Haber: TAMER ARDA ERŞİN - Kamera: ÜNAL AYDIN
Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Manavgat yangınında en büyük maddi kaybın yaşandığı Kalemler Köyü’nde yurttaşlara geçmiş olsun ziyaretinde bulundu. 7 çocuk babası yaşlı adam Babacan’ı görünce “Seni biliyorum” diye gözyaşlarını tutamadı. Yaşlı adam, oğlunun kendini yangından kurtarırken yaralandığını anlatarak, “Oğlum kurtardı zaten bizi. Her tarafı yandı. O olmasa yandıydık zaten. Allah ömür versin size, ben öyle duacıyım” dedi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan, 5 kişinin yangında hayatını kaybettiği Antalya’nın Manavgat ilçesine geldi. Babacan, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin Afet Koordinasyon Merkezi ve Menemen Belediyesi’nin Yangın Dayanışma Merkezi’ni ziyaret ederek, buradaki çalışmalar hakkında bilgi aldı. Babacan, yangından etkilenen köylerden Kalemler Köyü’ndeki yurttaşlara geçmiş olsun ziyaretinde bulundu. Köy muhtarı ve köylüler yangının büyüklüğünü ve köye nasıl sıçradığını Babacan’a anlattı.
Yaşlı bir yurttaş Babacan’ı görünce “Seni biliyorum” diyerek, gözyaşlarını tutamadı. Yangında oğlu yaralanan yaşlı adam yangının büyüklüğünü “Oğlum kurtardı zaten bizi. Her tarafı yandı. O olmasa yandıydık zaten. Allah ömür versin size, ben öyle duacıyım” diye açıkladı. Yaşlı adam Antalya’da bir doktorun kendisiyle nasıl ilgilendiğini Babacan’a aktardı. 7 çocuğu olduğunu söyleyen yaşlı adam, çocuklarına sitem edince yangının acısını biraz olsun unutturan ve tebessüm ettiren diyalog yaşandı:
BABACAN: Kaç çocuk var?
YAŞLI ADAM: 7 tane var da, üçü adam değil. Bunlar bakarlar, ötekilerin hepsini evini yaptırdım. Söylesem bilirsin, oğlanı da bilirsin. Adam değil.
YAŞLI ADAMIN EŞİ: Tamam konuşma gayri be.
YAŞLI ADAM: Siz de bakarsınız, bu oğlanların dördü de bakar.
YAŞLI KADIN: Hepsi bakar.
YAŞLI ADAM: Yalan söyleme be. (Gülüşme yaşandı.) Hayatta yalanı sevmem.
“KİMSE YARDIMA GELMEDİ”
Çocuğu yangında yaralanan ve kendisinin de elleri yanan yaşlı bir adam, “Ahırı kurtarayım diye böyle yangının köye ineceğini bilmiyorduk. İtfaiye yok. Hiçbir kurum gelmedi, ahır da yandı, biz de gittik” diye sitem etti. Yaşlı adamın yeğeni ise 112 Acil’i 5 sefer aramalarına karşın kimsenin kendilerine yardım etmeye gelmediğini dile getirerek, “Gelip de bizi kurtarmadılar, ben kendi itfaiyeci arkadaşımı aradım. Geldiler beni yukarıdan çıkardılar, 10 kişiyi” diye konuştu.
Başka bir köylü de köylerinin yaklaşık 45 dakikada yandığını Babacan’a aktardı. Köylü yangının şans eseri sabah çıktığını akşam saatlerinde çıksa köyde kimsenin hayatta kalmayacağını“Hepimiz yanar giderdik” diyerek anlattı.
Babacan köylülerin evlerini tek tek gezerek, yangında neler yaşadıklarını dinledi ve geçmiş olsun diledi.
Babacan sağlık çalışanlarına ve kolluk kuvvetlerine de çalışmalarından dolayı teşekkür etti.
“YERLİ VE MİLLİ KAPASİTE TEKRAR OLUŞTURULMALI”
Babacan, Afet Koordinasyon Merkezi’nin önünde yaptığı açıklamada ise şunları söyledi:
“Yangınların sebebi sonuna kadar araştırılmalıdır. Yangının doğal sebepleri olabilir. Kaza olur, kasıt olur. Araştırıp bulmak devletin görevidir ama yangın çıktıktan sonra tedbirsiz yakalanmak kabul edilemez, affedilemez. Benim çağrım; devletin millî ve yerli kapasitesini tekrar oluşturmasıdır. İki sözün başında milli ve yerli kelimesini ağzından düşürmeyen bir hükûmetin böyle bir felakette iki uçak bir ülkeden, beş uçak bir ülkeden isteme gibi bir lüksü olamaz. Bu ülkenin kaynakları vardır ama doğru harcanmamaktadır.”
“UÇAK İÇİN MADDİİMKAN VAR”
“84 milyonluk ülke böylesine büyük felaketlere karşı nasıl olur da hazırlıksız olur, anlamakta güçlük çekiyorum. Bir yangın söndürme uçağının, helikopterinin maliyeti bellidir. Türkiye Cumhuriyeti yüzlerce yangın söndürme uçağına ve helikopterine sahip olacak güce sahiptir. Maddi imkanlar vardır ama sorun yönetim sorunudur. Felaketlere karşı hazırlığını zamanında yapmamanın sorunudur.”
“KURUMLARIN KAPASİTESİ ORTAYA ÇIKIYOR”
“Kurumların çökmüş olduğunu ve kötü yönetildiğini görüyoruz. Yapılan açıklamalar beni çok üzüyor. Kurumların sağlam olması, kurumları yönetenlerin de ehliyet ve liyakat sahibi insanlar olması lazım. Böyle durumlarda test edildiği zaman kurumların kapasitesi ortaya çıkıyor. Yöneticilerin liyakatsizliği işte böyle testlerde ortaya çıkıyor.”