GAYE ŞEYMA CAN

İstanbul’da birlikte yaşarken şiddet gördüğü uzman çavuş Zeynel Yıldırım'ı vurarak öldürdüğü için müebbet hapis istemiyle yargılanan G.E., “Kendini koruyan nadir kadınlardan olduğumu hissediyorum” dedi.

İstanbul Seyrantepe ’de 5 Temmuz günü yaşanan olayda, Sahil Güvenlik Komutanlığı'nda görevli topçu uzman çavuş Zeynel Yıldırım (26), aynı evde yaşadığı G.E. tarafından beylik tabancasıyla öldürülmüştü. G.E., "kasten öldürme" suçundan müebbet hapis istemiyle hâkim karşısına çıktı.

İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmaya tutuklu sanık ve avukatları katıldı.

“KENDİNİ KORUYAN NADİR KADINLARDAN OLDUĞUMU HİSSEDİYORUM”

Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık G.E., icra kâtibi olarak Samsun’da çalışırken, maktul Zeynel Yıldırım ile bir arkadaşlık uygulaması aracılığıyla tanıştıklarını söyledi. Savunmasında maktul Zeynel Yıldırım’ın evlilik vaatleriyle İstanbul’a taşınmasını istediğini, sonra hal ve hareketlerinin değiştiğini belirtti. Sanık G.E. daha sonra şunları söyledi:

"Her şey 4 Mayıs’a kadar normaldi ve güzel gidiyordu. Bir gün evde temizlik yaparken maktul Zeynel Yıldırım’ı markete gönderdim eksiklikler için. Eve döndüğünde ben temizlik yaparken oturma odasında içki içmeye başladı ve telefonda biriyle ‘Canım müsait misin, buluşalım’ şeklinde konuşuyordu. Kendisine ne yaptığını sorduğumda bana tokat attı ve üzerime çıkıp boğazımı sıktı. Bana ‘Beni bıçaklayanı öldürdüğüm gibi seni de öldürürüm, uygunsuz fotoğraflarını ailene veririm, herkese rezil olursun’ dedi.” 

“ÖZGÜR DEĞİLİM AMA DAYAK YEMİYORUM, YAŞIYORUM”

Savunmasına ağlayarak devam eden tutuklu sanık G.E., maktulün olaydan önceki gece kendisine tecavüz ettiğini söyledi. G.E, şöyle konuştu:

“Zaten bavulumu hazırlamış, gitme kararı almıştım ama aklım hala uygunsuz fotoğraflarımdaydı. Bunalıma girdim. Önceki akşam bana yaşattığı olay ve onun vermiş olduğu psikoloji ile kendime zarar vermeyi düşündüm, çünkü kendimi ilk defa bu kadar çaresiz hissediyordum. Silahı çenemin altına dayadım, o esnada kapı açılma sesi geldi. Kapıyı açamadı, arkasında anahtar varmış. Silahı kanepenin üzerine koyup kapıyı açmaya gittim. Bana ‘Aç kapıyı, geberteceğim seni’ diyerek küfretti. Holden döndüm ve silahı alıp korksun diye ayaklarına, yere doğru tuttum. Ona doğru ateş ettim, çünkü bana zarar verecekti, beni öldürecekti. Bana ‘Ya sen kendini öldür ya da ben seni öldüreceğim’ diyordu. Üç, dört el silah sesini hatırlıyorum, onun dışında bir şey hatırlamıyorum. Ben onu isteyerek, bilerek öldürmedim. Kendini koruyan nadir kadınlardan olduğumu hissediyorum. Cezaevinde şu an özgürlüğümden mahrumum ama dayak yemiyorum, yaşıyorum.” 

G.E'nin avukatları, suçun meşru müdafaa sınırları içerisinde olduğunu söyleyerek, tutuksuz yargılanmasını talep ettiler.

Cumhuriyet savcısı, eksik hususların giderilmesini ve sanığın tutukluluk halinin devam etmesini talep etti.

Mahkeme, dinlenecek tanıklar hakkında bir sonraki celse için zorla getirme kararı çıkarılmasına ve sanık G.E'nin tutukluluk halinin devamına hükmederek duruşmayı erteledi.