Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç, "Ülkemizin kısıtlı imkânlarıyla yetiştirdiği pırıl pırıl gençlerimizin istikballerini yurt dışında arama gayretine düştüklerini görmek beni hem fevkalade üzüyor hem de had safhada endişelendiriyor. Gençlerimizi anlamak ve kendileri açısından hiç de kolay olmayan bu yolu neden tercih ettikleri üzerinde etraflıca düşünmek gerekiyor” dedi.
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği'nin (TÜSİAD) "Oyunun kuralları değil, kendisi değişti" temalı "Dijital Türkiye Konferansı"nda konuştu. Ömer Koç, dijital dönüşüme ayak uyduramayan şirket ve devletleri parlak bir geleceğin beklemediğini söyledi.
Ömer Koç’un konuşması satır başlarıyla şöyle:
ÜLKE OLARAK GELECEĞE HAZIR OLMAMIZ GEREKİYOR: Dijitalleşme, küresel ekonomik büyümeyi sağlayan en önemli faktör haline geldi. Dijitalleşme rekabetin oyun sahasını da genişletiyor; fikirleri hayata geçirirken ilk günden itibaren küresel düşünmek gerekiyor. Bu değişimin hızına ayak uyduramayan şirketler ve profesyoneller için parlak bir gelecek maalesef yok. Dijital dönüşümü kolaylaştıracak imkânları sağlayamayan ülkeleri de farklı bir akıbet beklemiyor. Ülke olarak geleceğe hazır olmamız gerekiyor.
2030'A KADAR VERİMLİLİK ARTIŞININ YÜZDE 60’I DİJİTAL TEKNOLOJİLERDEN KAYNAKLANACAK: Dijitalleşme, küresel ekonomik büyümeyi sağlayan en önemli faktör haline geldi. Araştırmalara göre, 2030 yılına kadar potansiyel verimlilik artışının yüzde 60’ı dijital teknolojilerden kaynaklanacak. Dijitalleşme rekabetin oyun sahasını da genişletiyor; fikirleri hayata geçirirken ilk günden itibaren küresel düşünmek gerekiyor.
SADECE İŞ GÜCÜ MALİYETİ AVANTAJIYLA KATMA DEĞERİ YÜKSEK YATIRIMLARI ÇEKMEK MÜMKÜN DEĞİL: Geçmişteki kritik dönüşümleri kaçıranlar, bu süreçte daha düşük maliyetlerle hızla yol alıp fark yaratabileceklerini gördüler. Dijital dönüşümün Türkiye’nin de dâhil olduğu gelişmekte olan ülkeleri ilgilendiren en somut yansımalarını ise sanayi 4.0 dinamiğinde görüyoruz. Batı’nın dijital teknolojilerle verimlilik artışı sağlayıp sanayi üretimini geri çağırdığı bu süreçte, sadece iş gücü maliyeti avantajıyla katma değeri yüksek yatırımları çekmek artık mümkün değil.
