CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bu ekonomik kurtuluş savaşından zaferle çıkacağız” sözleri ile AKP Erzincan Milletvekili Süleyman Karaman’ın “Siz bizi ekonomiyle, dolarla terbiye edemeyeceksiniz” ifadelerine karşılık verdi. Kılıçdaroğlu, “Seni dolarla terbiye ettiler. Öyle bir terbiye ettiler ki bunlar TL’yi unuttular. Adam terbiye edilmiş, terbiye edildiğinin farkında değil… Ne oldu da milli kurtuluş savaşı vermeye başladın? 20 yıldır neredeydin sen? Başladığında 1 TL 1 dolardı. Ne oldu da 12 lira oldu. Geçin bunları, millete gaz vermeyi bırak” diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. CHP liderinin konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“HASAN FEHMİ GÜNEŞ’E ALLAH’TAN RAHMET DİLİYORUZ: Hasan Fehmi Güneş, Türk siyaset dünyasının önemli aktörlerinden birisiydi. En zor dönemlerde İçişleri Bakanlığı yaptı ve bu devletin saygınlığını korumayı temel ilke edindi. Kendisini en son Keçiören’deki evinde ziyaret etmiştim. Hayata gözlerini yummuş ama o bizim yüreğimizdeki canlılığını hep koruyacak. Kendisine Allah’tan rahmet diliyoruz. Hepimizin başı sağ olsun.
İLERDE ATANAMAYAN DİŞ HEKİMLERİ SORUNUNU GETİRİRSE KİMSE ŞAŞIRMASIN: 22 Kasım Dünya Diş Hekimleri Günü. Kutluyoruz. Hekimleri pandemi süreci içinde nasıl büyük fedakarlıklarla çalıştığını biliyoruz. Sağlık çalışanları haftalarca eve gitmediler. O nedenle biz aynı şekilde çalışan diş hekimlerine de sevgilerimizi, saygılarımızı, dostluğumuzu gönderiyoruz. Sağlıksız bir planlama, ilerde atanamayan diş hekimleri sorununu getirirse kimse şaşırmasın. Devlet planlama getirir. İhtiyaçlar sınırsızdır, kaynaklar sınırlıdır. Almanya’da aynı nüfusa sahibiz. Almanya’da 33 diş hekimliği fakültesi var. Biz de 103 fakülte var. Sizleri işsiz bırakan düzeni tepetaklak yıkacağız, bu düzeni tamamen sonlandıracağız. Üniversiteyi bitir, eline diplomayı al, masterını yap, işsiz kal, geleceği yurt dışında ara. Bu düzeni değiştireceğiz. 6 milyon 300 bin genç oy kullanacak, kendi geleceğiniz için oy kullanın.
ÖĞRETMENLİĞİ İTİBARLI BİR MESLEK HALİNE GETİRECEĞİZ: Yarın Öğretmenler Günü. Benim eğitimle ilgili en önemsediğim cümle Gazi Mustafa Kemal’e ait bir cümledir. Eğitim bir kişiye, bir aileye, bir topluma çıtayı aktaran temel konudur. Acaba biz gerekli desteği verdik mi? Öğretmenin sorununu çözmediyseniz ülkenin sorunun çözemezsiniz. Akılcı politikalarla çözmek istiyorsanız önce öğretmenin sorununu çözeceksiniz. İktidar bunun farkında mı? Hayır farkında değil. Sizi, bu toplumun en saygın kişisi yapmak konusunda elimizden gelen her türlü çabayı göstereceğiz. İtibarlı bir meslek haline getireceğiz öğretmenliği. Öğretmenlik Meslek Kanunu olacak. İtibarlı bir yasaları olacak. 3600 sizin hakkınızdır derhal vereceğiz. Sözleşmeli, vekil, kadro; yok öyle. Öğretmen öğretmendir. Ayrımcılığı bitireceğiz, 24 Kasım’larda bir aylık ikramiye vereceğiz. Okullardaki öğretmen açığını süratle bitireceğiz. Köy okullarını açacağız. Öğrenciyle öğretmeni buluşturacağız. Geliyor gelmekte olan…
5 BİN 400 BİN VATANDAŞIMIZ PARASINI ALAMIYOR: Hep haksızlıklara karşıydık. Haksızlıklara karşı durmayı ailemizden, arkadaşlarımızdan, öğretmenlerimizden öğrendik. Sürekli haksızlıklar yaşanan ülkede adalet duygusu zedelenir. Bu ülkede çok şey oldu. Almanyalara gittiler, para getirdiler, holding kuracaklardı, buharlaştı gitti. İş çığırından çıktı. Parlamentoya kanun geldi. Hep beraber çıkardık. Bazı şirketlerin tasfiye edilmesi gerekiyor. 21 şirkette 54 bin vatandaşımızın parası var. Tam beş aydır paralarını alamıyorlar. Geçen gün İstanbul’da eylem yaptılar. 5 bin 400 aile parasını alamadı. CHP olarak takipçisi olacağız, haklarını onlara teslim edinceye kadar….
