CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, 28 Şubat yargılaması ile ilgili olarak “İsmail Hakkı Karadayı yaşasaydı, dönemin genelkurmay başkanı olarak cezaevine girecek miydi? Girecekti. Peki, özel kalemi kimdi? Hulusi Akar. 28 Şubat’ta yaşananlarda bir darbe varsa, darbenin başındaki kişinin özel kaleminin ordunun başında, ordunun bağlı olduğu Milli Savunma Bakanlığı’nda ne işi var? Hulusi Akar’a orduyu emanet edecek kadar güveniyorsak, 28 Şubat’taki komutanları içeri atmanıza ne lüzum var? Nasıl bir haksızlıktır? 28 Şubat’ta ne yapıldıysa Hulusi Akar’ın bilgisiyle, kaleminden geçilerek yapıldı” değerlendirmesini yaptı.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Özgür Özel’in konuşmasından satır başlarışöyle:
“MECLİS’İN TATİLDE KALMASINA KARŞI ÇIKIYORUZ: Tatilde olmaması gerektiği bir dönemde tatilde olan Meclis’te haftalık olağan toplantımızın ilkini gerçekleştiriyoruz. Toplumun tüm sosyal çevreleri kendileriyle ilgili çözüm beklerken Meclis’in tatilde kalmasına karşıçıktık, çıkmaya devam ediyoruz. Sakarya Meydan Muharebesi’nin 100. yılı bugün. ‘En doğrusunu ben bilirim’ diyenlerin Meclis tutanaklarına bakmasını tavsiye ediyoruz. Şunu not edelim ki, 238 sene Sakarya’ya kadar 338 sene bugüne kadar geri adımımız olmamıştır. Tek istisnasının Süleyman Şah Türbesi olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.
AKSİ DURUM CHP’NİN KIRMIZI ÇİZGİSİDİR: Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Mersin milletvekili Zeynep Gül Yılmaz, seçimlerin kazanılmasına dair kullandığı tabirlerle de çok tartışılmıştı. Bu Meclis’in mensubu olan her birimizi, emniyet güçlerine karşı bir kez daha mahcup etmiştir. İçişleri Bakanlığı adına bakan yardımcısı Muhterem İnce, Mersin Valiliği’nin bir açıklamasını paylaşmıştır ki özürleri kabahatlerinden büyüktür. Zeynep Hanım, bir yanlış yapmıştır. Ama onun büyüğünü, dura düşüne, Mersin Valiliği’ni de alet ederek İçişleri Bakanlığı yapmıştır. Bakan Yardımcısı’nın o suçu meşru görmesiyle; gece gündüz çalıştırdıkları, fazla mesai alamayan, hakları verilmeyen, her seferinde haklarının ödenmesi ile ilgili çağrı yaptığımız polisimize karşıçok büyük bir haksızlık olmuştur. Polis hata yapabilir. Soruşturulma, kovuşturulma, cezalandırma usulleri bellidir. Polisi aşağılamak kimsenin haddi değildir. Muhterem İnce, bu konuda videoyu paylaşan milletvekilimize ‘polise her gün hakaret eden biri’ diyor. Muhterem İnce, o Genel Kurul’da milletvekilleri, milletvekilliği yapar. Muhterem İnce, her kuşun eti yenmez. Terbiye sınırları içinde kal. Aksi durum CHP’nin kırmızıçizgisidir. İçişleri Bakan Yardımcısı’ndan ayar almış milletvekilimiz yoktur.
BUGÜNKÜ AFGANİSTAN O GÜNKÜ AFGANİSTAN İLE TABAN TABANA ZITTIR: Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Afganistan’a önemi, oraya atadığı büyükelçilerle göstermiştir. Büyükelçilik, partizanlık ile olmuyordu. Geri bırakılmış Anadolu halkı gibi, Afganistan halkının geri bırakılmasının nelere mal olacağını biliyordu. 2021 yılına baktığımızda, Taliban darbe yaptı. ABD’nin hatalarını bir kenara not ederek şunu söyleyelim, Afganistan’da Taliban’a darbe yapma imkanı verdi. Bugün Türkiye’de ‘Taliban ile aramızda fark yok’ deme Erdoğan ve yönetimi, o gün Atatürk’ün getirmek istediği nokta ile taban tabana zıttır. Bugünkü Taliban kafa kesen, kadınları yasaklayan Taliban’dır. Bugünkü Afganistan o günkü Afganistan ile bugünkü Türkiye o günkü Türkiye ile taban tabana zıttır. Tayyip Erdoğan fark görmeyebilir, fark çoktur. Oraya baktığında inşaat görüyor olabilir o da Türkiye’nin değil beşli çetenin menfaatinedir. ‘Darbecilerin yanında asla olmayız’ diyen Erdoğan’ın kör, sağır kalması manidardır. CHP olarak Afganistan meselesinde hassasiyetimiz bir kez daha altınıçizelim. Biz askerimizin bir dakika daha geçirmemesi gerektiğini söylüyoruz. Orada askerlerimiz bu Meclis’in verdiği yetkiyle bulunuyorlar. Mevcut yönetimin daveti üzerine oraya gitti yazıyor. Mevcut yönetim, ülkeyi yönetme kabiliyetini kaybetmiştir. Ne eski yönetimin ne mevcut Taliban’ın Türkiye Devleti askerinin bulunacağı talebi ortadan kalkmıştır. Hukuken de çekilmesi gerekmektedir. Vermediğimiz bir yetkinin kullanılmasına seyirci kalınmamalıdır.
