CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Mersin’de nakliyecilerle bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, yap-işlet-devret usulüyle yapılan otoyol, köprü ve tünelleri kamulaştıracaklarını açıklayarak, “Adı yap-işlet-devret. Ne demektir: Sen yapacaksın, işleteceksin, belli bir süre sonra da devlete devredeceksin. Şimdi; yap-işlet-üstüne para al, olağanüstü kar elde ettikten sonra devlete devret. Hem balı var hem kaymağı var” dedi. Kılıçdaroğlu, Azerbaycan’ın Türk TIR’larına yaptığı ayrımcılığa, “İki devlet bir millet güzel. İki devlet bir milletsek bizim TIR’lara neden farklı muamele ediyorsunuz? Bunu sormayacak mıyız” diye tepki gösterdi.
Kemal Kılıçdaroğlu, Mersin’de nakliye şoförleriyle TIR sitesindeki ‘Büyük Nakliyeci Buluşması’nda bir araya geldi. Açık bir alanda yapılan toplantıda yoğun güvenlik önlemleri alındı. Toplantının yapıldığı alanın etrafı TIR’lar ve kamyonlarla çevrildi. Buluşma, saygı duruşu ve ardından İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ayhan Kızıltan, bütün mesleklerin kutsal olduğunu, ancak nakliyeciliğin en kutsal mesleklerden olduğunu söyleyerek, “Hepimizin yükünü taşıyor, alın teriyle iş yapıyor” dedi. Kızıltan, sektörün ileriye gitmesi için projeleri olduğunu ifade ederek, bu plan ve projelerinin TBMM’de gündeme gelmesi için destek istedi. Kızıltan, nakliyecilere, “Devletin, sektörünüzün daha iyi noktaya gelmesi için ne yapması gerekiyor siz söyleyin” diyerek nakliyecilerden sorunlarını Kılıçdaroğlu’na anlatmasını talep etti.
“LOJİSTİK KÖY PROJESİ”
Kızıltan, 27 yıldır ilkel şartlarda çalışan nakliye sektörünün Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’in verdiği söz ile daha çağdaş bir Nakliyeciler Sitesi’ne kavuşacağını açıkladı. Kızıltan, “Arkadaşlarımız o kadar heyecanlandı ki Sayın Başkan’dan lojiktik köy talep ettiler. Biz de pazartesi günü bununla ilgili komite kurup çalışmalara başlayacağız” diye konuştu. Kızıltan, atıl durumda olan kamu kurumu ve hazine arazilerinden kentin tamamının rant elde etmesi gerektiğini de belirterek, “Her şehirde, o şehrin ekonomisine katkı sunacak şekilde değerlendirilmeli. Lojiktik köyün faaliyetlerine başladık, yeri de kısa sürede bulacağımıza inanıyorum” dedi.
Kızıltan, lojistikte ve ticarette Avrupa vizelerinin sorun olduğunu vurgulayarak, “Birçok sınır kapılarında Türk TIR’larına çiftçe standart uygulanıyor ve bekletiliyorlar” diyerek yaşadıkları sorunu aktardı.
“SEKTÖR TEMSİLCİLERİ SİYASETÇİDEN RANDEVU BEKLER, SAYIN GENEL BAŞKAN SEKTÖR TEMSİLCİLERNİNİ YANINA GELDİ”
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer ise şehirlerinin en önemli sektörünün lojistik olduğunu bildirerek, “Genelde sektörler, sektör temsilcileri siyasetçilerden randevu bekler. Gidip sorunlarını anlatabilsin. Ancak Sayın Genel Başkan sektör temsilcilerinin yanına kadar geldi. Bizlerle beraber bu sorunları değerlendirebilmek için Akdeniz’in incisine konuk oldu” diye konuştu. Seçer, Mersin’de sanayiden limana, tarımda turizme birçok sektör bulunduğunu ve bu sektörlere hizmet edecek olan lojistik sektörü olduğunu belirterek, “Ağzım dolu dolu bu sektörü konuşuyorum, ancak bir o kadar da ağzım dolu dolu sektörün sorunlarını konuşmam lazım” dedi.
