ÜNİVERSİTE ÖNÜNDE 'BARINAMIYORUZ' EYLEMİ: "EĞİTİMİMİZİ SÜRDÜREBİLMEMİZ İÇİN GÜNDE 10 SAAT GÜVENCESİZ İŞLERDE ÇALIŞMAK ZORUNDA KALIYORUZ"
Barınma sorununa dikkat çekmek için İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi önünde toplanan bir grup üniversite öğrencisi, "Barınamıyoruz,...
Barınma sorununa dikkat çekmek için İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi önünde toplanan bir grup üniversite öğrencisi, "Barınamıyoruz, Geçinemiyoruz, Hakkımızı Alacağız" yazılı pankart açtı. Fahiş kira artışları ve yetersiz yurtlar nedeniyle birçok kişinin kaydını dondurmak zorunda kaldığını aktaran üniversiteliler, elektrik, su, doğal gaz, internet, ulaşım gibi zaruri ihtiyaçlara çok yüksek zamlar yapılırken KYK bursunun 650 TL olmasını ise eleştirdi. Açıklamada, "Yaşamak için günde 10 saat düşük ücretli ve güvencesiz işlerde kayıt dışıçalışmak zorunda kalıyoruz" denildi.
İzmir Üniversite Dayanışması ve Yurtsuzlar adlı grubun üyeleri, bugün öğlen saatlerinde Buca'daki Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi önünde toplanarak "Barınamıyoruz, Geçinemiyoruz, Hakkımızı Alacağız" yazılı pankart açtı.
Burada yapılan basın açıklamasında, "Üniversite öğrencileri olarak fahiş kira fiyatları ve niteliksiz, yetersiz, cinsiyetçi KYK yurtlarına karşı günlerdir sokaklardayız. Sırtımızda birer battaniyeyle bulunduğumuz kentlerin banklarında uyuyoruz. Bugün de üniversitemizin önünden sesimizi yükseltiyoruz. 2 yıla yakın süren pandemi süreciyle niteliksiz online eğitime mecbur bırakıldık. Ardından başvurduğumuz KYK yurtlarında 10 bininci yedekte kaldık. Fahiş kira fiyatları ile evsiz kaldık. Bazı arkadaşlarımız tüm bu nedenlerle kayıt dondurmak zorunda kaldı. Kazandığımız okulların bulunduğu şehirlere gelemediler" denildi.
"YURT KAPASİTESİ 16 BİN, ÖĞRENCİ SAYISI 200 BİNE YAKIN"
Üniversitelilerin yaşamlarını sürdürebilmek için günde 10 saat güvencesiz işlerde çalışmak zorunda bırakıldığına dikkat çekilen açıklamada şunlar kaydedildi:
"Bizlere ‘Yalan söylüyorlar’ diyenler bilsinler ki önünde bulunduğumuz Dokuz Eylül Üniversitesi'nin kendine ait yurdunun kapasitesi sadece 564. İzmir'deki tüm devlet yurtlarının kapasitesi sadece yaklaşık 16 bin. Tüm bu verilere karşılık İzmir'de 200 bine yakın öğrenci var. Biz tam da bu verilerin gerçekliğini yaşayanlarız. Barınamadığımız gibi geçinemiyoruz da. Akşamları ne yiyeceğimizi kara kara düşünüp boş buzdolabına bakarken öğrenciye makarnayı reva gören, geçimimiz üzerinden çay-simit hesabı yapan bir anlayışla karşı karşıyayız. Her yıl elektrik, su, doğal gaz, internet, ulaşım gibi zaruri ihtiyaçlarımıza zam yapılırken yaşamamız ve eğitimimizi sürdürmemiz bekleniyor. Günde 10 saat düşük ücretli ve güvencesiz işlerde kayıt dışıçalışmak zorunda kalıyoruz.
"VAZGEÇMEYE NİYETİMİZ YOK"
Niteliksiz olan yurtlar için bizden 400 lira alıp bizim 250 lirayla geçinmemizi bekleyenlerden bugün burada hesap sormak için mücadele ediyoruz. Öğrencilerin borcunu silmeyip eğitim sistemine yatırım yapmayanlar, New York'ta milyon dolarlık kulelerin açılışını yapıyor. Geri ödemeli 650 lirayı bize çok gören, "Gözünüze dursun’ diyenlerin 1.150 odalı saray fanuslarında yaşarken bir günlük masrafı, binlerce öğrencinin aylık masrafına eşit olanlardır. Nöbetimizin başladığı ilk günden itibaren polis tarafından ailelerimiz arandı. Ailelerimize "Çocuğunuzu gelip almazsanız gözaltı yapacağız" ya da "Çocuğunuza dikkat edin, terör olaylarına karışıyor" dendi. Ardından nöbetimizin 8. gününde İzmir ve İstanbul'da yaklaşık 80 üniversiteli, ‘Barınamıyoruz, geçinemiyoruz’ dediği için işkence ile gözaltına alındı. Gözaltı gerekçesini öğrenmek yasal hakkımız iken gözaltı gerekçesini sorduğumuzda "Boş verin şimdi bunları" gibi akıl ve hukuk dışı açıklamalarla karşı karşıya kaldık. Gözaltına alınırken bir arkadaşımızın parmağı kırıldı. Ardından İzmir'de götürüldüğümüz hastane önünde ters kelepçe ile yerlerde sürüklendik, tekmelendik. Tüm bunların, sarsılmakta olan iktidarın korkusunun yansıması olduğunu biliyoruz. Bir insanın temel hakkı olan barınma hakkımız için sokaklardayız ve mücadelemizi büyütüyoruz. Vazgeçmeye niyetimiz yok."
Öğrenciler, özel yurtların kamulaştırılması, kiralara üst sınır getirilmesi, öğrenci bursları ve kredilerin yükseltilmesi, devlet yurtlarının sayısı ve niteliği arttırılması, tarikat ve cemaat yurtlarının kamulaştırılması taleplerini yineledi.
"ÜNİVERSİTELİLER, YURT DIŞINDA GARSON OLMAYI DÜŞLÜYOR"
Basın açıklamasıöncesi konuşan üniversitelilerden İlker Savran ise şunları söyledi:
“Üniversite öğrencisi, ne yazık ki Türkiye’de eğitimi dışında her şeyle ilgilenmek zorunda kalıyor. Öğrenciler, eğitimlerini sürdürebilmek için günde 10 saat güvencesiz ve düşük fiyatlı işlerde hayatını sürdürmeye çalışıyor. Bugün üniversite öğrencisinin eğitimini sürdürmesi ve mezun olduktan sonra hayatta kalması imkânsız hala gelmiştir. Türkiye’de gençler, ne yazık ki okudukları, hayalini kurdukları mesleği değil yurt dışında garson olmayı düşlüyor. Ne yazık ki bugün 15 yaşındaki gençler, ekonomik kriz için kafa yormak zorunda kalıyorlar. Bugün ne yazıktır ki tarikat yurtlarına mecbur kalıyoruz. Biz bu durumu kabul etmiyoruz. Hakkımız olanı almak için kararlıyız.”
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.