MELİS ANTER

Muğla’nın Milas ilçesinde görev yapan Türkçe öğretmeni, yazar ve senarist Erdal Kara’nın, aralarında engelli bireylerin de bulunduğu amatör oyuncularla çektiği ikinci filmi Yaşam Kulübesi, katıldığı 10 uluslararası film festivalinin dördünde ödüle layık görüldü.

Milas’a bağlı Ovakışlacık köyü ortaokulunda Türkçe öğretmenliği yapan yazar ve senarist Erdal Kara’nın engelli bireylerin yaşadıkları sorunlara dokunabilmek amacıyla senaryosunu yazıp çektiği Yaşam Kulübesi isimli 14 dakikalık kısa filme uluslararası film festivallerinde ödül yağdı.

ENGELSİZ EDEBİYAT PROJESİ KAPSAMINDA HAYATA GEÇİRİLDİ

Kara’nın geçen yıl kaleme aldığı ve bu yıl Milas Belediyesi’nin desteği ile Engelsiz Edebiyat Projesi kapsamında dört ayda çekimleri tamamlanarak geçen ay galası yapılan Yaşam Kulübesi isimli film, uluslararası 10 film festivaline gönderildi. Tamamı Milas’ta yaşayan ve aralarında üç engelli bireyin de bulunduğu amatör oyuncularla yapılan çekimler, Milaslılar tarafından da ilgi ile izlendi. 

Yönetmenliğini de Kara’nın yaptığı ve başrolünde Ayaz Bilge’nin yer aldığı film, Uluslararası Nicomedia Film Festivali’nde “En İyi İlham Verici Film”, Smynra Uluslararası Film Festivali’nde “En İyi Sosyal İçerikli Film”, “En İyi Çocuk Oyuncu Mansiyon Ödülü” ve Londra Uluslararası Film Festivali’nde de “Şeref Ödülü” ile toplamda uluslararası alanda dört ödüle layık görüldü.

Türkçe öğretmeni Kara, iki ayda dört ödül birden kazanan filmin öyküsünü ve amacını ANKA Haber Ajansı’na şöyle anlattı.

“PANDEMİ DÖNEMİNDE GÜÇ KOŞULLARDA ÇALIŞARAK ÖYKÜ ATÖLYEMİZİ TAMAMLADIK”

“Engelsiz Edebiyat Projesi, aslında benim 4-5 yıl önce kafamda oluşan, yapmayı planladığım, hayallerimde olan bir projeydi. Milas Belediyesi’nin destek sözü ile birlikte Ekim 2020’de start verdik. Engelsiz Edebiyat Projesi’ni öncelikle atölye havuzunu, engelli ve engelsiz bireyler ile oluşturduk.

Tabii pandemi dönemiydi. Bu anlamda güç koşullarda çalıştık. WhatsApp grubu oluşturarak, Zoom programıüzerinden bir öykü dersleri, öykü yazma teknikleri vermek için bir yola çıktık. Bu çalışmaları biz başlattık, ben konu başlıklarını hazırladım. Bu şekilde öykü atölyesi çalışmalarını belli bir yere kadar sürdürdük. Çünkü onlar kendi engellilik öykülerini yazacaklardı, anılarını yazacaklardı. Bunları yazmalarını istedik. Projenin özünde bu vardı.

Yine engelli olmayıp, engelli bireylerin yakınlarında ya da çevresinde olan, öğretmeni olan, öğrencisi olan bireyler de katıldı. Gözlemlediği engelli bireylerin yaşadığı zorlukları anlatan hikayeler üretildi. Bu hikayelere hem editörlük yaptık hem atölyede öykü teknikleri eğitimi verdik.

Sonunda “Bizim Engelsiz Öykülerimiz” adlı kitabımız çıktı. İçinde 20 öykü, 20 yazar var. Sadece Milas değil Milas dışında Türkiye’nin birçok yerinden engelli ve engelsiz olan ve engelsiz edebiyata gönül veren arkadaşlarımız katıldı. Bu kitaba öykü katkısında bulundular. Bu kitabın basımını Milas Belediyesi üstlendi. Bize katkı sunuldu. 

