İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin ardından 120 kadının katledildiğini belirten Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Kadın Gazeteciler Komisyonu, son olarak Azra Gülendam Haytaoğlu'nun katledilmesiyle ilgili haberlerde; katilin ifadesine, cinayetin nasıl işlendiğine dair ayrıntılara yer verilerek “şiddetin pornografisinin üretildiği” uyarısını yaptı.
TGC Kadın Gazeteciler Komisyonu artan kadın cinayetlerine ve medyada kadın cinayeti haberlerinde kullanılan yazım dilindeki sorunlara dikkat çeken bir açıklama yaptı. Komisyon, Son olarak Azra Gülendam Haytaoğlu’nun Mustafa Murat Ayhan tarafından katledilmesiyle ilgili haberlerin birçoğunda şiddet pornografisinin üretildiğini vurguladı.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin yaptığı açıklama şöyle:
“İstanbul Sözleşmesi’nin (Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi) Cumhurbaşkanlığı kararı ile 20 Mart 2021 tarihinde geri çekilmesinin ardından neredeyse her gün bir kadının cinayete kurban gittiği Türkiye’de, vahşetin boyutu ve şekli de değişiyor. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun verdiği bilgiye göre, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının ardından son 4 ayda yaklaşık 120 kadın katledildi. TGC Kadın Gazeteciler Komisyonu olarak her fırsatta İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkılması gerektiğini hatırlatarak, insan hakları ve kadın haklarının etkin şekilde korunması açısından sözleşmeden çekilme kararına itiraz ettiğimizi bir kez daha ifade ediyoruz. Sudan bahanelerle hemen her gün bir kadın cinayetinin işlendiği ülkemizde, medyadaki bazı yayınlarda yer alan sorunlu ifadeleri de üzüntüyle karşılıyoruz.
“CİNAYET İŞLEYEN ERKEĞİ TÜRLÜ MAZERET VE GEREKÇELERLE KORUYAN DİL”
Bunun en olumsuz örneklerini son olarak Azra Gülendam Haytaoğlu cinayetinde gördük. Azra Gülendam Haytaoğlu’nun Mustafa Murat Ayhan tarafından katledilmesiyle ilgili haberlerin birçoğunda şiddet pornografisinin üretildiğine tanıklık ettik. Medyanın, cinayet işleyen erkeği türlü mazeret ve gerekçelerle koruyan dili ve haberlerde katilin cinayet işleme konusundaki iştahını ve potansiyel katillere yol gösterecek- özendirecek biçimde aktarılması sorunlu bir yaklaşımdır. Haberin detayları verilirken cinayet sırasında kullanılan testere, bıçak gibi aletlerle vahşetin nasıl işlendiğine dair ayrıntıların ön plana çıkarılması, failin mazerete dayalı söylem ve iddiaları, şiddetin pornografisini üretiyor. Haberde bu tip ayrıntılardan kaçınılmalı, potansiyel katillere yol göstermemek adına kadın cinayeti haberlerinde şiddetin pornografisinden vazgeçilmelidir.
Gazetecilerin kadın cinayetlerine dair haberleri hazırlarken cinsiyet eşitlikçi bir dil kullanmaları zorunludur. Ayrıca meslektaşlarımızı, söz konusu haberlerle ilgili fikri takip yapılırken, caydırıcı ceza uygulanıp uygulanmadığının da takipçisi olmaya, kadın-erkek demeden tüm basın çalışanlarını kadına yönelik şiddetin önlenmesi için görevini yapmaya davet ediyoruz.
BİR KADIN BİR ÇOCUĞUN YAŞAMI, BASIN MENSUBU OLARAK ŞİDDETİN HANGİ TARAFINDA DURDUĞUMUZA BAĞLI OLABİLİR
Kamuoyunda farkındalığı artıracak haberler hazırlayarak şiddetin yaygınlaşmasının önüne geçmek ve her fırsatta şiddetin suç olduğunu hatırlatmak önceliğimiz olmalıdır. Unutmamalıyız ki bir kadın ya da çocuğun yaşamı, basın mensubu olarak şiddetin hangi tarafında durduğumuza bağlı olabilir. Bu kapsamda, risk altındaki kadınların, çocukların can güvenliğini önceleyen, ekonomik ve psikolojik şiddet, fiziksel şiddet, ısrarlı takip, cinsel taciz, tecavüz dahil cinsel şiddet, çocuk yaşta zorla evlendirme, eziyet gibi suçlara ilişkin caydırıcı cezaların uygulanıp uygulanmadığının takipçisi olmak zorundayız.”
HABER YAPARKEN DİKKAT EDİLECEK NOKTALAR
TGC Kadın Gazeteciler Komisyonu, “Toplumsal Cinsiyet Eşitçilik Haber Kılavuzu’nda yer alan kadın cinayetleri haberlerinde dikkat edilecek noktaları da şu şekilde özetledi:
“Melodramdan, sansasyon ve pornografiden kaçınılmalı. Cinayetin ayrıntılarını pornografik olarak resmederek şiddetin pornografisi üretilmemeli.
Öldürülen kadının değil, katilin fotoğrafları kullanılmalı.
Haber fail ifadesine dayanarak yazılmamalı, ölen kadının katilin/failin iddialarını yanıtlayacak ve çürütecek durumda olmadığı unutulmamalı.
Haberi yapan kişi psikolog, yargıç, falcı veya öykü yazarı değil, gazeteci olduğunu unutmamalı.
Cinayetin sorumlusu olarak cinnet, kıskançlık, öfke, namus, iflas, psikolojik sorun vb. gibi cinayeti haklı gibi gösterecek, cinayeti meşrulaştırmaya çalışan ifadeler kesinlikle kullanılmamalı.
Katil için üretilen bahanelerin kadın cinayetlerinde meşrulaştırmanın yanı sıra haksız tahrik indirimi talebiyle mahkemede delil gösterilebildiği unutulmamalı.
Kadınların -varsa- cinayet öncesi koruma talepleri, maktulün -varsa- karakol şikayetleri, hakkında verilmiş savcılık kararı, geçmişte şiddete maruz kalıp kalmadığı, gelenekler, destek olmayan aile vb. gibi etkenler mutlaka haberde yer almalı.
Fikri takip yapılmalı. Cinayet haberinin ardından failin yakalanma, yargılanma süreçleri de takip edilerek haberleştirilmeli."