84 MİLYON YETİŞMİŞ İNSAN KAYNAĞI AÇIĞI OLACAK: Yapılan araştırmalar 2030 yılında dünyada 84 milyon yetişmiş insan kaynağı açığı olacağına işaret etmekte. Avrupa Birliği, 2030 hedefleri çerçevesinde 20 milyon bilgi ve iletişim teknolojileri uzmanı istihdam etmeyi amaçladığını belirtti. Bugün bu rakam 8 milyon civarında. Hedefe ulaşmak için bizim gibi ülkelerin yetişmiş insanlarına yöneliyorlar. İşte bu nedenle Koç Topluluğu olarak, gerek 2016 yılında başladığımız dijital dönüşüm programımızın, gerekse akabinde devreye aldığımız inovasyon, çevik yönetim, sıfır bazlı yaklaşım ve karbon dönüşümü gibi birbirini tamamlayan programlarımızın merkezinde insan kaynağımız bulunuyor. Çok ciddi yatırımlar yapmak suretiyle, dünyanın en iyi üniversiteleri ve danışmanlık firmalarıyla iş birlikleri kurarak, her seviyeden çalışma arkadaşımız için 350'den fazla eğitim ve gelişim programı yürütüyoruz. Arkadaşlarımızın severek çalışmak isteyecekleri, şirket içi diyaloğun geliştiği, geleceğin çalışma pratiklerinin benimsendiği yeni bir iş yeri kültürü oluşturuyoruz. Merhum Vehbi Koç’un ‘Ülkem varsa ben de varım, demokrasi varsa hepimiz varız’ şiârı ile hareket eden bir topluluk olarak, bu süreçlerdeki öğrenimlerimizi, başta TÜSİAD olmak üzere üyesi olduğumuz kuruluşlar aracılığıyla, tüm paydaşlarımızla ve elbette kamu idaremizle paylaşma gayretindeyiz. Çünkü biliyoruz ki dijital dönüşüm bir ekosistem meselesidir.
DİJİTAL VE YEŞİL DÖNÜŞÜM BİRBİRİNDEN BAĞIMSIZ DEĞİL: Ülkemizin geleceği açısından en önemli dinamiklerden birisi de giderek daha somut uluslararası taahhütlerle şekillenen yeşil dönüşüm sürecidir. Ancak, dijital ve yeşil dönüşüm birbirinden bağımsız değil. Yeşil dönüşümü mümkün kılacak yeniliklerin önemli bölümü dijital teknolojilere bağlı. Dolayısıyla, bu süreçleri birbirini tetikleyecek ve hızlandıracak iki ana akım olarak görmeliyiz. Nitekim en büyük ticaret ortağımız olan Avrupa Birliği de yeni büyüme stratejisini ‘ikiz dönüşüm’ adını verdiği bu dinamikler üzerine kuruyor. Rekabetçiliğimizi yakından ilgilendiren bu konuda, Brüksel’in kararlılıkla yürüttüğü Yeşil Mutabakat ajandasını dikkatle izliyoruz. Biz de Koç Topluluğu olarak geçtiğimiz sene başladığımız karbon dönüşümü programımızla ‘2050 yılında karbon-nötr olma’ hedefimizi ortaya koyduk. Bu hedefe ilerlerken, geliştirdiğimiz dijital yetkinliklerinden azami ölçüde istifade edecek, ülkemiz için yeni fırsat alanlarında katma değer yaratmaya odaklanacağız.
GENÇLER İSTİKBALİ YURT DIŞINDA ARAMA GAYRETİNDE: Ülkemizin bu önemli dönüşümlerle şekillenen geleceğe ilerlerken atması gereken adımlar bellidir. Kamu idaremizin iş örgütlerimizle ve diğer paydaşlarla da istişare ederek içini doldurduğu strateji belgelerinde çok kıymetli tespit ve hedefler bulunuyor. Bu hedeflere ulaşabilmek için en temel ihtiyacımızın nitelikli insan kaynağı olduğu kanaatindeyim. Ancak, sözlerime son verirken bilhassa vurgulamak isterim ki ülkemizin kısıtlı imkânlarıyla yetiştirdiği pırıl pırıl gençlerimizin giderek artan bir şekilde kazanımlarını ülkemize aktarmak yerine istikballerini yurt dışında arama gayretine düştüklerini görmek beni hem fevkalâde üzüyor hem de had safhada endişelendiriyor. Bu noktada, Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Bütün ümidim gençliktedir’ sözünü aklımızdan çıkarmadan gençlerimizi anlamak ve kendileri açısından hiç de kolay olmayan bu yolu neden tercih ettikleri üzerinde etraflıca düşünmek gerekiyor. Kuşkusuz farklı sebepler var. Ben bunların hepsinin çözümünün Ulu Önder Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolunda saklı olduğunu düşünüyorum.”