CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, tank palet fabrikasından 17/25 Aralık’a, 128 milyar dolardan mafya-siyaset ilişkilerine kadar eleştirdikleri konulardan örnekler vererek, “Açılmış tek dava var mı? Niye? Milletin suskunluğu onları rahatlatıyor da onun için. Bas bas bağıran CHP ama Türkiye Cumhuriyeti dinamiklerinden tek ses yok… Ayakkabı kutularından paralar çıktı. Hırsızlık yapanlar, Türkiye Cumhuriyeti’nde büyükelçi olarak atandılar. Bir ülkede ‘yetti artık’ demek için bir iktidarın daha başka ne yapması gerekiyor” diye sordu.
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Özkoç'un konuşmasından satır başlarışöyle:
ÜLKEMİN KAYNAĞINA NEDEN ETHEM SANCAK OTURDU: Türkiye’de artık ne olursa insanlarışaşırtabilir? Nasıl bir yolsuzluk olursa tepki gösterirler? Sivil toplum örgütleri, akademisyenler, iş insanları ne olursa ‘artık yetti’ der. Türkiye Cumhuriyeti Ordusu’na ait olan tank palet fabrikası, 5 kuruşödenmeden Katar Ordusu’na 25 yıllığına peşkeşçekildi. Türkiye’den tek bir ses çıkmadı. CHP, ilk günden beri bunu dile getiriyor. Bu arada ne oldu? Ethem Sancak, ‘akıllı olan Türkiye’de parayı bulur, akıllı olur kazanır’ diyor. Milletin gözünün içine baka baka. Sakarya Karasu’da otoyola, denize, limana yakın sahil kenarında 2 milyon metrekare arazi bedavaya veriliyor. Bunun 500 dönümü köylülerin de bulunduğu kamulaştırılması gereken araziydi. Ethem Sancak, ‘param yok’ dedi. Parasıödendi, Ethem Sancak’a verildi. 60 milyon lira zeminin güçlendirilmesi için para verildi. Türkiye’nin en büyük teşvikini alan Ethem Sancak, ne bir tankı işletir vaziyette ortaya koydu ne de sesi sedasıçıktı. Tank yok, aldığı ihaleler ve yaptığı işler yanına kar kaldı. Devletin milyarlarca liralık parası ne olacak? Onlar Ethem Sancak’ın cebine kar kaldı. Benim ülkemin kaynağına neden Ethem Sancak oturdu? Esnaf sürünüyorken, çiftçi kan ağlıyorken, insanlar kendi hayatlarına son veriyorken milyarlar neden Ethem Sancak’ın cebine girdi? Bunu soruyorum. Bunu hem bu dünyada hem öbür dünyada asla bırakmayacağım. Türkiye’de eğer bir tank üretilecekse, yerli sermaye ile yapacaksınız. Yerli sermayenin en büyük ortağı Türk Ordusu olmalıdır.
BİR MİLLETLE BU KADAR DALGA GEÇİLİR Mİ: Dedi ki ‘çok yakında milli uçağımız göklerde dolaşacak’ dedi. Milletimiz gani gani oylarını AK Parti’ye verdiler. Dediler ki ‘yerli araba yapacağız.’ 19 yıldır söylüyorlar, nerede yerli araba. Tayyip Erdoğan, kürsüye çıktı, ‘uzaya gideceğiz’ dedi. Şimdi Tayyip Erdoğan’ın bir numaralı yardımcısı‘uçan araba yapacağız.’ Pes ya. Bir milletle bu kadar dalga geçilir mi? Yazık değil mi bu insanlara? Siz yalan söyledikçe insanlar size oy vermeye devam etti, ama bugün o gün değil.