DIŞİŞLERİ YETKİLİSİ YOKTU: Afganistan’ın mevcut durumunda başka bir tehlike düzensiz göçmen akımı. AKP’nin bir planı yok. Dışişleri Bakanlığı’nın da planı yok. İngiltere Dışişleri Bakanlığıürkek bir itiraz yayınlıyor. Geçtiğimiz hafta CHP diyor ki, ‘sen oturdun Amerika ile pazarlık ettin ve Amerikan’ın talepleri vardı, evet dedin ama Dışişleri Bakanlığı kayıtları yok, çünkü almadın.’ Erdoğan yayına katılıyor diyor ki ‘ne demek Dışişleri yetkilisi yoktu, ben var mıyım orada, Dışişleri kime bağlı, başına tercümanım kadar taş düşsün, Dışişleri yetkilisi olmadığını ispatlayın.’ ‘Olmadığını ispatla, ben varım’ diyor. Biz zaten ‘sen varsın, Türkiye’den yetkilendirilmiş, yeminli, tarih için bu ülkenin hafızası için bir yetkili yoktu’ diyoruz.
SEN BAŞKA SÖYLÜYORSUN, AMERİKA YALANLIYOR: Geldikleri gün, Türkiye’yi monşerler diplomasisinden kurtaracağız’ dedi bunlar. Diplomatik başarıları aşağılıyorlar. Herkes bilsin ki o aşağıladıkları gelenek; ASALA’nın hedefinde, canlarını vermiş, Türk bayrağını onurla taşımış diplomatlarımızdır. Böyle şapa oturuyorsun. Sen başka söylüyorsun, Amerika yalanlıyor. Oysaki açıklamalar üzerinde saatlerce çalışılırdı. İngiliz Dışişleri Bakanıçıkıyor, ona laf edeceklerine edemiyorlar, dönüyor Kemal Kılıçdaroğlu’na ediyorlar. İtirazınız varsa muhataplarınıza söyleyin. Ortada tek adamın diplomasisinin taşa vurduğu örneklerinden başka bir şey yoktur.
İNSANİ OLARAK UTANÇ VERİCİ:İktidar Suriye ile barışı sağlamak, Afganistan’a demokrasiyi savunmak yerine tam tersini yapmaktadır. Göçmenlerden Suriye Ulusal Ordusu’na karşı militan devşirilmesi, bunlara maaş ve vatandaşlık verilmesi, üzerinden her türlü ticaretin yürütülmesi, göçmenlerin pazarlık konusu yapılması, Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Ey Merkel’ diye ağlaşması… Suriyeli göçmenler üzerinden koyun pazarlığını yaptı. Hem o insanlar açısından aşağılayıcı durumda hem Türkiye açısından insani olarak utanç verici, vatandaşlığımızın geleceği açısından da büyük bir hezimettir.
28 ŞUBAT’TA NE YAPILDIYSA HULUSİ AKAR’IN KALEMİNDEN GEÇTİ: Elbette Milli Güvenlik Kurulu’nun siyasete müdahale etmesine, askerin siyasete müdahale etmesine; Türkiye Cumhuriyeti’nin ihtiyacı yoktur, bunlardan kaçınılmalıdır. Ancak savcısı, hakimi, polisi FETÖ’cü olan bir dosyanın, yeniden ele alınarak, 80 yaşın üzerindeki generallerin cezaevine konulması ciddi bir insan hakkı ihlalidir, ahlaki değildir, hukuki de değildir. O dönemin genelkurmay başkanı kim? İsmail Hakkı Karadayı. 28 Şubat davasında dönemin Genelkurmay Başkanı olarak yargılanıyor. 26 Mayıs 2020’de vefat etti. Yaşasaydı, dönemin genelkurmay başkanı olarak ceza alıp, cezaevine girecek miydi? Girecekti. Peki o genelkurmay başkanının, özel kalem müdürü kimdir? Hulusi Akar. O Genelkurmay Başkanı, kara kuvvetleri komutanı iken, özel kalemi kimdir? Yine Hulusi Akar. Yanından ayırmamış. 28 Şubat davası bir darbeyse, o darbenin başında İsmail Hakkı Karadayı varsa; Hulusi Akar bugün nerede, nasıl, niye oturmaktadır? Biraz insaf, vicdan; kimi kandırıyorsunuz? 28 Şubat’ta yaşananlarda bir darbe varsa, darbenin başındaki kişinin özel kaleminin ordunun başında, ordunun bağlı olduğu Milli Savunma Bakanlığı’nda ne işi var? Hulusi Akar’a orduyu emanet edecek kadar güveniyorsak, 28 Şubat’taki komutanları içeri atmanıza ne lüzum var? Nasıl bir haksızlıktır? 28 Şubat’ta ne yapıldıysa Hulusi Akar’ın bilgisiyle, kaleminden geçilerek yapıldı.
