Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık’ın “11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü” Dolayısıyla Yayınladığı Yazılı Basın Açıklaması şöyle:
1995 yılında Pekin'de düzenlenen Dünya Kadın Konferansı'nda ülkeler oybirliğiyle kabul edilen Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu, kadın haklarının ve kız çocuklarının desteklenmesine yönelik bugüne kadarki en ilerici adımlardan biridir. Pekin Deklarasyonu, kız çocuklarının haklarını açıkça talep eden ilk uluslararası deklarasyondur.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 19 Aralık 2011 tarihinde 66/170 sayılı kararıyla, kız çocuklarının haklarını ve dünya çapında karşılaştıkları sorunları belirlemek, bu sorunlar için farkındalık ve çözümler üretmek amacıyla 11 Ekim'i “Uluslararası Kız Çocukları Günü” olarak ilan etmiştir.
“Uluslararası Kız Çocukları Günü”, kız çocuklarının karşılaştığı zorlukların ele alınması ve kız çocuklarının güçlendirilmesi ve insan haklarına saygı gösterilmesinin teşvik edilmesi ihtiyacını vurgulamaktadır.
İnsan hakları alanında özel olarak da kadın ve kız çocuklarının hakları konusunda sicili olumsuz ve kabarık bir ülke olmamızdan dolayı 11 Ekim, kız çocuklarının yaşadıkları hak ihlallerine dikkat çekmek, çözümler üretmek için bizim açımızdan önemli bir gündür.
Çünkü bu ülkede kız çocukları, istenilen biçimde eğitimden yararlanamamaktadır, erken evlendirilmekteler veya erken evliliğe zorlanmaktadırlar, çocuk yaşta çalışmak durumunda kalmaktadırlar, en önemlisi de cinsel istismara uğramaktalar, hatta öldürülmektedirler.
Okullaşmada Kız Çocuklarının Dezavantajlı Durumu Devam Etmektedir
MEB istatistiklerine göre, eğitim sistemi içinde 19.904.679 öğrenci bulunmaktadır.
Bunların açık öğretim dahil 10.263.953’ü erkek, 9.640.726’sı ise kız öğrencilerden oluşmaktadır. Erkek öğrencilerin sayısı 623.233 daha fazladır.
TÜİK tarafından yayınlanan doğum istatistikleri dikkate alındığında 2010-2022 arasında eğitim sistemi içindeki erkek öğrenci sayısının kız öğrencilerden maksimum 429.468 daha fazla olması gerekirdi. Kız ve erkek öğrencilerin okullaşma oranlarının birbirine yakın hatta bazı yaş gruplarında kız öğrencilerin fazla olduğu dikkate alındığında eğitim sistemi içindeki erkek öğrenci sayısının 623.233 daha fazla olması doğum ile eğitim sistemi içindeki farkı oluşturan 193.765 rakamı açıklama beklemektedir.
MEB İstatistikleri üzerinden ilkokula kayıt yaptıranların sayıları 2010-2023 yılları arası dikkate alınarak incelendiğinde erkek öğrenci sayısının maksimum 455.146 daha fazla olması gerekirdi. Ancak bu sayının erkekler lehine 168.087 daha fazla olması, MEB’ nin konuyla ilgili özel bir açıklaması yok ise sistem içerisinde en az bu sayı oranında kız çocuklarının okullaşamadığı anlamına da gelir.
Milli Eğitim Bakanlığı 2022-2023 İstatistiklerinde ilkokula başlayan öğrenci sayısını
1.413.047 olarak açıklamış, bunların 723.602’sini erkek, 689.445 kız öğrenci olduğu
bilgisine yer vermiştir. 2022-2023 öğretim yılında ilkokula başlayanların 2015 doğumlular olduğunu kabul ettiğimizde bu sayının 2015 yılındaki doğan çocuk sayısı olan 1.336.908’i geçmemesi gerekirdi. 2015 yılında doğan çocuk sayısından 76.139 daha fazla çocuğun kayıt yaptırmış olması açıklanmaya muhtaç bir durum yaratmaktadır.
Akla gelen ilk açıklama bu fazlalığın 6 yaşında kayıt yaptıranlardan veya göçmen çocuklarından kaynaklandığıdır. Ancak aradaki farklılık geriye doğru takip edildiğinde erken kayıt yaptırma ve göçmen çocukları açıklaması da yeterli olmamaktadır.
Erken Nişanlanma ve Evlilik Kız Çocuklarının Eğitim Hakkını Engellemektedir
Kız çocuklarını eğitim hakkını kullanmada engelleyen faktörlerden biri de hiç kuşkusuz erken yaşta nişanlanma ve evliliktir. Kanunlarımız aile iznine dayanarak zorunlu eğitime tabi 16-18 arasındaki yaşındaki çocuklarına nişanlanma ve evlenme izni vermektedir.