MİLLETİN SUSKUNLUĞU ONLARI RAHATLATIYOR: Sizin bakanınız Ruhsar Pekcan, bakan olmadan önce Gümrük Müdürlüğü tarafından ‘bu kadına dikkat edin, yolsuzluk yapabilir’ diye uyarmış. Tayyip Erdoğan da almış onu Ticaret Bakanı yapmış. Neden? Kadının sicilinde var yolsuzluk. Gelmiş Ruhsar Pekcan, kocasıyla şirket kurmuş. Bir savaşta bir de salgında vurgun vurur bunlar. Salgında dezenfektan lazım, ellerinde kalır mı? Kalmaz, adamın eşi ortağı Ticaret Bakanı. İhale açmışlar, ihaleyi en pahalı olan kendi eşine kendi ortağına vermiş. İş ortaya çıktı. Ruhsar Pekcan şu an ne yapıyor. Açılmış tek dava var mı? Niye? Milletin suskunluğu onları rahatlatıyor da onun için. Bas bas bağıran CHP ama Türkiye Cumhuriyeti dinamiklerinden tek ses yok.
‘YETTİ ARTIK’ DEMEK İÇİN İKTİDARIN NE YAPMASI GEREKİYOR: 17/25 Aralık’ı unuttuk deme. ‘Paraları sıfırladın mı, telefonla konuşmayalım’ diyor. Ne oldu? Recep Tayyip Erdoğan, ‘önemli olan paraların sıfırlanması değil, telefonumun dinlenilmesi’ dedi. Ayakkabı kutularından paralar çıktı. Hırsızlık yapanlar, Türkiye Cumhuriyeti’nde büyükelçi olarak atandılar. Bir ülkede ‘yetti artık’ demek için bir iktidarın daha başka ne yapması gerekiyor.
SENİN GÜCÜN MİLLETE YETİYOR, MAFYAYA DEĞİL: Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı, ‘her ay 10 bin dolar rüşvet alan siyasetçi var, savcıçağırırsa söylerim’ dedi. Sen İçişleri Bakanı’sın. Emniyet’e emir vereceksin, dosyasını savcılığın önüne koyacaksın. TBMM Başkanı, ‘getir oğlum’ dedi. Getirdin mi? Yok. Hala o koltukta nasıl oturuyorsun? Bütün kirli işlerde; mafya, uyuşturucu, cinayetlerle ilgili elin var. Darbe girişimi yapanlar elini kolunu sallayıp gitti, hiçbirini yakalayamadın. Senin gücün millete yetiyor; soysuza, mafyaya değil. Mafya seni rezil ediyor.
SİZ MAFYAYI DIŞARIDA NİYE ARIYORSUNUZ: Türkiye Cumhuriyeti Başbakanıçıktı, ‘darbe kalkışması’ dedi. Cumhurbaşkanı, ‘sokağa çıkın’ dedi. Milletle beraber caddelerde miydi? Hayır. Yardım kampanyası başlattı, şehitlerle ilgili. Verildi mi? Hayır. Çöktüler paraya. Siz mafyayı dışarıdan niye arıyorsunuz? Zihniyet mafya zihniyeti. Liderimiz Kılıçdaroğlu, Ankara’dan İstanbul’a yürüdü. Vatanını sevenler, ‘biz buradayız’ dedi.
NASIL BİR TÜRKİYE CUMHURİYETİİKTİDARIDIR: Bu ülkenin Cumhurbaşkanı’na Trump ‘aptal olma’ dedi. Cumhurbaşkanı’nın sesi çıktı mı? Hayır. ‘Masasına koyacağım’ dedi. Koydu mu? Biz bilmiyoruz. Rahiple ilgili ‘bu fakir burada olduğu müddetçe rahibi kimse alamaz’ dedi. Trump telefon açtı, rahip gitti. Nasıl bir Türkiye Cumhuriyeti iktidarıdır? Odalardan, sendikalardan, sivil toplum örgütlerinden ‘yetti artık’ deniyor mu? Gerçekten samimi miyiz?
