben de gideceğim, ciddi sorunlar var, biliyoruz, Erzincanlı bütün kardeşlerime söyleyin, Türkiye’nin çözülemeyecek sorunu yok, bütün sorunları çözme vaadinde bulunan ve çözümde samimi olan CHP’yi dinleyeceksiniz. Devlet yönetiminde siyasi iktidarın samimi olması lazım. Ziraat odası başkanları bas bas bağırıyor, ‘üretim düşüklüğü oldu’ diyor. Bunun üzerine kararname çıkardılar, 1 Eylül 2021 tarihinde, dönüme 30-100 TL para vereceğiz... 9 Kasım 2021’deyiz. Para ödendi mi? Niye ödenmedi? Hangi gerekçeyle ödenmedi? Sanıyorlar ki bunu millet unutacak, Kılıçdaroğlu hatırlamayacak. Sonuna kadar takip edeceğiz. Ne söyledik? Bunlar söz verdikleri 100 lirayı dahi ödeyemezken biz iktidar olduğumuz zaman bir hafta içinde aldığın kredilerin faizlerini sileceğiz. Çiftçinin ne hayvanı ne traktörü haczedilmeyecek. Köylünün toprak analizlerini yapacağız. Bu konuda da kırsala bol miktarda yani her köye ya ziraat mühendisi ya ziraat teknisyeni, bir veteriner atayacağız.
VATANDAŞI DİNLEMEYE TAHAMMÜL EDEMEZLER: Orman yangınlarından sonra şimdi fidan dikimi başladı. Daha çok köylü kadınlar yapıyor. Kadını işveren gibi görüyorlar, ‘sen orman genel müdürlüğü çalışanı değilsin’ diyorlar, yani şike yapıyorlar. Bunu da kaldıracağız. Sigorta primlerini Orman Genel Müdürlüğü ödeyecek, bu kadınların tamamı sigortalı olacak. Balıkçılar var. Hopa’dan Samandağ’a kadar 28 ilin 21’ini gezdi. Balıkçılar da sahipsiz değiller. Var olan iktidarın en büyük sorunu ne? En temel sorunu, halkın bu iktidara güven duymaması. ‘Nereden biliyorsun güvenmediğini?’ Şu anda bankalarda mevduatın yüzde 56,9’u döviz. Güvemiyorlar. Güveni kaybeden bir iktidarın Türkiye’yi sağlıklı yönetme şansı yok. Önce vatandaşı dinlemeleri lazım. Peki dinleyebilirler mi? Buna tahammül edemezler. İcra dairelerindeki dosya sayısı 23 milyonu aştı. Neredeyse iki kişiden birisi icra dairesinde.
BU MİLLET AMPULÜ SÖNDÜREREK TASARRUF YAPACAK: Yeni bir meslek doğdu, etiket değiştirme mesleği. Bunu ben söylemiyorum. Etiket değişikliği yapan çalışanlar, ‘etiket değiştirmek en önemli işimiz oldu’ diyor. ‘Zam fırtınası gelecek’ demiştim. ‘Kara Kış Fonu kurun’ demiştim. Arka arkaya zamlar yağmaya başladı. Son 6 ayda gübre fiyatlarına 31 kez zam yapıldı. KOBİ’lerin kullandığı doğal gaza yapılan zam yüzde 115. Kömüre yüzde 72, oduna yüzde 33 zam geldi. Nasıl geçinecek bu insanlar? Vatandaş bunu bir şekliyle ödeyecek. 10 milyon civarında asgari ücretli var. Tamamı açlık sınırının altında maaş alıyor. Cumhuriyet tarihinde ilk kez böyle bir garip tabloyla karşı karşıya kaldık. Asgari ücret 385 dolardan 291 dolara düştü. 94 dolar asgari ücretlinin kaybı var. Derhal ‘Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nu toplayın’ dedik. Bu yapılmadı. Yapılmadı ama Saray, şöyle bakıyor; onların bakış açısı ‘vatandaş ekmek bulamadıysa pasta yiyebilir.’ Nereden çıktı bu? Saray ‘porsiyonları küçültün’ diyor. Birisi daha ‘peygamber efendimiz de mideyi boş bırakın derdi.’ Sen karnını tıka basa dolduruyorsun ama vatandaş ne yapacak. Yandaş gazeteler ‘alışverişe tok karınla çıkın’ diyor. Öneriye bak Allah aşkına. ‘Raftaki ürüne dokunmayın.’ Zaten dokunamazsınız ki alarm takılmış. En sonunda bakan ‘kış geliyor evi daha az ısıtın tasarruf yapın.’ Bu millet tasarruf yapacak ama ampulü söndürerek tasarruf yapacak. Bu millet ampulü söndürerek bu işi bitirecek.
