TÜSİAD YÜKSEK İSTİŞARE KONSEYİ BAŞKANI ÖZİLHAN: TASARRUFU ARTIRMAZ, TL'YE GÜVENİ TESİS EDİP UZUN VADELİ DIŞ KAYNAK ÇEKMEZSEK, HİÇBİR FAİZ İNDİRİMİ KALICI OLMAZ

TÜSİAD Genel Kurulu'nda Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi koşulları 1970'lere benzeten Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan, "Tasarrufları artırmazsak, TL’ye güveni...

Türk Sanayicileri ve İşİnsanları Derneği (TÜSİAD) Genel Kurulu'nda Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi koşulları 1970'lere benzeten Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan, "Tasarrufları artırmazsak, TL’ye güveni tesis edip uzun vadeli dış kaynak çekmezsek, hiçbir faiz indirimi kalıcı olmaz. Nitekim hep böyle oluyor. Faizler, bir tansiyon hastasının tansiyon ilacına verdiği tepki gibi hızla iniyor, ilaç kesilince yeniden çıkıyor" dedi.

TÜSİAD Olağan Genel Kurulu, Yüksek İstişare Konseyi Başkanı ve Divanı, Yönetim Kurulu, Denetleme Kurulu ve Haysiyet Divanı asil ve yedek üyelerinin seçimini gerçekleştirmek üzere bugün toplandı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Tuncay Özilhan, Türk ekonomisinin son günlerdeki durumu ile ilgili açıklamada bulundu. Türk Lirası'nın döviz karşısındaki şiddetli düşüşünün endişe verici seviyede olduğuna dikkat çeken Özilhan, Merkez Bankası başkanlığındaki ani değişimleri eleştirdi. Özilhan, "Kurumsal yapılarda öngörülebilirlik olmadan plan yapılamaz" dedi. Genel Kurul'da yapılan seçimde yeniden TÜSİAD YİK Başkanı seçilen Özilhan, "Ortalığın toz duman olduğu, yetki ve sorumlulukların sınırlarının bulanıklaştığı durumlarda karar nasıl alınır? Nereye gittiğimiz konusunda kafamızda bir cevap yoksa plan nasıl yapılır. Kurumsal yapıların öngörüldüğü gibi çalışacağı varsayımı olmadan ne olacağı nasıl bilinir? İlan edilmiş kurallar yarın değişebilirse yarına ilişkin kararlar nasıl alınır” diye konuştu.

“REFORMLAR UZUN VE MEŞAKKATLİ SÜREÇLERDİR, ISRARLI UYGULAMA VE SÜREKLİ TAKİP GEREKİR"

Tuncay Özilhan açıklanan reform paketiyle ilgili ise “Sonuncu pakette de gördüğümüz gibi ele alınan reformların hepsi iyi; hepsi yerinde. Ama reformlar uzun ve meşakkatli süreçlerdir. Israrlı uygulama ve sürekli takip gerektirir. Bu yüzden reform süreçleri siyaset ve bürokrasideki değişikliklere karşı hassastır. Reform hevesi zaman içinde azalır ve efor yeniden semptomların tedavisine kayar. Bu nedenle sık sık reform paketleri açıklanır, ama bu paketlerin yapısal sorunlarıçözmedeki etkisi pek sınırlı olur” dedi.

“YÜKSEK FAİZ ORANLARI TASARRUF AÇIĞININ SONUCUDUR”

TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu BaşkanıÖzilhan, faizin nedeni olarak ise “Yüksek faiz oranları tasarruf açığının sonucudur” ifadesini kullandı. Tuncay Özilhan, şunları söyledi:

“Tasarrufları artırmazsak, TL’ye güveni tesis edip uzun vadeli dış kaynak çekmezsek, hiçbir faiz indirimi kalıcı olmaz. Nitekim hep böyle oluyor. Faizler, bir tansiyon hastasının tansiyon ilacına verdiği tepki gibi hızla iniyor, ilaç kesilince yeniden çıkıyor. Bu inişçıkışlar bünyeyi daha da zayıflatıyor. Yatırımcı güveni tesis edilemeyince uzun dönemli yatırım kararları da alınamıyor. Yatırımcı güven ister. Sık sık değişmeyen kurallar ister. Uzun vadeli yatırımın sırrı istikrar ve güvendir. Tasarruf açığının bir cephesi de mali disiplindir. Türkiye kamu kaynaklarınıçok iyi kullanmalı ve daha verimli alanlara harcamalı. Lüzumsuz harcamalar yerine her kuruşunu üretime, sanayiye, tarıma, eğitime, bilimsel ve insani gelişmeye ayırmalı. Kamu kaynaklarını harcarken rekabetçi piyasa ilkelerine uygun davranmalı."