O GÜLÜŞÜ İYİ BİLİRİM: Ermeni soykırımında bu kadar hassas mıyız? ABD Başkanı yıllardan beri ‘soykırım’ demedi ama Biden geldi telefon açtı‘ben soykırım diyeceğim’ dedi. Karşı taraftan çık yok. Gazeteci soruyor. ‘Ne oldu, soracaktınız’ diyor. ‘Hamdolsun hiç açmadı’ diyor. İçimi en çok acıtan şey, gülüyor. Vicdanınız acımıyor mu? Uyku uyuyabiliyor musunuz? Ben o gülüşü iyi bilirim. Suriye’de şehitler olduğu zaman AK Parti kongresini iptal etmeyen o gülüşü iyi bilirim. O gün de içimi yakmıştı. Her konuda eleştiriyi kendisine hak görenler, hiç mi sesiniz çıkmayacak? Biz haykırıyoruz.
128 MİLYAR DOLARI YANDAŞLARA VERDİNİZ: Merkez Bankası’ndan bu ülkeye ait 128 milyar doları gitti. Normal rutin şu: Eğer döviz faiz dengesini sağlamak için yapıyorsa, bu bilinir. 128 milyar dolar nerede diyoruz. Soruya cevap veren var mı? Hayır. Bu milletin 128 milyar dolarını kendi yandaşlarınıza verdiniz. Yalan mı? Çiftçi, esnaf yoksullaştı, ev kadınları isyan ediyor, insanlar intihar ediyor. Ne oldu? O para da uçup gitti. Sarayın iki yıl üç yıl dört yıl içinde zenginleştirdiği o bir avuç insana gitti. İnsanlarımız açlıkla mücadele ediyorlar. 700 bin kişi daha yoksulluğun saflarına katılmış. En zengin ile en yoksul arasındaki makas büyümüş.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN İHTİYACI OLAN TEK ŞEY DOĞRU YÖNETİLMEKTİR: Biz, bize verdiğiniz görev için alnımızın teriyle mücadele etmeye devam ediyoruz. CHP kadroları bu Türkiye Cumhuriyeti’nin mevcut kaynaklarını yönetmeye hazırdır. Pırıl pırıl insanı vardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin ihtiyacı olan tek şey doğru yönetilmektir. Bizim çözüm önerilerimiz, birikimimiz, kadrolarımız, 100 yıllık duruşumuz vardır. Yetki için sandık başına gitmek gerekmektedir. Bir daha olamayacak şekilde Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün güçlerini tekrar bir araya getirip; dışarıda ve içeride güçlü bir Türkiye’yi inşa etmeliyiz.
AKP Grup Başkanvekili Muhammed Emin Akbaşoğlu’nun “Zirvenin kazanımı Türkiye’dir” demesi hakkında gelen soruya Özkoç, “İnsanların gerçekten yüzlerinin kızarıyor olması lazım. Gitmeden önce, ‘Ermeni Soykırımı meselesini soracağım’ dedi. Geldiğinden ‘hamdolsun açmadı’ dedi. Bu başarı mıdır? Bu utanç değil midir? Türkiye’nin haklı davasının Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı tarafından açık ve net şekilde görmezden gelinmesi değil midir? AKP Grup Başkanvekili neden başarı olarak görmektedir? Çünkü onların beklentisi Türkiye Cumhuriyeti’nin çıkarları ile ilgili değildir. Onların beklentisi şu: Biden’a tam tevekkül eden bir Cumhurbaşkanı, onun sözlerine içeride ve dışarıda kendi geleceği ile ilgili Biden’a hangi güvenceler verdi, bunu bilen AKP olduğu için söz konusu olan Türkiye’nin çıkarları değil kendi çıkarları olduğu için böyle bir memnuniyet duymaktadırlar. Ermeni soykırımı onların umurlarında değil” yanıtı verdi.
“SARAYIN SUYUNU İÇMİŞİNSANLARIN NE SÖYLEDİĞİNE BAKMAYIZ”
Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk'ün kongre çağrısına yapmasına ilişkin gelen soruyu Özkoç, “Bizim için Oğuzhan Asiltürk’ün ne dediği değil, Temel Karamollaoğlu’nun ne dediği önemlidir. Sarayın suyunu içmiş insanların ne söylediğine bakmayız. Diktatörlere karşı dimdik duran insanlarla kol kola yürümeye devam ederiz” diye yanıtladı.