CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in, İzmir Valisi ile ticaret ve sanayi odası başkanlarının yaptığı Ankara ziyaretine dahil edilmemesini eleştirdi. Soyer'e heyette yer verilmemesinin İzmir'in iradesine saygısızlık olduğunu savunan Bakan, "Bu, sadece "nezaketsizlik" diyerek geçiştirilemez. Bu, AKP’nin ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı siyaset anlayışının açık bir tezahürüdür. Demokratik olgunluktan nasibini almamış bu tavrın hiçbir mazereti yoktur" dedi.
İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, İzmir Ticaret Odası (İZTO) Başkanı Mahmut Özgener, Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Başkanı Ender Yorgancılar, EBSO meclis üyeleri ve AKP milletvekillerinden oluşan heyet, geçen hafta Ankara’da bakanlıkları ziyaret etti. Heyette yer verilmemesine sitem eden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'e CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan'dan destek geldi.
Yazılı bir açıklama yapan Murat Bakan, şunları kaydetti:
"Kentin iş dünyasının sorunlarını ülkenin başkentinde dillendirmek ve ilgili makamlarla çözüm yolları üzerinde fikir alışverişinde bulunmak üzere İzmir adına bir temsil heyeti oluşturuluyor; bu heyette vali, milletvekili, sanayi ve ticaret odalarının başkanları yer alıyor. Ama halkın yüzde 58’inin oyunu almış, İzmir’in seçilmiş en önemli makamındaki isim davet edilmiyor. Bu, sadece "nezaketsizlik" diyerek geçiştirilemez. Bu, AKP’nin ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı siyaset anlayışının açık bir tezahürüdür. Demokratik olgunluktan nasibini almamış bu tavrın hiçbir mazereti yoktur. O heyette bulunan herkesin dönüp kendini sorgulamasını, neden böyle garip bir tablonun, böyle siyasi bir şovun içinde yer aldığını düşünmesini bekliyorum.
Eğer derdiniz İzmir’in sorunlarını Ankara’ya anlatmaksa; Vali varsa Büyükşehir Belediye Başkanı o heyette niye yok? AKP milletvekilleri varsa CHP milletvekilleri niye yok? Bunlara cevap vermelerini istiyoruz. Odalar, maalesef bu hareketleriyle parti devletini kabul etmiş ve meşrulaştırmış oldular. Oysa İzmir’de ortak akıl tesis edilecekse ki İzmir’in ruhu budur, tüm siyasi partilerin, meslek odalarının, yerel yönetimlerin müştereken hareket etmesiyle olur. Bu, ‘İzmirliye senin iradeni tanımıyorum; verdiğin oya, yaptığın tercihe de saygı duymuyorum’ demektir. Bu, İzmirlinin tercihlerinin dışında şekillenen bir takım suni yapılar üzerinden siyasi güç devşirme çabasıdır. Bunun tek değerlendirmesi budur. Ancak bu tarz çabalar beyhudedir. Güçleri, seçimle gelen Büyükşehir Başkanımızı da milletvekillerimizi de onlara oy veren milyonları da ötekileştirmeye yetmez.”