“ENGELLİLERE UMUT, ÜRETME, YARATMA CESARETİ VEREN BİR FİLM”

Bu öykü çalışmalarının sonunda, projemizin de içinde bulunan ‘Engelsiz bir film yapacağız, üretmek istiyoruz’ dedik. Bu yine benim hayalimdi ve projemize dahil ettik. 1 Ekim’de ben bir engelsiz kısa film senaryosu yazmaya başladım. Bu kısa film senaryosu yaklaşık Şubat’ın ortalarına doğru devam etti ve sonlandırdık. “Yaşam Kulübesi” adlı bir senaryo ürettik.

Bu senaryoyu oyuncu olarak ben öncelikle engelli bireylerin oynamasını düşündüm. Ancak tabii ki 30 kişilik bir ekibin çalışması gerekiyordu filmde oyuncu olarak. Ancak bunu sağlamanın mümkün olmadığını fark ettik. Ana karakterlerden, karakterlere uygun olan bazı arkadaşlarımızıüç engelli birey de dahil ederek, engellilere kısacası umut, cesaret ve üretme, yaratma cesareti veren bir film, Yaşam Kulübesi filminin senaryosunu yazıp, filmini çektik. 

“ASIL ENGEL TEREDDÜTLERİMİZ, KORKULARIMIZ VE UMUTSUZLUKLARIMIZ”

Filmin konusu projenin başlığına baktığımız zaman kendini biraz ele veriyor ama sadece bir engelli gruba değil, tabii ki ilham kaynağı olacak grup engelli grup ama bu filmde engelli gruplar olduğu gibi öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz, toplumun diğer kesimleri ilham alıp, güç alıp yaşamda tereddütlerimizin, korkularımızın, umutsuzluklarımızın engel olduğunu göstermek, vurgulamak istedim. Ana karakterlerimizden bir tanesi, engelli ressam. Gerçek yaşamda da iki kolunu kaybetmiş, benim 20 yıl önce Güneydoğu’da görev yaptığım bir öğrencimi çağırdım, ressam kendisi. Ressam karakterini kendisine verdik. Kendisi oynadı, güzel de oldu. Gerçek yaşamdan bir karakterdi.

Konu, güçlü bir, radikal bir farkındalık yaratma arzusuyla dolmuş olan bir film Yaşam Kulübesi. Alt başlık da bulmuştum aslında, ‘Yaşam öğretmendir’ şeklinde özetlemiştim filmden önce afişlerde, sosyal medya yayınlarında. Yaşam Kulübesi aslında, ‘Yaşam kendisi öğretmendir’ diye özetlediğim bir film. Film şu an birçok film festivalleri döngüsünde, değerlendirilme döngüsünde.”

11 YAŞINDAKİ OYUNCU: “NASIL OLUR, NASIL YAPARLAR DİYE HEP EMPATİ KURUYORDUM”

Filmde kekeme bir çocuk karakterini canlandıran 5. sınıf öğrencisi 11 yaşındaki Mehmet Ayaz Bilge ise “İlk Milas’ta galamız oldu. Milas’ta ilk ödül aldık. Sonrasında sünnet düğünüm oldu. Sünnet düğünümde de sertifika gelmişti iki tane, iki tanede tablo gelmişti. Birisi bir yapımdan gelmişti, bir de ödül gelmişti. Erdal Hoca’yla, bizim bir tiyatro grubumuz vardı orada buluştuk. Orada yazmıştı. Biz de adaylığımızı gönderdik. Orada buluştuk, tanıştık. Filmde rol almak beni heyecanlı, eğlenceli, mutlu hissettirdi. Kekeme rolünde kekeler biraz zordu, hecelemek. Ben empati kurmasını ilk 1. sınıfta öğrenmiştim ve sonra da hep engellilerle hep empati kurdum. Nasıl olur, nasıl yaparlar diye. Bu projede çalışmak beni mutlu etti” dedi.