TÜİK’in 2021 Yılı Aile Yapısı Araştırmasına göre eğitimi bırakma nedenleri arasında nişanlanma-evlenmenin payı %3,7’dir. Nişanlanma ve evlilik nedeniyle eğitimini bırakan erkeklerin oranı %0,9 iken kadınların oranı 7.1’dir.
TÜİK’in 2022 Evlenme-Boşanma İstatistiklerine göre 16-17 yaş arasında evli erkek sayısı 688 iken kadınların sayısı 11.520’dir. 18-19 yaş grubunda ise evli erkek sayısı 5866, kadın sayısı ise 42.991’dir.
TÜİK 2022 Yılı Doğum İstatistiklerine göre, 12 yaş altında 147 kız çocuğu doğum yapmıştır. 15-17 yaş arasında doğum yapanların sayısı ise 7042’dir. Bu yaş grubunda 567 kız çocuğu ikinci doğumunu yaparken, 23’ü üçüncü çocuğunu doğurmuştur. 18-19 yaş grubunda doğum yapan kadın sayısı 30 074’tür. Bunlardan 5220’si ikinci doğumunu yaparken, 482’si üçüncü doğumunu yapmıştır.
Kız Çocukları Cinsel İstismar Mağduru Olmaya Devam Etmektedir
Kız çocuklarımızın sıkça karşılaştıkları sorunlardan biri de cinsel istismardır.
Bu sorunun ülkemizdeki boyutunu anlamak için bir önceki yasama döneminde TBMM’nin, “Altı Yaşındaki Bir Kız Çocuğunun Evlilik Adı Altında Cinsel İstismara Maruz Bırakılması Olayını Araştırmak ve Benzer Olayların Yaşanmaması ve Her Türlü Çocuk İstismarının Önlenmesi İçin Yapılması Gerekenlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırma Komisyonu” kurmak durumunda kaldığını hatırlatmak yeterli olacaktır.
Kurulan komisyonun hazırladığı taslak rapor, 14 Mayıs genel seçimleri nedeniyle TBMM Genel Kurulunda görüşülememiş de olsa raporda yer alan birçok değerlendirme ve öneri bu konudaki acı gerçeği, kız çocuklarına yönelik cinsel istismarın yaygınlığını ortaya koymuştur.
Raporda "Çocuk ihmal ve istismarının önlenmesine yönelik tespit ve öneriler" kısmındaki 8 ana başlık altında 246 maddelik önerilere de yer verilmiş, bu öneriler arasında özellikle “Zorunlu eğitim çağında olan öğrencilerin okul devamsızlığının önlenmesine yönelik tedbirler arttırılmalı ve bunların nedenleri hakkında araştırmalar yaygınlaştırılmalı…
Okul terkinin önlenebilmesine yönelik tedbirlerin alınması, İlköğretim ve Eğitim Kanunu gereğince öğrencinin okula devamından sorumlu veli, vasi, muhtar, mülki idari amir, müfettiş ve eğitim yöneticilerine yönelik bilgilendirme çalışmaları yaygınlaştırılmalı” önerisi dikkat çekmiştir.
Ne var ki iktidarın, özellikle de Milli Eğitim Bakanlığının bu öneriyi dikkate almadığı görülmektedir. Çocukların örgün eğitim dışına çıkması ve okul korumasından mahrum kalma anlamına gelen Açık liseye yönelimi tümüyle durdurmak için gerekli tedbirlerin alınmaması bu duruma örnektir.
Okulda Olması Gereken Kızlarımız Çocuk İşçi Olmaktadır
Kız çocuklarımızın karşılaştığı bir başka sorun ise çocuk işçiliğidir. Çocuk işçiliği üzerine yapılan araştırmalar, kız çocuklarının da en az erkek çocukları kadar çocuk işçiliğine maruz kaldığını ortaya çıkarmıştır.
TÜİK “Hane Halkı İşgücü Araştırması” 2022 yılı sonuçlarına göre 15-17 yaş grubundaki çocukların işgücüne katılma oranı %18,7 olmuştur. Bu katılımın cinsiyete göre dağılımı incelendiğinde, erkek çocukların %27,0 ve kız çocuklar için %10,0 oranında işgücüne katıldığı görülmektedir.
***
Sonuç olarak Dünya Kız Çocukları Günü, yoksulluğun ortadan kaldırılması ve kızların topluma ve kendilerini ilgilendiren kararlara tam katılımının sağlanması, evde, sokakta, okulda, iş yerinde korunmaları ve güçlendirilmesi için fırsat bilinmelidir.
Çocuklarımız hayata eşit bir başlangıç yapmalıdır.
Ailelerin ekonomik beklentilerine, geleneksel değerlerine çocuklarımız kurban edilmemelidir.
Çocuklarımızın geleceği dair umutlarını diri tutmak, gerçeğe dönüştürmek bizlerin görevi olmalıdır.
11 Ekim, bizler için bu gidişe dikkat çekme ve dur deme günüdür.