Seçer, göreve geldikleri günden bu yana 2,5 yıldır sektöre yardım etmeye çalıştıklarını ancak bir anda yılların sorunlarınıçözemeyeceklerini aktararak, “Görevde kaldığımız sürece nakliye sektörünün sorunlarını bir bir çözme iradesini sürdüreceğiz” diye vurguladı.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, nakliyecileri selamlayarak başladığı konuşmasında özetle şunları söyledi:
“Sayın Kızıltan’ı dikkatle dinledim. ‘Türkiye’nin yükünü çeken’ diye tanımladınız arkadaşlarınızı, Türkiye’nin yükünü gerçekten çekiyorlar. 27 yıldır çözülemeyen bir siteden söz ettiniz. Büyükşehir belediye başkanımız çözecek. Kentin rantından bahsettiniz, her kent rant yaratır. Bizim görüşümüz; rantı, kentte yaşayanlara vereceğiz. Burada lojiktik köy kurulacaksa oradan rant çıkacak ve hak edenlere bölüştüreceğiz.
Bizleri televizyonlarında, radyolarında izleyen vatandaşlarım; Mersin sadece bu bölgenin değil, Türkiye’nin değil, Avrupa’nın değil dünyanın önemli merkezi haline gelecek. En önemli merkez haline en geç 8-9 yıl içinde gelecek. Böylece bu bölge sadece Türkiye, Akdeniz ülkelerine hizmet veren ülke değil, Avrupa ve Amerika’ya hizmet veren şehir olacak. Hakkari’deki çinko madenini burada kuracağımız rafineride işleyeceğiz. 50 kat fazlasıyla ihraç edeceğiz. İstanbul’un nüfusu azalacak ama burasıİstanbul’dan sonra en büyük kent olacak. Bu kadar büyük imkanı bugüne kadar kimse kullanmadı. Ama biz kullanacağız. Kişi başına gelir 25 bin dolara çıkacak. Bu bölgede aynı zamanda arka arkaya otomobil fabrikaları kurulacak, çünkü en rahat buradan ihracatlarını yapacaklar.
“DERDİNİZİ ANLATACAK YERİNİZ YOK”
670 bini aşan nakliyeci var. Sizin sahibiniz kim, sahipsiz bir sektör. Koşarsınız, ‘Acaba bir bakanı bulup da derdimizi anlatabilir miyiz?’ 670 bin kişilik kitle olacak, alın teri dökecek, direksiyon başında 24 saat çalışacak, ama sahibiniz yok. Derdinizi anlatacak yeriniz yok. Bir sürü bakanlık var. Ne yapıyor bu bakanlıklar? Ekonomiye 25 milyar dolarlık katkınız var sizin. Biz bunları görüyoruz. 25 milyar dolarlık katkı yapıyorsanız, 50 milyar, 100 milyar dolara çıkarmak mümkün. Nakliye sektörü açısından olağanüstü coğrafyamız var. Biz bunun hakkını veriyor muyuz?
“K1 BELGESİ DEVREDİLEBİLMELİ”
Sizin 50’liyi aşkın derdiğiniz var ama bir çatıörgütüne ihtiyacınız var. O zaman sizin sesiniz çok daha gür çıkar. O zaman her siyasetçi sizi dinlemek zorunda kalır. Sizin bir sağlıklıçalışma iklimine ihtiyacınız var. Araç muayene ücretleri oluyor, rakamlar açıklanıyor, şikayet ediyorsunuz, sonunda parayıödüyorsunuz, şikayetler bitiyor. Bu sektörün Avrupa’daki sektörle rekabet etmesi lazım. Avrupa’daki taşımacılık yapanlara her türlü imkan sağlanıyor. Biz size sağlayamıyoruz, sorun çıkıyor. Rekabetin sağlanması lazım. Birincisi hurda desteği. Aracınızı daha rahat yenileyin diye. K1 belgesi alıyorsunuz. Yolcu taşımacılığında devredebiliyorsunuz, TIR’a gelince devredemiyorsunuz. Niye böyle bir engel çıkarıyorlar önünüze?