CUMARTESİ ANNELERİ 26 YILDIR HAKLARINI ARIYOR: Adaleti öğrendik evet. Haksızlığı öğrendik, evet ama demokrasiyi de güzelliği de öğrendik. Anneler için evlatlarının ne kadar değerli olduğunu öğrendik. Cumartesi Anneleri tam 26 yıldır haklarını arıyorlar. Evlatlarını arıyorlar. Bari mezar yerini gösterin diyorlar. Çoğu anne bunu görmeden hayata veda etti. Bunlar anneliğe yakışır asalet içinde, sessizce Galatasaray Meydanı'nda her cumartesi oturarak evlatlarını istediler. Tam 699 hafta. 700. hafta baskı kurdular, dövdüler ve gönderdiler. Yasaya aykırı gösteri yaptıkları" için. Mahkemeye verdiler. Üçüncü duruşması görülecek. Elbette ki Cumartesi Anneleri haklı ama Diyarbakır Anneleri de haklı. O anneleri de anlamamız gerekiyor. Ayrımcılıktan beraberlikten söz ediyorum. Hiçbir anne evladının elinde silahla terör örgütüne katılmasını istemez. O anneleri de anlamamız gerekiyor. Anne annedir. Annelerin evlatları üzerinde beklentisi değerlidir. Elimizden gelen her türlü çabayı göstereceğiz.
HEM HALİ KAZANACAĞIZ HEM SEÇİMİ KAZANACAĞIZ: Mutfaklarda yangın var. Asgari ücretle geçinenler nasıl geçinecekler? İktidar halcileri suçluyor. Hal esnafına gittim bizzat kendim. Halci arkadaşları topladım ve pazar günü dertleştim. ‘Neden iktidar halcilerin üzerine acımasızca geliyor, nedir bu işin gerçeği?’ Dediler ki ‘tarımsal üretimde girdiler çok pahalı.’ İktidarın bundan haberi bile yok. Çiftçi dolarla belirlenen bu fiyatla malzemeyi almak zorunda. ‘Bütün AB ülkelerinde tarım destekleniyor’ dediler. Bizde Tarım Kanunu var. Teşvik verilecek ama uygulanmıyor. ‘Çoğu zaman var olan destekleri de toprak sahiplerine veriyorlar.’ Toprak sahibi tarlaya bile gitmiyor. Bu da yanlış. Ankara halinde gösterdiler, tezgâhın üzerinde plastik kasayı gösterdi, ‘bu kasanın fiyatı içindeki domatesten daha pahalı’ dedi. Yine dediler ki ‘biz komisyoncuyuz, alacağımız ücreti biz belirlemiyoruz, gelen mal çıkan bel belli, bizim kazancımız yüzde 8 brüt.’ Bir şeyden daha şikâyet ettiler ‘55 milyon ton tarımsal ürün üretiliyor, 29 milyon tonu kayıt dışı’ dediler. ‘Asıl bizimle uğraşacaklarına kayıt dışıyla uğraşsınlar’ dediler. Gıda üründe ayrımcılık yapmanın doğru olmadığını ifade ettim ben. ‘Yol parası, mazot parası, tünellerden geçiş, bunlardan haberleri var mı’ dediler. ‘Üretimin paraya çevrilmesinde en garantili yer hallerdir’ dediler. ‘Bu güven ilişkisi yıllardır devam eder, bizim en büyük derdimiz bilgi kirliliği, biz bu suçlamaların dışındayız. Bize yönelik haksızlıklara da karşı çıkın, bizi hedef sektör haline getirdiler’ dediler. Başkan ‘hali kazanan seçimi kazanır’ dedi. Başkan hiç endişe etme, hem hali kazanacağız hem seçimi kazanacağız. Sorunu yaşıyor, biliyor, nasıl çözüleceğini biliyor ama saraydan ahkam keserseniz; ‘derdin nedir’ diye soru sormazsanız, hal esnafının sorunlarını da çözemezsiniz. İnşallah o bize nasip olacak.
