Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, CHP’li belediyelerin katılımıyla İstanbul Avrasya Gösteri Merkezi’nde yapılan "Tarımsal Kalkınma Zirvesi" sonrasında kentte hayata geçirdikleri yeni nesil tarım uygulamalarını ve sürdürülebilir kalkınma çalışmalarını anlattı. Gürün, "Ürettirmeyen, üretime, çiftçiye sürekli engeller çıkaran bir iktidarla karşı karşıyayız. Çiftçilere destek vererek onları tekrar milletin efendisi yapmalıyız" dedi.
Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, yeni nesil sürdürülebilir tarım uygulamaları ve yerelde sürdürülebilir kalkınma kapsamındaki çalışmalarını anlattı.
Tarımsal üretimin en büyük ihtiyacının kooperatifleşme olduğunu vurgulayan Gürün, kooperatifleri desteklemeye yönelik projeleri ile Muğla’da üretim ve pazarlama olanaklarının artırılmasını, üreticinin örgütlenerek daha güçlü ve söz sahibi olmasını amaçladıklarını söyledi.
Çoğunluğunu kadınların oluşturduğu 14 kooperatife fide, zeytinyağı alımı, süt soğutma tankı, arıcılık malzemeleri ve balzeytin üretimi desteği sağladıklarını belirten Gürün, 13 ilçede faaliyetlerini sürdüren tarımsal kalkınma kooperatiflerinin önerilerini ve sorunlarını dile getirebilmesi amacıyla bir toplantı düzenleyerek kooperatif destekleme çalışmaları için planlamanın ilk adımını attıklarını dile getirdi.
Başkan Gürün bunlara ek olarak laboratuvarlar ve tesisler kurduklarını vurgulayarak şöyle konuştu:
"5 laboratuvarla, 4 tesisle üreticilere destek olmaya çalışıyoruz. Yeni nesil sürdürülebilir tarım için yapılacak tüm çalışmalara da katkıda bulunuyoruz. Bu laboratuvarları ve tesisleri şöyle sıralayabilirim: Yerel Tohum Merkezi , Meyve Sebze Kurutma Tesisi, Uçucu Yağ Distilasyon Tesisi, MELSA-Yöresel Ürün Satış Merkezi, Tarımsal Amaçlı Toprak, Bitki ve Sulama Suyu Analiz Laboratuvarı, Duyusal Analiz ve Sürekli Eğitim Merkezi-Zeytinyağı Tadımı, Tohum Test Laboratuvarı, Kriyoprezervasyon ve Doku Kültürü Laboratuvarı, Tıbbi Aromatik Bitkiler Laboratuvarı Tarımda dijitalleşme kapsamında bölgenin florasını ve faunasını göz önünde tutarak toprağın korunmasını, tarımsal üretimi, kaynakların ekonomik kullanılmasını, çevreye duyarlı sistemlerin oluşturulmasını, girdilerin azaltılmasını ve zamanında yeterli miktarda kullanılmasını amaçlıyoruz."
Proje ile temel hedeflerinin yöre halkının tarımsal teknolojiler konularında eğitilmesini ve bu teknolojileri üretimde kullanmalarını sağlamak olduğunu belirten Gürün, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mülkiyeti belediyemize ait 50 dekarlık arazide başlayan projemizde üretim parselleri ve sera kuruldu. Daha sonraki süreçte de eğitim merkezinin kurulması, teknolojik gelişmelerin takip edilmesi ve tarımsal uygulamaların yapılması planlanmaktadır. Yatağan ilçesi Bahçeyaka Mahallesi’nde bulunan 50 dekarlık arazide akıllı tarım ve hayvancılık alanları oluşturarak üreticilere örnek olacak bir tarımsal üretim modeli geliştiriyoruz. Seracılık, küçükbaş-büyükbaş hayvancılık, arıcılık, bahçe ve tarla bitkileri, sulama sistemleri konularında teknolojik sistemlerin kullanılması için çalışıyoruz. Bölgede faaliyetlerini yürüten üreticiler, kooperatifler ve üretici birlikleri de bu çalışmalarda yer alacak. Tarım ve hayvancılıkta tüm modern uygulamaların yer alacağı projemizde, alan içindeki deneme parsellerinde alternatif tarım ürünleri de yetiştirilecek. Proje alanı, üreticiler için uygulamalı eğitim alanı olarak faaliyet gösterecek. Alanda oluşturulan deneme bahçelerinde, hayvancılık ve kümes alanlarında "Akıllı Sera Sistemi', "Akıllı Sulama Sistemi', "Akıllı Hayvancılık Sistemi', "Akıllı Kümes Sistemi" ve "Akıllı Arıcılık Alanı" oluşturulacak."
İklim değişikliği, kuraklık, doğal afetler ve ekolojik kriz ilgili eylem planlarına da değinen Başkan Gürün, şöyle konuştu:
"Tarımda vahşi, salma sulama yerine yenilikçi, toprağın ihtiyacı kadar suyun kullanılmasını sağlayan yöntemlere geçilmelidir. Vahşi, salma sulama sisteminde toprağın yapısı bozuluyor. Bu nedenle erozyona sebep olma ihtimali çok yüksek. Ayrıca bu sulama sistemi toprağın üst katmanının, verimli kısmının aşınmasına sebep oluyor, toprağın kalitesini düşürüyor. Toprağın kalitesi düştüğünde bitkiler gerekli mikro-makro besin elementlerinden yoksun kalıyor. Ayrıca salma sulama sisteminde toprağın taban suyunun yükselmesi büyük bir sorun. Toprağın verimliliği açısından en iyi sulama sistemi, damla sulama sistemidir. Dünya tarımına, modern tarıma baktığımız zaman ülkelerin büyük bir kısmı su israfının önünü geçmek istiyor. Su, artık dünyanın vazgeçilmez stratejik bir ürünüdür."
Sulama suyunun verimli kullanılması, su tasarrufunun sağlanması, su kayıplarının azaltılması, sulama suyu dağıtımı ve kullanım maliyetlerinin azaltılması için çiftçilerin kendi imkânlarıyla yapamayacakları bakım onarım faaliyetlerine destek verdiklerini kaydeden Gürün, "Eğitimlerle, tarım sempozyumlarıyla, broşürlerle vahşi sulamanın zararlarınıçiftçilere anlatıyoruz. Pandemi döneminde tam kapanmanın yaşandığıülkelerde marketlerin raflarının boş kaldığı görüntüler daha dün gibi aklımızda" diye konuştu.
Yaklaşan kuraklığa, iklim değişikliklerine ve afetlere karşı yapılması gerekenin, ithal eden bir toplumdan üreten bir topluma geçmek olduğunun altınıçizen Gürün, iktidarın süregelen tarım politiklarını eleştirerek, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Ülkemizin verimli topraklarının büyük bir bölümü ne yazık ki 20 yıldır nadasa bırakıldı. Ürettirmeyen, üretime, çiftçiye sürekli engeller çıkaran bir iktidarla karşı karşıyayız. Yurtdışından toprak kiralayarak gövde gösterisi yapan, arka planda dışarıdan ithal eden, tarım ürünlerinde vergiyi sıfırlayarak yerli üreticiyi bitiren bir politika. Oysa Türkiye’nin verimli topraklarında üretmeliyiz, çiftçilere destek vererek onları tekrar milletin efendisi yapmalıyız.”