"Artık Bu Şartlarda Çalışamıyoruz" sloganı ile hekimler ve sağlık emekçileri yurt genelinde iş bıraktı. Türk Tabipleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Şanlıurfa Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde gerçekleştirdikleri eylemde, "Emeğimize yabancılaştırıldığımız, emeğimizin değersiz kılındığı, bizim görmezden gelindiğimiz şiddetle karşı karşıya ve tek başına kaldığımız tükendiğimiz ve tüketildiğimiz koşullarda, güvensiz çalışma ortamlarında bu salgında ölüme terk edildik" dedi.
Yurt genelinde hekimler ve sağlık emekçileri iş bıraktı. Sağlık kuruluşlarında acil hizmetler dışında işler durduruldu. Fincancı, "Biz bu gün üretimden gelen gücümüzü kullanıyoruz Türkiye’nin dört bir yanında sağlık hizmetleri bir günlüğüne durdurulmuştur. Sağlık hizmetlerin durmasında bizim yanımızda olan tüm hastalarımıza, tüm yurttaşlarımıza, Şanlıurfa’nın değerli halkına teşekkür borçluyuz" dedi.
"HEKİMLER ARTIK HAKLARINI İSTİYOR"
İktidarın doktorların istifasında ve yurt dışına gitmelerinde payı olduğunu ifade eden Fincancı şunları söyledi:
"Emeğimize yabancılaştırıldığımız, emeğimizin değersiz kılındığı, bizim görmezden gelindiğimiz şiddetle karşı karşıya ve tek başına kaldığımız tükendiğimiz ve tüketildiğimiz koşullarda, güvensiz çalışma ortamlarında bu salgında ölüme terk edildik. Yalnızca hekimler değil, yalnızca sağlık çalışanları değil ,halklarımız da ölüme terk edildi. Geçtiğimiz haftalarda sorumlular hakkında suç duyurusun da bulunduk 200 bin üzerinden insanın göz göre göre ölüme gitmesinde sorumluluğumuz var dedik; bizim tükenişimizde biner biner meslektaşlarımızın istifa etmesine 100 ile 500 yüze yakın meslektaşımızın yurtdışına gitmek zorunda kalmasına göçe zorlanmasında sorumluluğu var siyasi otoriterin. Biz üretimden gelen gücümüzle bugün uyarıyoruz, haklarımızı verin diyoruz. Emeğimizi görün diyoruz. Birlikte toplumun sağlık hakkı için hepimiz için bu mücadeleyi sürdürürüz diyoruz. Salgında eğer insanlar daha az zarar gördüyse bunda hekimlerin ve sağlık emekçilerin özveri çalışmasının çok büyük payının olduğunu hepimiz biliyoruz. Buna rağmen ertelenmiş sağlık hizmetleri ile sağlığa erişemeyen binlerce yüz binlerce yurttaşlarımız bununla başa çıkmak için 1-2 dakikaya indirilmiş randevularla sağlık hizmetinin olmayacağını bizlerde, yurttaşlarımız da biliyor. Bu koşullarda yoksulluğun altında bir ücretle çalıştırılmaya devam ettiğiniz tüm sağlık hizmetleri çalışanları, hekimler artık haklarını istiyor."
"BU BİR UYARIDIR"
Sağlık çalışanlarının insanca bir ücret, gelecekte iyileştirilmiş emeklilik koşulları ve hekimlik mesleğinin değerlerinin korunması olduğunu belirten Fincancı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz tüm toplum için nitelikli sağlık hizmeti üretmek adına bu gün burada görevdeyiz. Bu bir uyarıdır siyasi otoriterin bu uyarıyı görmesi gerekir. Beyaz yürüyüşümüzün uyarısını gördüler biz Türkiye’nin dört bir yanında beyaz yürüyüşle Ankara'ya geldiğimizde bunu gördüler ve telaşla bir tasarı çıkardılar önümüze ama bu tasarıda birçok hekim gurubunu görmezden gelindi. Sağlık emekçileri bizim çalışma arkadaşlarımız her gün yan yana durduğumuz ekmeğimizi tuzumuzu paylaştığımız nöbet arkadaşlarımız yoktu bu tasarıda. Sonra kendileri de başaramadıklarını fark ettiler ve geri çektiler. Bu ülkenin kaynaklarını şirket hastanelerine aktarmayın; o şirket hastanelerin faturasını bizim sırtımızdan ödemeyin, kullanmadığımız yoların vergisini bizim vergilerimizden kesmeyin. Kaynak yeterlidir bu ülkede kaynağı adil ve hepimize eşit paylaştırın ve insanca yaşayacağımız koşulları sağlayın diyoruz uyarıyoruz."
"SAĞLIK BAKANI'NIN BİZLERE KARŞI SORUMLULUĞU VAR"
Şanlıurfa Tabipler Odası Başkanı Dr. Osman Yüksekyayla ise şunları söyledi:
"Sağlık emekçileri salgın döneminde canla başla çalışırken aynı zamanda işsizlikle, işten atılmalarla, yoksullukla karşı karşıya bırakılmıştır. Sağlık çalışanları "artık bu şartlarda çalışamıyoruz" diyerek istifa ederken, emekli olurken, genç hekimlerimiz başta olmak üzere sağlık emekçileri yurt dışına göç ederken tüm bu sorunları konuşmak, çözüm önerilerimiz iletmek için Sağlık Bakanıyla görüşme taleplerimiz defalarda ilettik. Sağlık Bakanının hekimlerin, sağlık çalışanlarının çalışma koşullarını, sağlık ve yaşam sorunlarını, toplum sağlığını sağlık emek meslek örgütleri ile konuşmasından daha doğal ne olabilir? Bu görüşme taleplerini karşılamak Sağlık Bakanının bizlere ve topluma karşı sorumluluğu değil midir?"