“PLAKANIN DEĞERLİ OLMASI LAZIM”
Herhangi bir kişi ister İstanbul ister Trabzon’da taksi plakası alamaz. Tahdidi vardır. Siz de yok. Sizin plakanızın değerli olması lazım. Taksi plakası nasıl değerliyse TIR ve kamyon plakasını da değerli olması lazım. 25 milyar dolarlık, ekonomiye katkınız var. 25 milyar dolar katkı veriyorsunuz, bazı arkadaşların devletten KDV alacağı var. Alamıyorsunuz. Zamanında vermiyorsa devletin faiz ödemesi lazım. Bu mesleğe itibar kazandırmamız lazım. Bu mesleğin cazip hale getirilmesi lazım. İngiltere’de TIR ve kamyonlara şoför bulamıyorlar. Aynı sorunu yakında siz de yaşayacaksınız. İyi yetişmişşoföre ihtiyaç var. Acaba iktidar bunu düşünüyor mu? İyi yetişmişşoför üniversiteden mezun olacak, stajını yapacak.
“DAĞIN BAŞINDA NE YAPACAKSINIZ”
Avrupa Birliği ile ilgili sorunumuz var; motor emisyonuna uymuyor diye. Bu şimdilik sorun değil ama ileride daha büyük sorun olacak. Avrupa’ya belki de sizi almayacak. Hükümetin buna uygun araçlar üretmesi lazım. Akıllarına geliyor mu böyle bir şey? Ülkeyi yöneten yönetici, 10-20 yıl sonra ne olacak dünyada bilmiyorsa o zaman ülkeyi yönetemez. Çalışma saatleriniz… ILO’nun raporları var, herkes uyuyor. Avrupalı bunu yapıyor. Eğlence merkezi vs. var. Dağın başında siz ne yapacaksınız? Size dinlenebileceğiniz imkan sağlandı mı, sağlanmadı. Vergi veriyorsunuz, niye bu imkan size sağlanmıyor? Hangi gerekçeyle? Çünkü sizin sahibiniz yok.
Kantarlar bakımsızlık nedeniyle yanlış tartıyor. Fatura, ceza size kesiliyor. Bunların bakımını kim yapacak? İlgili kamu kurumu yapacak. İlgili kamu kurumu bakımlarını yapıyor mu? Yapmıyor. Bir Deli Dumrul hikayesi yaşıyoruz Türkiye’de. Otoyollar, köprüler, tüneller yapıyorlar. ‘Niye yaptınız’ diye hiç sormadık. İhtiyaç varsa yapılır. Ama şu soruyu sorduk. Bunları kaça yaptınız, ne kadar garanti verdiniz? Adı yap-işlet-devret. Ne demektir: Sen yapacaksın, işleteceksin, belli bir süre sonra da devlete devredeceksin. Şimdi yap-işlet-üstüne para al, olağanüstü kar elde ettikten sonra devlete devret. Hem balı var hem kaymağı var. Şimdi sizi o yollardan geçmeye mecbur kılıyorlar. Euro, dolar üzerinden fiyat biçiyorlar. Sorduk; bunları kaça yaptınız? Cevabı yok. ‘Ticari sır.’ Ne demek ticari sır, ben parasınıödediysem ticari sırrı olmaz. Kaça yapıldı bu? Yüksek bedeller alıyorlar sizden. Navigasyondan sizleri yönlendiriyorlar, bazen trafik polisi arkadaşlar, öyle talimat almış oraya yönlendiriyorlar. Söyleyeyim, sizlerin oyuyla iktidar olduğumuzda bu yolların tamamını kamulaştıracağız. Kimseyi mağdur etmeyeceğiz. Yolu kaça yaptığının maliyetini çıkarıp, üstüne makul bir kar koyup köprüyü alacağız.