KANAL İSTANBUL İHALESİNE KİM GİRERSE AĞIR BEDELLER ÖDEYECEK: İstanbul’daydım. İklim Değişikliği Eylem Planı’na katıldım. Kanal İstanbul’un yapılmasını istemedik. Söz aldım. ‘Sayın Başkan Kanal İstanbul projesini hiç kimse alamayacak’ dedim. ‘Alan olursa ağır bedeller ödeyecek’ dedim. Ama ihaleye dışardan da gelebilirler. Ülkemizi seviyoruz, İstanbul'un talan edilmesini istemiyoruz. Yabancıların da talana ortak olmasını istemiyoruz. Sadece bizim iş insanlarımıza değil, Büyükelçiliklere de yazı yazdım. ‘Eğer Kanal İstanbul'a sizin ülkelerinizden bir şirket, kişi ya da müteahhit girer, İstanbul'u talan eder, yağlamalarsa o da ağır bedeller ödeyecektir’ dedim. Diyorlar ki, ‘bizi niye yabancılara şikayet ediyorsun?’ Anlamıyorlar. Ülkenin menfaatini korumak, gözbebeğimiz İstanbul'u korumak ne zamandan beri yabancılara ihbar oldu? Bunu söyleyenler bizim milliyetçiliğimizi asla sorgulayamazlar. Bu Cumhur İttifakı'nın en temel sorunu ne? En temel sorunu şu; birisi diyor ki ‘ben milliyetçiyim’, öteki diyor ki ‘ben her türlü milliyetçiliği ayaklarımın altına aldım.’ Bunlar koalisyon kurmuşlar. Hiç kimse merak etmesin bu ülkenin çıkarlarını, İstanbul'un talan edilmesine asla izin vermeyeceğiz. Kanal İstanbul ihalesine kim girerse ağır bedeller ödeyecektir.
KADINLARA HAK VERMİYORUZ, KADINLARIN HAKKINI TESLİM EDECEĞİZ: Pazar günü bir video paylaştım. İlk altı ayda kadınlar için ne yapacağız? Kadınlara bir hak falan vermiyoruz. Kadınların hakkını kadınlara teslim edeceğiz. Kesinlikle ilk bir hafta içinde İstanbul Sözleşmesi’ni imzalayacağız ve Resmi Gazete’de yayınlayacağız. Kadınlar, bu kardeşiniz sizin haklarınızı sonuna kadar savunacak. ‘Şiddet uyguladık, kravat taktım, hakime biraz yağ çektim, cezamı düşür.’ Buna da izin vermeyeceğiz. En ufak indirim olmayacak. Yargıtay’da özel bir daire kurulacak. Eve içi şiddet olursa karakolda eğitilmiş birimler olacak. En az bir kadın polis olacak, kadının hakkını savunacak. Hem kadına hem aileye sosyal güvence sağlayacağız. Aile destekleri sigortası 1971 yılından beri uygulanmıyor. Biz yoksulluğu yönetmek değil, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir ülkeyi inşa etmek istiyoruz… Üst yönetimde en az yüzde 35 kadın kotası olacak. Boşanan kadının dramı vardır, yeni başlangıçlar fonu kuracağız. Boşanan bir kadın ‘kim bana bakacak, kim bana iş verecek’ anlayışı içine girmeyecek. Sosyal devlet onun bir numaralı güvencesi olacak. Nafaka gerginliği var. Bitireceğiz. Kadının kendi evinde, özgürce yaşaması, geliri giderini hesaplaması, bütün bunların tamamını yeni başlangıçlar fonundan ilk altı ayda gerçekleştireceğiz. Doğum izni. Bunu da düzelteceğiz. Doğum iznine ayrılmış ama bir süre gelmemiş kadının işe dönmesine imkan sağlayacağız. Özellikle sağlık, bakım ve hijyen açısından mali yetersizlikten sağlayamıyor. Sosyal devlet tarafından sağlanacak. Rahim kanserini önleyen aşılar ücretsiz yapılacak.
EKONOMİNİN GELDİĞİ HALE BAK, BÖYLE EKONOMİSTE NE DENİR? ÇAKMA EKONOMİST: Biraz da gülelim. ‘Şahsım’ üniversite öğrencilerini toplamış. Yap işlet devret olayını anlatıyor. ‘Ben ekonomistim, siz ne kadar kaynak oluşturursanız, devletin kasasından bir kuruş çıkmaz, Bay Kemal’in kafası basmaz.’ Vallahi benim kafam bu işlere basmaz. Kafam, kul hakkı yemeğe, adaletsizliğe basmaz. Peki sen ekonomistsin, ekonominin geldiği hale bak, böyle ekonomiste ne denir? Çakma ekonomist. Ekonominin ‘e’sini bile bilmiyor. İlkokulu mezunu bir bakkal, verin devleti bunlardan daha iyi yönetir. Bilançoyu bilir, defteri bilir, muhasebeyi bilir. Devletin kasasından bir kuruş çıkmıyorsa, sevgili ‘şahsım’, bu bütçedeki milyarlar ne, ya imza attığı şeyi bilmiyor? Erdoğan’a çağır yaplmak istiyorum; madem bir kuruş ödemiyoruz, madem ekonomistsin, A Haber var, gel çık karşıma, vallahi bir şey sormayacağım, sadece şehir hastanelerini söyleyeceğim. Cesaret edemeyebilir, soruları önceden vereceğim, cevapları promptere yaz istersen. Ama sorularıma samimi, düzgün, net cevaplar isteyeceğim. Çıkar mı? Çıkmaz. Yiğidin karşısına çıkacak adamın namuslu ve temiz olması lazım."