TARIM ORMAN İŞ SENDİKASI BAŞKANI DURMUŞ, SEL FELAKETLERİNİN NEDENİNİ AÇIKLADI: "1800, 1900 VE 2000 METREDE KORKUNÇ BİR AĞAÇ KATLİAMI VAR"

TARIM ORMAN İŞ SENDİKASI BAŞKANI DURMUŞ, SEL FELAKETLERİNİN NEDENİNİ AÇIKLADI: "1800, 1900 VE 2000 METREDE KORKUNÇ BİR AĞAÇ KATLİAMI VAR"

Tarım Orman-İş Sendikası Genel BaşkanıŞükrü Durmuş, Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki sel felaketleri için "1800, 1900 ve 2000 metre rakımda korkunç bir ağaç katliamı var. Adına ‘düz...

CEM HAYAT

Tarım Orman-İş Sendikası Genel BaşkanıŞükrü Durmuş, Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki sel felaketleri için "1800, 1900 ve 2000 metre rakımda korkunç bir ağaç katliamı var. Adına ‘düz kesim’ deniyor. Yağan yağmurlar yüksek zeminde orman olmadığı için tutunamayınca, aşağı doğru gidiyor ve katlanarak sele dönüşüyor" değerlendirmesini yaptı.

Tarım Orman-İş Sendikası Genel BaşkanıŞükrü Durmuş, iki hafta önce Rize ve Artvin'de yaşanan sel felaketinin ardından bölgeye giderek incelemelerde bulundu.

Durmuş, ANKA Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada, "Çok uluslu yassı levha üreten fabrikalar hammadde bulamıyor, özellikle Avrupa’da hammadde çok yüksek, Türkiye’den dolar karşılığı yurt dışına yassı levhayı gönderiyoruz, ‘döviz gelecek’ diye. ‘Doğu Karadeniz ladini’ denilen, doğal ormanları kesip satıyoruz, bu bir katliam" dedi.

Durmuş'un açıklamalarışöyle:

"BİZ MAALESEF DOĞAYI HUNHARCA KATLETTİK VE SONUCU ACI OLUYOR"

"Bugün Türkiye aslında iki türlü yangını yaşıyor. Biri dumanlı yangın, Akdeniz Bölgesi’ndeki yanan alanlar; ikincisi dumansız yangın, o da sel bölgesi Doğu Karadeniz’deki en üst zeminde yapılan adına ‘düz kesim’ ya da ‘boşaltma’ denilen orman katliamıdır. Seller, takdiri ilahi değildir. Yani Allah, hiç kimseye kötü kader yazmaz. İnsanlar ve toplumlar kaderini kendileri yaratır. Bizler maalesef doğayı hunharca katlettik ve sonucu acı oluyor. Doğa öcünü, katlayarak alıyor, bizden.

"DOĞU KARADENİZ LADİNİ’ DENEN DOĞAL ORMANLARI KESİP SATIYORUZ"

Doğu Karadeniz’de üç yıl önce, Giresun bölgesinde 12 kişinin ölümüne neden olan seller gündeme geldiğinde de aynışeyleri söyledik. Bu bir sonuç, seneye daha vahşisi olacak. Bugün Rize ve Trabzon bölgesinde yaşananlar...

Gittim, araziyi gezdim. 1800, 1900 ve 2000 rakımda korkunç bir ağaç katliamı var. Adına ‘düz kesim’ deniyor. Yıllarca bütün geçimini orman işçiliğiyle sağlayan, kesim işçisi bile isyan ediyor, ‘Bu bir katliam’ diyor. Çok uluslu yassı levha üreten fabrikalar hammadde bulamıyor, özellikle Avrupa’da hammadde çok yüksek, Türkiye’den dolar karşılığı yurt dışına yassı levhayı gönderiyoruz, ‘döviz gelecek’ diye Doğu Karadeniz ladini denen doğal ormanları kesip satıyoruz, bu bir katliam.

"YAĞAN YAĞMUR, YÜKSEK ZEMİNDE AĞAÇLAR OLMADIĞI İÇİN AŞAĞI DOĞRU GİDİYOR VE SELE DÖNÜŞÜYOR"

Üst zeminde otlaklar bugün tamamen bitti. Bitki örtüsü azaldı. Karadeniz’de yağış rejimi düzensiz, iklim değişikliği etkisiyle giderek daha da düzensiz oluyor. Tabii iklim değişikliğine de neden olan aslında bu doğa tahribatıdır.

Yağan yağmurlar yüksek zeminde orman olmadığı için tutunamayınca, aşağı doğru gidiyor ve katlanarak sele dönüşüyor. Kesilmesi gereken ağaçlar vardır, orman ekonomik bir değerdir. Ama ağaçlar kesilirken ormanın sürekliliği düşünülür.

Öylesine bir kesim yapılıyor ki içerisinde tohum için birkaç ağaç bırakılıyor. 1900 rakımlı yere, Oba Yaylası denen mevkiye gittim. Korkunç bir katliam var. 15 santimetre çapındaki ağaçtan 60 santimetre, 70 santimetre çapına kadar olan o ağaçlar sıradan kesiliyor.

Kesen işçi, ‘İçim kan ağlıyor. Bu ağacı ben de gördüm, babam da görmüştü, dedem de görmüştü; şimdi tıraşlayın burayı diyorlar. Benim ömrüm bu ağacın üçte biri kadar değil, ama bize böyle emir verildi’ diyor. Bu kabul edilir gibi değil, sonucu da hüsran olacak. Doğa bir şekilde öcünü alıyor insanlardan."

Oba Yaylası mevkiinde kesim yapan bir işçi ise konuyla ilgili olarak şunları söyledi:

"BU ORMANIN 50-100 SENEDE BURADA YETİŞMESİ MÜMKÜN DEĞİL, BİTTİK"

"Biz sıra kesimine karşıyız. 10 metrede, 20 metrede, 30 metrede bir tane ağaç bırakmış. Bu dağ başında o kurtarmaz. Kışın bir afet olduğu zaman geri kalanı da kopacak. Şefe söyledim, ‘Bir daha mecbur dikim yapacağız’ dedi. Ben de, ‘Şefim, burası kendiliğinden yetişen bir orman, bunu sen böyle kırdın mı 100 senede 200 senede bir ağaç yetişmez’ dedim. 70 yaşında babam öldü, ben de 50 yaşındayım, 120 yıl eder. 120 yıldır bir fidana bakıyorum, aynı duruyor. Bu ormanın 50-100 senede burada yetişmesi mümkün değil, bittik. Biz sıra kesimine her zaman karşıyız."

 

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
yorumlar onaylanmamaktadır.