ÖTV ve KDV’siz gümrüklerden akaryakıt alıyorsunuz, gümrüklerde. Daha önce UND’de çalıştırırken makul fiyat alıyordu. Maliyet artı yüzde 8’lik limit var Kapıkule, Hamzabeyli ve İpsala sınır kapısında. Bu limitin üzerinden sizden para alınıyor. Niye alınıyor? Dava bile açamıyorsunuz. ‘Dava açsam başım belaya girer mi’ diyorsunuz.
“ASGARİ FİYAT TARİFESİ VERİLMELİ”
Avrupa mazot desteği veriyor. Size mazot desteği veriliyor mu? Verilmiyor. Siz nasıl rekabet edeceksiniz? Onların hükümetleri nakliyecilerine destek verirken bizim ülkede neden köstek olunuyor. Onları hangi desteği veriyorsa bizim de aynı desteği vermemiz lazım ki rekabette eşitlenelim. Avrupa’ya baktık; kilometre başına asgari fiyat tarifesi veriyor. Nakliye ile uğraşan herkes ancak bu kadar fiyatla taşıyabilir. Taşıyorsan asgari fiyatı budur. Üstünde taşıyabilirsin. Ama altına hiç kimse taşıyamaz.
“2 DEVLET 1 MİLLETSE NEDEN BÖYLE MUAMELE YAPILIYOR”
Siz aynı zamanda esnafsınız. KOSGEB var. KOSGEB’den yararlanıyor musunuz? Niye yararlanmıyorsunuz? Bu imkanın size de sağlanması lazım. Aynı zamanda dış politikada ciddi sorunlarımız var. Şunu ifade edeyim: İktidar olduğumuzda Suriye, Mısır ile hemen barışacağız. Karşılıklı büyükelçilikleri açacağız. Suriye’den Ortadoğu’ya giden yolların tamamını trafiğe açacağız. Sarp Sınır Kapısı’nda günlerce bekleyen TIR şoförlerini, Azerbaycan’ın bizden aldığı ekstra paraları biliyorum. Sizi zorla Ro-Ro üzerinden mal taşımaya sevk ettiklerini biliyorum. 2 bin, 2 bin 500 dolar ekstra para alındığını biliyorum. Yabancı TIR’lardan alınmayan paranın alındığını biliyorum. Peki soru: Bunlar olurken bu hükümet niye uykuda? Bu TIR’lar bizim TIR’larımız, şoförler bizim şoförlerimiz değil mi? Neden sahip çıkılmıyor? İki devlet bir millet güzel. İki devlet bir milletsek bizim TIR’lara neden farklı muamele ediyorsunuz? Bunu sormayacak mıyız? Bir telefona bakıyor. Açacaksınız telefonu; ‘Kardeşim sen Avrupa’dan gelen TIR’lara ne yapıyorsan aynısını bize de yap, ayrıcalık beklemiyoruz’. Bu telefon dahi açılmıyor. O nedenle sahibiniz yok.
“OYUNUZUN RENGİNİN DEĞİŞTİRMEK ZORUNDASINIZ”
‘Yeşil ekonomi’ dediğimiz kavram var. Emisyon hacminin düşmesi gerekiyor. Bunlar değişir. Sektörün temsilcilerini, uzmanları getireceksiniz. Siz derdinizi anlatacaksınız, çözmek durumunda olan iktidar sahipleri çözecek. Ama sizin derdinizi dinleyen yok. Niye, ‘vur ensesine oyunu al’ diyor. Çantada keklik olduğunuz sürece sizleri kimse ciddiye almıyor. Oyunuzun rengini değiştirmek zorundasınız. Ben sizin oyunuza değil dertlerinize talibim. Çözeceğim bunları. Sakın moralinizi bozmayın. Türkiye’nin çözülemeyecek sorunu yoktur. Bütün sorunlarıçözeceğiz, tereyağından kıl çeker gibi çözeceğiz. Güvenin, biz size güveniyoruz.”