BAŞINA BİR ŞEY GELİRSE KONUŞACAĞI ÇOK ŞEY VARDIR: Türkiye kan ağlıyor, Meclis’i kapadılar. ‘Yapmayın etmeyin’ diyorduk. Araya giren zamanda; yangın, sel, felaketlerle birlikte hükümet-iktidar bir şeyleri unutturmak istiyor. Şu soru sorulsun: 128 milyar dolar nerede? Faizi zorla bastırdılar, döviz fırladı. 128 milyar dolarımızı yediler. Dedemizin, ninemizin birikimi. Soruyoruz, 128 milyar dolar nerede? Sormayalım mı, Süleyman Soylu, bir suç örgütü lideri gitti, dünya kadar suçlamalarda bulundu, savcılar harekete geçmedi, sen bir siyasetçi sorumluluğu ile davranamadın, çıktığın televizyon programında başka iddialar ortaya attın. 10 bin alan siyasetçiyi niye söylemedin? Sen söylediysen savcı susuyorsa bari bunu açıklasaydın. Çünkü o eski milletvekili AK Partili’dir. MYK’da hala görev yapmaktadır. Başına bir şey gelirse konuşacağıçok şey vardır. Sezgin Baran Korkmaz’a kimler kol kanat gerdi? Ruhsar Pekcan diye bir Ticaret Bakanı vardı. Yolsuzlukla ilgili iddialar, ispatlar ortaya çıktı. Soruşturma Komisyonu nerede? Savcılık iddianamesi nerede? Cüppeli amiral vardı. ‘Oyalanıyor, savsaklanıyor, emekli eder, gönderirler’ dedik. Rütbe omuzda kaldı, emekli ettiler. Disiplin soruşturması nerede? Cüppe geçirmiş adama koruma veren, araba veren, maaş veren Hulusi Akar’a yazıklar olsun. Onlar onları unuttuğumuzu sanmasınlar. Ziraat Bankası Yönetim Kurulu. Bir yerde 3 milyon TL’lik harcamayı Ziraat Bankası’nın kartlarından yapan Yönetim Kurulu üyeleri kimlerdir? Milletin parasını harcıyorsunuz.
MEMUR-SEN TALEBİ YETERLİ DEĞİLDİR: Memur maaşı zammı konusunda Memur-Sen’in talebi yeterli bir talep değildir. Bu anlaşmada yüksek bir zam olması gerekir. 3600 ek gösterge talebi karşılanmazsa olmaz. Buna karşı ses çıkaranın sesi oluruz. İtiraz edenin yanında oluruz. Sen o sendikadansın bu sendikadansın diye bakmayız. Halaya da dururuz, oturma eylemi de yaparız. Biz itiraz edenin, mücadele edenin yanında olmaya devam edeceğiz.”
Özel, gazetecilerin sorularını da yanıtladı.
“EN HAYIRLI TEZKEREN, İSTİFA TEZKEREN OLUR”
Afganistan için yeni bir tezkere çağrısı gelirse tutumlarının ne olacağı konusundaki soruya Özgür Özel, şu yanıtı verdi:
“Meclis’in müzakere etmesi gerekiyor. Sadece Afganistan meselesi değil, Suriyeliler ile ilgili yaşananlar, yeni sığınmacılar, gazetecilere ve siyasetçilere yapılan saldırılar, yangınlar, bu Meclis niye tatilde? Eylül ayı içinde bu Meclis’in tatilde olmasının bir anlamı yoktur. Afganistan konusu, yazalım iki sayfa, parmak iner kalkar.’ Böyle çözülecek konu değil. Gerçekten Meclis, Meclis gibi çalışmalı. İlk Cumhurbaşkanı’na bak, son Cumhurbaşkanı’na bak. Senin en hayırlı tezkeren istifa tezkeren olur. Bu kadar ciddi sıkıntılar varken Meclis’i tatilde tutmanın kime ne faydası var.”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı’nın, “Cumhurbaşkanı olacak kişi Kılıçdaroğlu’dur” ifadelerinin sorulmasıüzerine ise Özel, “Sayın Genel Başkanımızın ifadeleri çok açık. Bu Oğuz Kaan Salıcı’nın kamuoyuna açıklaması değil. Eğer tek aday olacaksa, ittifak birleşenleriyle birlikte kararlaştırılacaktır. Sayın Kılıçdaroğlu’nun ittifak organlarına saygı duyulması gerektiğini tekrarlamaktadır” yanıtını verdi.