TÜRKİYE SATARKEN ZARAR EDİYOR: Bir de gıda sektörü var. Her gün zam geliyor. Marketlerde saat başı etiket değiştiren elemanlar işe başladı. İnsanlar satarken kar elde ederler, Türkiye satarken zarar ediyor. Yarım saat sonra fiyat değişecek aldığı malın yerine yenisini koyamayacak. Gıda sektörünün bütün bileşenleriyle buluştum. Gıda sektörünün bütün bileşenleri geldi, dertlerini öğrendim. Diyor ki ‘üretici elindeki malı satmaktan tedirgin, çünkü sattıktan sonra aldığım malı aynı fiyattan alamayacağım; satışı yapanlar fiyat artışından sorumlu değilim.’ Eğer üreticiyi korumazlarsa açlık krizi ile karşı karşıya kalabiliriz. ‘Bizim sattığımızın yüzde 77’si tarım ürünü’ dediler. ‘Denetlemeyle, baskıyla fiyatlar düşmez, mal tezgâh altına düşer’ dediler. İnsanlar ürün alacak ve ürün bolluğu olacak, fiyatların düşmesi lazım.
YANLIŞ RAKAM ÜZERİNE DOĞRU PLANLAMA YAPILMAZ: Çiftçi ne yapacak? Siz çiftçiyi, marketçiyi, halciyi suçluyorsunuz. Dolar arttıkça artıyor, adam zarar mı etsin? Terörist mi ilan edeceksin? Siyaset kurumunun üzerinde düşünmesi gereken konu var, ‘siz üretimi mi finanse edeceksiniz, ithalatı mı finanse edeceksin.’ Güzel soru. Bir marketçi ‘bir haftadır et fiyatları düşüyor çünkü sütten zarar ediyorlar, bütün inekleri gönderdiler kesime.’ TÜİK’in verdiği rakamların hiçbirine inanmıyorlar, tamamı yanlış diyorlar. Yanlış rakam üzerine doğru planlama yapılamaz. 32 milyon dekar boş arazi var, ekilmiyor çünkü çiftçi zarar ediyor. ‘Tarım Bakanlığı kaldırılırsa bu sorun çözülür’ dediler.
FAKİRİN FUKARANIN YANINDA OLACAĞIZ: ‘Mutfaklarda yangın var’ dedim. Yüzde 60-70-80 artış var. Tam 14 milyon asgari ücretlimiz var. Asgari ücretlinin dışında aylık geliri üçte biri civarında olan 7 milyon 587 bin 123 kişi var. Bu vatandaş nasıl geçinecek. Saraydakiler bunu biliyor mu? Dolarla maaş alanlar bunu biliyor mu? 5-6 yerden maaş alanlar biliyor mu? Türkiye’de yoksulluk sınırı 10 bin 335 lira, açlık sınırı 2 bin 988 lira. ‘Asgari ücret tespit komisyonunu toplayın’ dedik. ‘Yunanistan perişan.’ Yunanistan’daki asgari ücret Türkiye’dekinin 2.7 katı. Bir emekli bana yazmış. Kendisi engelli. ‘Malulen emekli oldum, kendi kendime düşündüm, ben bin 1992 lira ile neyi ödeyeyim, evimi geçindiremiyorum diye intihar mı edeyim, bu nasıl sosyal devlet, ben seni çok eleştiriyordum, yanılmışım, hakkını helal et’ diyor. Bu saray sosyetesine dersini vereceğiz ve göndereceğiz. Bu fakirin fukaranın herkesin yanında olacağız. Saray sosyetesi ayrı Türkiye Cumhuriyeti Devleti ayrı. ‘Senin oyunun artması değil mutfaklardaki yangının sönmesi lazım, gel bunu yap’ dedim. Bu düzeni değiştireceğiz değil mi? Beraber değiştireceğiz.
ALIN TERİ DÖKERİM: Eşimle beraber pazara gittik. Başlangıçta tanımadılar, maske taktığımız için, sonra geldiler, ağzımızdan bir laf çıkmadı, en çok duyduğum laf, ‘bizi kurtarın.’ ‘Oy hiç vermedim, yemin ederim oyum size’ diyor. Pazara gidişim bile sarayın trolleri tarafından eleştirildi. Giderim arkadaş, gerekirse tezgahın başında otururum, alın teri dökerim, ona her türlü desteği veririm.
