TBMM BAŞKANI ŞENTOP: “SİSTEM TARTIŞMALARI, 2023 SEÇİMLERİNE KADAR DEVAM EDER, SONRA DA BİTER”
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ilgili tartışmalarla ilgili olarak; “2023 seçimlerine kadar devam eder, ondan sonra da...
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ilgili tartışmalarla ilgili olarak; “2023 seçimlerine kadar devam eder, ondan sonra da bu tartışmalar biter. Güçlendirilmiş parlamenter sistem kavramı, yürütmenin güçlendirildiği parlamenter sistemdir. Bu anayasa değiştirecek bir durumdur. Ancak anayasa değiştiği takdirde değiştirilebilir” dedi. Şentop, “Önceki sistemin cumhurbaşkanı ile şimdiki sistemin cumhurbaşkanı sadece adaş. Bu yeni sistemde kastettiğimiz kişi, önceki sisteme göre cumhurbaşkanı, artı başbakan, artı bakanlar demektir. O farklı bir cumhurbaşkanı bu farklı bir cumhurbaşkanı” diye konuştu.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, TBMM 27. dönem 5. yasama yılı açılışından bir gün önce, 4. yasama yılını değerlendirmek üzere TBMM Tören Salonu’nda basın toplantısı düzenledi. Mustafa Şentop, şunları söyledi:
“TÜRKİYE’NİN MENFAATLERİ SÖZ KONUSU OLDUĞUNDA BİR ARAYA GELMEK ÖNEMLİ: 4. yasama yılında; TBMM Genel Kurulu’nda 105 birleşim ve 488 oturum gerçekleştirilmiş, 801 saat 33 dakika çalışma yapılmış ve 33 bin 953 sayfa tutanak tutulmuştur. İhtisas ve Meclis araştırması komisyonlarında ise bin 54 saat 6 dakika çalışılmış ve 31 bin 506 sayfa tutanak tutulmuştur. TBMM Genel Kurulu, komisyonlar ve Başkanlık Divanıçalışmaları kapsamında toplam bin 976 saat 20 dakika çalışma yapılmış ve 67 bin 403 sayfa tutanak tutulmuştur. 4. yasama yılında; 33’ü uluslararası anlaşmaların onaylanmasının uygun bulunmasına ilişkin olmak üzere TBMM Başkanlığı’na 771 kanun teklifi sunulmuştur. Bunlardan 682 kanun teklifi komisyonlara havale edilmiş, 3 kanun teklifi ise iade edilmiştir. Kanun tekliflerinden 86’sının işlemleri, TBMM’nin tatilde olduğu süre içerisinde komisyonlara havale işlemi gerçekleştirilemediği için halen devam etmektedir. 4. yasama yılında, 55’i uluslararası anlaşmaların onaylanmasının uygun bulunmasına ilişkin olmak üzere -önceki yasama yıllarında sunulanlarla birlikte- toplam 81 teklif kanunlaşmıştır. Bugün itibariyle, 3 bin 484 kanun teklifi İhtisas komisyonlarının, 67 kanun teklifi ise Genel Kurul’un gündeminde bulunmaktadır. Yine bu yasama yılında çeşitli konularda 45 TBMM kararı alınmıştır. Bildiğiniz gibi zaman zaman ulusal ve uluslararasıönemli konular hakkında TBMM’nin duruşunu ve iradesini yansıtabilmek amacıyla TBMM’de grubu bulunan siyasi partiler ortak bildiri ve deklarasyonlar ilân etmekte veya Meclis kararları alınmaktadır. Bu kapsamda, 4. yasama yılında Meclis’imiz; Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un İslâm karşıtı açıklamalarının tel’in ve teşhir edilmesi, Fransa Senatosu’nun Yukarı Karabağ ihtilafına ilişkin olarak aldığı kararın kınanması, ABD Yönetimi’nin 14 Aralık 2020 tarihinde açıkladığı Türkiye’ye karşı yaptırım kararlarına tepki gösterilmesi, ABD Başkanı Joe Biden’ın 24 Nisan 2021 tarihinde 1915 Olayları’na ilişkin yaptığı açıklamaların kınanması, reddedilmesi ve yok hükmünde sayılması ve İsrail’in Mescid-i Aksa saldırılarının kınanması amacıyla ortak bildiriler yayınlamış, deklarasyonlar ilân etmiş veya Meclis kararları almıştır. Bu vesileyle TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerin, uluslararası alanda Türkiye’nin menfaatleri söz konusu olduğunda iç siyasetteki anlaşmazlık noktalarını bir kenara bırakarak bu ortak deklarasyonların yayımında ve kararların kabulünde bir araya gelebilmelerini çok kıymetli bulduğumu ifade etmek istiyorum.