“GELECEĞE İLİŞKİN BELİRSİZLİK VE GÜVENSİZLİK"

Sokaktaki vatandaştan iş insanlarına kadar herkesi ilgilendiren kronik problemimiz TL’nin değerindeki yüksek oynaklık olduğunu vurgulayan Özilhan, "TL’deki değer kaybının bir nedeni döviz geliri üretme kapasitesinin düşüklüğü ise bir diğer nedeni de geleceğe ilişkin belirsizlik ve güvensizliktir. Sorun şiddetlenince rezervlerden döviz satarak TL’nin değerini korumaya çalışmak, ancak kısa süre için işe yarar. Aynı sorunun hep tekrarlamaması için ekonomik yapının dönüşüp döviz gelirlerinin artırılması ve ekonomi yönetiminin güven sağlaması gerekir” dedi.

Özilhan, “Fiyat artışları ile mücadele etmek için fiyat kontrollerinin yetmediğini tecrübeyle biliyoruz. Kalıcıçözüm üretim kapasitesini artırmak. Şimdi önümüzde kaçırmamamız gereken bir fırsat var. Pandemi ertesinde ticaret zincirlerinde değişim bekleniyor. Avrupalışirketlerin tedarik kaynaklarınıçeşitlendirmek ve daha yakın coğrafyaya taşımak istemeleri Türkiye’nin önemini daha da artıracak. Bu fırsattan yararlanmak için Türkiye sorunlarını geride bırakıp sanayi ve tarımsal üretim kapasitesiyle hazır hale gelmeli” diye konuştu.

“DAHA GEÇEN HAFTA TL YÜZDE 10 CİVARINDA DEĞER KAYBETTİ”

"Bildiğiniz gibi 2021, TÜSİAD’ın ellinci kuruluş yıl dönümü. 1970’ler, yine bugünlerde olduğu gibi dünyanın ve ülkemizin karmaşık günlerden geçtiği bir dönemdi. 1970 yılında, ülkemizde dış ticaret açığı büyüyüp açığı finanse edecek finansman bulunamayınca IMF’yle bir stand-by anlaşması yapılmış ve TL yüzde 67 devalüe olmuştu” diyen Özilhan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Dünyada üçüncü sanayi devrimi olarak bilinen bilgisayar teknolojilerindeki devrim başlamıştı. Soğuk Savaş ABD ve SSCB arasındaki yarışı hızlandırmıştı. 1971’in şubat ayında Apollo 14 aya üçüncü kez insanlı iniş yapmış ve ay yüzeyinde bilimsel araştırmalar için çalışmaya başlamıştı. Bundan bir ay sonra Türkiye’de anarşi gerekçesiyle 12 Mart muhtırasıyla demokrasimiz bir darbe daha almıştı. Nisan ayında ise derneğimizin kurucuları Atatürk ilkelerine uygun olarak, Türkiye’nin demokratik ve planlı yollarla kalkınmasına ve Batı uygarlık seviyesine çıkarılmasına yardımcı olmak amacıyla TÜSİAD’ı kurmuştu. TÜSİAD kurulduktan kısa bir süre sonra İkinci Dünya Savaşı’nın ardından inşa edilen küresel finansal mimarideki sorunlar ağırlaşmış ve yaz aylarında Bretton Woods sistemi çökmüştü. Türkiye’nin kişi başına geliri yüksek gelirli ülkelerin beşte biri kadardı” dedi.

Özilhan TL’nin değer kaybının yarattığı ortamla ilgili ise şöyle konuştu:

“Elli yılın ardından dönüp bugüne bakalım.  Bugün de küresel ekonomide ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Bretton Woods sisteminin çökmesinin ardından kurulan ve kalıcı olacağı düşünülen neo-liberal düzen, 2008 krizinde almış olduğu yaraları sarmaya uğraşıyor. İnsanoğlu şimdi de Mars’a gidiyor. Artık dördüncü sanayi devrimini konuşuyoruz.  Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Soğuk Savaş dönemi kapandı ama adeta yeni bir Soğuk Savaş, bu defa da ABD ve Çin arasında yaşanıyor. 70’lerdekilerden farklı olsa da iç ve dış mihrak söylemleri bugün de gündemde.  Cari açık ve finansman sorunumuz aynen devam ediyor. Daha geçen hafta TL yüzde 10 civarında değer kaybetti. Türkiye’nin kişi başına geliri yüksek gelirli ülkelerin hala beşte biri civarında. Bu özetin de gösterdiği gibi, bugün ile 1970’ler arasında ciddi paralellikler var. Bundan elli sene öncesi gibi bugün de ekonomik ve toplumsal dinamikler bir dönüşümün eşiğinde olduğumuzu düşündürecek biçimde hız kazanmış durumda."

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
yorumlar onaylanmamaktadır.

Ekonomi Haberleri

KONUTTA AMORTİSMAN SÜRELERİ KISALDI
İŞ BANKASI İLE ALİPAY İŞ BİRLİĞİNDE YENİ DÖNEM
PEGASUS HAVA YOLLARI’NDAN 200 UÇAK SİPARİŞİ
TECH EXPORT TÜRKİYE SUMMİT 2024 DÜZENLENDİ
TEKNOSA’YA PAZARLAMA ALANINDA 6 ÖDÜL BİRDEN