SENİ DOLARLA TERBİYE ETTİLER: Ekonominin perişan halini biliyorlar. ‘Siz bizi dolarla ekonomiyle terbiye edemezsiniz’ diyor. Erdoğan söylüyor, ‘bu ekonomik kurtuluş savaşından zaferle çıkacağız’ diyor. Başka bir AK Partili, ‘17-25 Aralık'ta bu milletin cebinden 50 60 bin doları çaldılar’ diyor. Vallahi hırsızları en iyi siz bilirsiniz. Ben 17/25 olaylarında 50-60 bin lira çalındığını bilmiyordum. Birbirlerini bunlar gayet iyi bilirler. İnsanın biraz yüzü kızarır. 50-60 bin doları çaldılarsa çalan adam belli değil mi? "Oğlum paraları sıfırladın mı" diyen kimdi? Allah konuşturuyor. Mikrofonu bulmuş, sözde bize atacak ama itiraf ediyor. Bir diğeri ne diyordu ‘siz bizi dolarla ekonomiyle terbiye edemezsiniz’ Seni dolarla terbiye ettiler. Ne dersen de. Dolarla terbiye ettiler. Öyle bir terbiye ettiler ki sabah yattın dolar akşam yattın dolar elini cebine attın dolar. Mezarımı götüreceksin o doları…
SEN DOLARLA VATANDAŞLIK SATIYORSUN: Devlet Bahçeli. Allah aşkına ya. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını dolarla satanlara ve onu destekleyenlere ne denir? Sen dolarla vatandaşlık satıyorsun. Seni terbiye etmişler. Sen bunu el kaldırmışsın ve hala alkışlıyorsun. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde TL milli paramız iken dolarla avroyla ihale yaptılar. Müteahhit Türk, iş Türkiye’de ama para yabancı para. Demek ki seni terbiye ettiler. Dolarla avroyla terbiye ettiler. ‘Bunu yapacaksın’ dediler ve sen bunu yapmaya mahkum oldun. Sen garantilerin tamamını dolarla yapıyorsun. Gayri yerli ve gayri milliler. Öyle bir terbiye ettiler ki bunlar TL’yi unuttular. Kendi vatandaşlarından dolarla, avroyla borç para aldılar. Dolarla öyle bir terbiye ettiler ki TL kullanmayacaksınız, kendi vatandaşınızdan bile dolarla avroyla alacaksınız’ dediler. Bu vatandaşın 128 milyar dolarını hortumladılar. Nereye gitti bu para? 128 milyar doları 6’dan 12’ye, yüzde 100 kar. Kim bu imkanı sağlar. Dolarla terbiye edilmiş olanlar. 128 milyar doları verdiler bir de doları artırdılar. Tank paleti peşkeş çektiler ama onu alacağız. Bunları öyle terbiye ettiler ki bu dolar baronları, bankalardaki mevduatın yüzde 58’i dolar.
ADAM TERBİYE EDİLDİĞİNİ FARKINDA DEĞİL: Adam terbiye edilmiş terbiye edildiğinin farkında değil. Erdoğan diyor ki ‘zaferle çıkaracağız? Ne oldu da milli kurtuluş savaşı vermeye başladın? Başkası mı yönetiyor? 20 yıldır neredeydin sen? Başladığında 1 TL 1 dolardı. Ne oldu da 12 lira oldu. Milli kurtuluş savaşı veriyormuş, geçin bunları, millete gaz vermeyi bırak. ‘Mandacı iktisatçıların reçetelerine itibar etmiyoruz’ diyor. Allah aşkına söylediği sözün anlamını biliyor mu? İhaleyi dolar bazında yapıyorsun. İtilaf çıktığı zaman Londra’daki tahkim mahkemeleri yetkili? Bu mandacılık değil mi? bunun altına hangi yüzle imza attın? Dolarla ihale alanlar başımıza bir şey gelmesin diye. O dolarla ihale alanların başına çok şey gelecek, milletin hayrına gelecek. Bu milletin fakirin fukaranın hakkını soracağım. Bu mandacılık değil mi. Sen TL’yi devre dışı bıraktın. Mandacılık değilse nedir?
MİLLİ GÜVENLİK SORUNUSUN: Mandacılığı kabul etmiyorsan birileri sana ‘aptal olma’ dediği zaman yüzüne çarpacaktın. Çarpamadın, neden? Ekonomik olarak bağımsızlığımızı birilerine pazarladın. Bu millet yeri zamanı gelince kararını verir. Bu millet senin ne mal olduğunu öğrendi. Sen Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temel bir milli güvenlik sorunusun.”