DOKUNULMAZLIK KONUSUNDA KARMA KOMİSYON YETKİ SAHİBİ: Sizlere aktarmak istediğim bir diğer konu, basında da sıkça kendisine yer bulan yasama dokunulmazlığı tezkereleri. Bu kapsamda, 27. Dönem, 4. Yasama Yılında TBMM Başkanlığı’na 349 yasama dokunulmazlığı tezkeresi gelmiştir. Bunlardan; 5 tezkere kesin hüküm giyme sebebiyle milletvekilliğinin sona ermesi, 1 tezkere yasama dokunulmazlığının kaldırılması, 3 tezkere istem üzerine Cumhurbaşkanlığı’na iade edilmiştir. 1 tezkerenin işlemleri ise TBMM’nin tatilde olduğu süre içerisinde İçtüzük gereği Karma Komisyon’a havale işlemi yapılamadığı için halen devam etmektedir. Bu vesileyle şunu belirtmek isterim: bir milletvekilinin suç işlediği iddiasıyla dokunulmazlığının kaldırılması istendiğinde ne yapılması gerektiği TBMM İçtüzüğü ile sıkı kurallara bağlanmıştır. Bu kapsamda TBMM İçtüzüğü’nün 131 ila 134’üncü maddeleri uyarınca milletvekillerinin yasama dokunulmazlığının kaldırılması yönündeki talepler, TBMM Başkanlığı’nca Anayasa ve Adalet KomisyonlarıÜyelerinden Kurulu Karma Komisyon’a havale edilmekte; yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına söz konusu komisyon tarafından hazırlanan rapor doğrultusunda TBMM Genel Kurulu tarafından karar verilebilmektedir. Dolayısıyla dokunulmazlığın kaldırılıp kaldırılmaması konusunda yetki sahibi öncelikle Anayasa ve Adalet KomisyonlarıÜyelerinden Kurulu Karma Komisyon, akabinde de TBMM Genel Kurulu’dur. Bu konuda TBMM Başkanlığı’nın görevi, İçtüzüğün 131’inci maddesinde de belirtildiği şekilde dokunulmazlığın kaldırılması istemini Anayasa ve Adalet KomisyonlarıÜyelerinden Kurulu Karma Komisyon’a havale etmekten ibarettir. Bu çerçevede 27. Yasama Dönemi’nin başlangıcından bugüne kadar TBMM Başkanlığı’na gelip Karma Komisyona havale edilen, dolayısıyla 4. Yasama Yılı sonu itibarıyla Karma Komisyon’da bulunan toplam tezkere sayısı bin 359’a ulaşmıştır.
SÜRESİİÇİNDE VE YETERLİ CEVAP VERİLMEDİĞİ ELEŞTİRİLER ARASINDA: Meclis’imizin yasama dışında çok önemli bir diğer fonksiyonu denetimdir. 27. Dönem 4. Yasama Yılında denetim faaliyetleri kapsamında; milletvekillerimiz tarafından 18 bin 75 yazılı soru önergesi verilmiştir. Bunlardan; 148’i mükerrer olduğundan işleme konulmamış, 60’ı gelen kâğıtlara girmeden soru sahibi milletvekili tarafından geri alınmış, 506’sı ise Anayasa ve İçtüzük hükümlerine aykırı oldukları gerekçesiyle iade edilmiştir. 792 yazılı soru önergesinin inceleme süreci ise halen devam etmektedir. İşleme alınan 16 Bin 569 yazılı soru önergesinden; bin 769’u süresi içinde, 6 bin 264’ü ise süresi geçtikten sonra olmak üzere toplam 8 bin 33 soru önergesi cevaplandırılmıştır. 5 bin 254 yazılı soru önergesinin süresi içinde cevaplandırılmadığı gelen kâğıtlarda ilân edilmiştir. 3 bin 279 yazılı soru önergesinin ise cevaplandırılma süresi devam etmektedir. Bunların dışında; önceki yasama yıllarında verilmiş olan yazılı soru önergelerinden 251’i süresi içinde, 2 bin 110’u ise süresi geçtikten sonra 4. yasama yılı içerisinde cevaplandırılmıştır. Süresi geçtikten sonra cevaplandırılanlar hariç olmak üzere, bin 208 yazılı soru önergesinin cevaplandırılmadığı gelen kâğıtlarda ilân edilmiştir. Bilindiği üzere zaman zaman milletvekillerimizden ve siyasi parti gruplarımızdan Cumhurbaşkanı Yardımcılığı’na ve bakanlıklara göndermiş olduğumuz soru önergelerine süresi içinde ve yeterli cevap verilmediğine ilişkin eleştiriler gelmektedir. Bu noktada öncelikle şunu hatırlatmak isterim; bildiğiniz gibi daha önceki yasama dönemlerinde yazılı soru önergelerinin işlem süresi, yaklaşık 30 gün iken; 27. yasama döneminde Anayasa’da ve TBMM İçtüzüğü’nde gerçekleştirilen değişiklikle bu süre 15 güne indirilmiştir. Diğer yandan soru önergelerinin toplam cevaplandırılma oranına yasama dönemleri itibariyle bakacak olursak, -çok kısa süren 25. Yasama Dönemini hariç tuttuğumuzda, parlamenter sistemde geçirilen son iki dönemden 24. Yasama Döneminde yazılı soru önergelerinin toplam cevaplandırılma oranı yüzde 60,3, 26. dönemde de yüzde 45,4 olarak gerçekleşmişken; cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin geçerli olduğu 27. dönemde bu oranın yüzde 63,5 olduğunu görmekteyiz. Bu verilere dayanarak, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde milletvekillerinin yazılı soru önergelerinin cevaplandırılmadığı ve yeni sistemde TBMM’nin denetim fonksiyonunun gerilediğine yönelik eleştirilere katılmadığımı ifade etmek isterim.
MÜSAMAHA GÖSTERMESEM BÜYÜK ÇOĞUNLUĞUNUN İADE EDİLMESİ GEREKİR: Bu noktada şunu da ifade etmek isterim; eğer İçtüzük hükümlerini katı bir şekilde uygulasak, bu konuda ben bir müsamaha göstermesem; Başkanlığa verilen soru önergelerinin maalesef büyük çoğunluğunun milletvekillerine iade edilmesi gerekir. Oysa iade oranlarına baktığımızda 4. yasama yılında işleme alınan 52 bin 797 yazılı soru önergesinin yüzde 1,89’unun 4 bin 984 Meclis araştırması ve genel görüşme önergesinin yüzde 2,54’ünün mevzuat hükümlerine uygunluk incelemesi neticesinde sahiplerine iade edildiğini görmekteyiz. Yine ekranda da göreceğiniz üzere 27. Yasama Dönemi’nin tamamında geçerli olan yazılı soru önergelerinin iade oranı yüzde 1,89 olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu oranın önceki yasama dönemlerine kıyaslandığında son derece düşük olduğu ifade edilebilecektir.
“AÇIKÇA NE ÖNERİYORSUNUZ?”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kürt sorunu açıklamasından sonra çözüm yeri olarak gösterilen TBMM’deki formülün ne olacağına yönelik soruya Şentop, “Günlük tartışmalara girmemeye çalışıyorum. TBMM hem siyasetin hem bütün sorunların görüşüldüğü bir yerdir. TBMM, tartıştığı sırada elinde enstrümanlar vardır. Anayasa değişikliği, kanun değişikliği, kanun yapıyor, denetim bandında araştırma komisyonu kurabiliyor. TBMM’nin çözüm yeri olduğu tartışmasız ama soyut bir ifadededir. Açıkça ne yapması gerektiği ifade edilirse, ciddi tartışma ortaya çıkabilir. Yani ne öneriyorsunuz? Anayasa değişikliği mi, kanun değişikliği mi öneriyorsunuz, araştırma komisyonu kurulmasını mıöneriyorsunuz? Muğlak tartışmalar katkı vermiyor” yanıtını verdi.
“TBMM, YENİ ANAYASA’YI YAPACAK GÜÇTEDİR”
Yeni anayasa çalışmaları ve tartışmalarına ilişkin soruya ise Şentop, “Yeni anayasa konusunda herkes mutabık. Herkes yeni anayasa yapılması konusunda mutabık. İçerik ve yapılma yöntemleriyle ilgili tartışmalar var. Siyasi partilerin somut önerileriyle verimli hale gelebilir. TBMM, yeni anayasayı yapacak güçtedir. Ciddi ve samimi irade olursa yeni anayasa yapılabilir” karşılığını verdi.
“SİSTEM TARTIŞMALARI 2023’TE BİTER”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne gelen eleştiriler ile parlamenter sisteme dönüş talepleri hakkında gelen soru karşısında Şentop, şunları söyledi:
“Türkiye’de bir hükümet sistemi tartışması, çok eski zamanlardan beri devam ediyor. Yeni bir tartışma değil. Başkanlık sistemi ile ilgili tartışmaların da tarihi oldukça eski. Dolayısıyla bu tartışmalar, yapılan Anayasa değişikliği sonrası da bir süre devam etti. Tahminim, bir süre, benim kanaatim; yapılacak olan 2023 seçimlerine kadar devam eder, ondan sonra da bu tartışmalar biter, kanaatim bu.
Mevcut Anayasa’daki sistemi savunuyorum. Mevcut Başkanlık sistemi. Bu sistemle ilgili sorun olarak dile getirilen hususların, Anayasal düzenlemelerden kaynaklanmadığını kanaatindeyim. Buna dair çok örnek anlatabilirim. ‘İyileştirilmiş parlamenter sistem’ veya “güçlendirilmiş parlamenter sistem’ ifadeleri kullanılıyor. Ancak size sorsam. Güçlendirilmiş parlamenter sistemde parlamenter sistemin neresi güçlendirilmiştir? Güçlendirilmiş parlamenter sistem kavramı, yürütmenin güçlendirildiği parlamenter sistemdir. Güçlendirilmiş parlamenter sistemi kavramı, yürütmenin güçlendirildiği parlamenter sistemdir. Nasıl? Hükümetin kuruluşu kolaylaştırılıyor; düşürülmesi güçleştiriliyor. Kelimelerin sözlükteki anlamlarına göre değil, terimlere göre konuşmakta fayda var. Bir hükümet sistemi olacak ise bu ancak TBMM’de 5’e 3 asgari çoğunlukla gerçekleşebilir. Bu ancak referandum mecburiyeti ile sağlanabilir. Bu bakımdan ilk bakışta, hükümet sistemini değiştirmek istiyorlar, bunu yapacaklarmış gibi bir hava oluşuyor ama işi tamamen anlatmak lazım. Bu anayasa değiştirecek bir durumdur. Ancak anayasa değiştiği takdirde değiştirilebilir. Anayasal manada cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle ilgili bir eksiklik yok. Başkanlık sistemini parlamenter sistemle mukayese ederseniz çok yanlış yaparsınız ve hiçbir işe yaramaz. Ortaya bir cehalet çıkar.”
“ÇALIŞANLARDA AŞI OLMAYAN YOK”
Meclis’te Covid-19 için yeni önlemlerin alınıp alınmadığı ve çalışanlarından aşı istatistiki ile ilgili soruya Şentop, “Aşı olmayan yok. Aşıların hepsi tamamlandı” dedi. Aşı olmayanların TBMM’ye alınıp alınmayacağına ilişkin soruya da Şentop, “Bu konuda bir değerlendirmemiz olmadı” dedi.
“SÜRECİN BİR TARAFI TÜRKİYE, DİĞER TARAFI AB”
AB ile ilgili uyum konusunda sorulan bir soruya Şentop, “Ben önümüzde acil olarak gereken kanun düzenlemesi olması gerektiği kanaatinde değilim. Bu sürecin bir tarafı Türkiye diğer tarafı AB. 2016 yılında mutabakat metni vardı, taahhüt ettiği hususlarda mesafe alınamadı. Süreç devam ediyor” yanıtını verdi.
“BU SİSTEMİN MANTIĞI SEÇİM DÖNEMLERİNİN SABİT KALMASI”
Erken seçim ihtiyacının olup olmadığına ilişkin soruya Şentop, şu yanıtı verdi:
“Yeni hükümet sisteminin tartışıldığı sırada, 2002’ye kadar hükümetlerin ortalama ömrü bir buçuk yıl. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişin gerekçelerinden bir tanesi de istikrarlı hükümetler. Dolayısıyla bu sistemin mantığında seçim dönemlerinin mümkün olduğu kadar sabit kalması vardır. Erken seçim ile ilgili kararın mümkün olduğunca zorlaştırıldığını ifade etmek isterim. Erken seçim, parlamenter sistem alışkanlıklarıdır. Cumhurbaşkanının yeniden aday olacağı sistemde, süreyi kısaltmanın bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Erken seçim olmasın diye getirilen bir sistem var.”
“BU YENİ SİSTEMDEKİ CUMHURBAŞKANI, ÖNCEKİ SİSTEMDEKİ CUMHURBAŞKANI ARTI BAŞBAKANI ARTI BAKANLARI”
“Cumhurbaşkanı aday olabilir mi” sorusuna ise Şentop şu yanıtı verdi:
“Şüphesiz. Onunla ilgili hiçbir tereddüt yok. Net olarak ifade edeyim. Önceki sistemin cumhurbaşkanı ile yeni sistemin cumhurbaşkanı, kavram olarak sadece adaş. Kavramın içeriği, yetkileri bakımından tamamen farklı. İki tane Ahmet diye arkadaşımız olsa, Ahmet diye ikisini aynı kişi saymayız. Aynen onun gibi. Parlamenter sistemde kastettiğimiz cumhurbaşkanı sembolik bazı etkilere sahip cumhurbaşkanıydı. Bu yeni sistemde kastettiğimiz kişi, önceki sisteme göre cumhurbaşkanı artı başbakan artı bakanlar demektir. O farklı bir cumhurbaşkanı bu farklı bir cumhurbaşkanı. Bu sadece isim benzerliğinden kaynaklı bir tartışma.”
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.