YASEMİN GÖKSU'DAN MESAM YÖNETİM KURULU BAŞKANI ERGÜL'E YANIT: "DAVA AÇMADIM. İTİRAZIM ÖNERGENİN İÇERİĞİNE DEĞİL, OYLAMA USULÜNE"
Sanatçı Yasemin Göksu; "Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği (MESAM) Yönetim Kurulu Başkanı Recep Ergül, sosyal medyada bir video yayınladı. Açıklamanın...
Sanatçı Yasemin Göksu; "Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği (MESAM) Yönetim Kurulu Başkanı Recep Ergül, sosyal medyada bir video yayınladı. Açıklamanın bir yerinde ismimi anarak, Benim MESAM aleyhine bir dava açtığımı, bu davada MESAM Genel Kurulu'na İstanbul dışından gelen üyelere ödenen 2 bin 500 ve İstanbul’dan katılanlara ödenen 1000 TL pandemi desteğinin geri alınmasını talep ettiğimi iddia etti" dedi ve bu iddiayı yalanlayarak böyle bir dava açmadığını söyledi. Göksu, önergenin torba önerge şeklinde oylandığını belirtti ve "İtirazım; önergenin içeriğine değil, oylama usulüne yönelik" dedi.
Sanatçı Yasemin Göksu, sosyal medya hesabından yayınladığı video ile MESAM Yönetim Kurulu Başkanı Recep Ergül'e yanıt verdi.
Göksu ayrıca ANKA Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada, Haysiyet Kurulu toplantısının 20-30 bin liraya mâl olduğunu söyledi ve "Haysiyet Kurulu" isminin "Denetleme Kurulu" olarak değiştirilmesini talep ettiklerini belirtti.
Göksu'nun sosyal medya hesabından yaptığı açıklama şöyle:
"BENİM İTİRAZIM ÖNERGENİN İÇERİĞİNE DEĞİL, OYLAMA USULÜNE YÖNELİK"
"MESAM Yönetim Kurulu Başkanı Recep Ergül, 18 Ağustos 2021’de, sosyal medyada bir video yayınladı. Açıklamanın bir yerinde ismimi anarak, Benim MESAM aleyhine bir dava açtığımı, bu davada MESAM Genel Kuruluna İstanbul dışından gelen üyelere ödenen 2 bin 500 ve İstanbul’dan katılanlara ödenen 1.000 TL pandemi desteğinin geri alınmasını talep ettiğimi iddia etti. Yalan. Ben böyle bir dava açmadım. Hayatını hak, hukuk, eşitlik, adalet, barış, emek gibi değerler üzerinden yaşayan ve bunlar için mücadele eden aktivist bir müzisyen, yorumcu olan benim gibi bir insana iftira atmak için yanlış konu seçmiş Recep Bey. Benim itirazım, bu şahsın iddia ettiği gibi önergenin içeriğine değil, oylama usulüne yönelik. Eğer ödenen paranın adı "pandemi desteği" ise, neden İstanbul içi - İstanbul dışı ayrımı yapıldı? İkinci olarak ilgili önerge, Genel Kurul'da MESAM’ın içtihadına ve demokratik teamüllere aykırı biçimde "torba önerge" olarak oylandı. Yani, birbiri ile hiç ilgisi olmayan farklı konulardaki önergeler tek bir çuvala dolduruldu ve tek seferde hepsini birden kabul ya da reddetmemiz istendi.
"PANDEMİİÇİN VERİLMESİ DÜŞÜNÜLEN PARA, GENEL KURUL'A KATILANLARA DEĞİL SADECE OY KULLANANLARA VERİLDİ"
Önergenin kapsamı hakkında katılımcılara yeterli bilgi verilmedi. Bundan emin olabilmek için, genel kuruldan sonra MESAM’a dilekçe verdim ve kabul edilen önergeleri talep ettim. O zaman hayretler içinde gördüm ki, skandal boyutunda bir usulsüzlükle karşı karşıyayız! Divana verilen önerge ile kürsüden okunam önerge kesinlikle aynı değildi. Dolayısıyla, üyeler, kendilerine anlatılan önergeyi oyladıklarını düşünerek, başka bir önergeyi kabul etmişti. Çok daha vahim olarak, Genel Kurul'dan sonra göreve başlayan MESAM Yönetim Kurulu, kendi önergelerini bile gerektiği gibi uygulamadı. Maç bittikten sonra kural değişti ve pandemi için verilmesi düşünülen para, sadece Genel Kurul'a katılanlara değil, oy kullananlara verildi.
"PANDEMİDEN, İKTİDARA MESAFESİYLE ORANTILI OLARAK HEMEN HEMEN TÜM ÜYELER ETKİLENDİ"
İtirazım, hukuksuzluğa, antidemokratik yöntemlere ve keyfîliğe. Tüm bunların ötesinde, MESAM bünyesinde alınan kararlar, ne zamandır dokunulmaz oldu? Hiçbir karar yargı denetiminden muaf değildir ve bireyler, hukuka uygun bulmadığı kararları usül ve içerik yönünden yargıya taşıma hakkına sahiptir. Bu hak, Anayasa'mızın "Hak Arama Hürriyeti" başlıklı 36’ncı maddesiyle güvence altına alınmıştır. Kaldı ki, bana göre, pandemi süreci öne sürülerek yapılan bu ödemelerin sadece genel kurula katılanlara değil, bırakın geri almayı, tüm üyelere yapılması gerekiyordu. Pandemiden, iktidara mesafesiyle orantılı olarak hemen hemen tüm üyeler etkilendi.
"HAYSİYET VARSA VARDIR, YOKSA YOKTUR"
Ne acıdır ki, daha sonra kendilerine ödenecek olduğu halde, bilet alacak parası olmadığı için genel kurula gelemeyen arkadaşlarımız oldu. Şunu da söylemek isterim ki, ben İstanbul dışından geldiğim halde, seçim yöntemini protesto ederek oy kullanmadığım için harcırah da almadım. Gerek önergelerin oylanma biçimi, gerekse seçim yöntemi son derece antidemokratik bir genel kurul geçirdiğimizi bir kez daha tekrarlamak istiyorum. Bu fikrimi her platformda ifade ettim, bundan sonra da edeceğim. Sosyal medyada paylaştığım eleştirileri gerekçe göstererek beni MESAM Haysiyet Kurulu’na sevk edenlere son sözüm: "Haysiyet" ne seçimlerle kazanılır, ne kurullar eliyle korunur. Haysiyet; varsa vardır, yoksa yoktur."
Göksu'nun ANKA Haber Ajansı'na yaptığı açıklama ise şöyle:
"HAYSİYET KURULU TOPLANTISININ MESAM'A MALİYETİ 20-30 BİN LİRA"
"En ufak, iyi niyetli bir açıklamaya bile tahammülleri yok. Burada en büyük facia şu: Birine anlamsız bir şeyden dolayı kınama vermek için toplandığınızda MESAM’a maliyeti 20-30 bin lira. Bunun gibi 10 tane Haysiyet Kurulu toplantısı yaparsanız en az 300 bin lira eder. Bu yıllardır da böyle. Şu anki MESAM Haysiyet Kurulu’nda olan bir kişi, üç aylık geçici bir dönemde MESAM Haysiyet Kurulu başkanlığı yaptı ve 30 kişiyi attı, 30’u da mahkemeden geri döndü. Bu MESAM’a yüklü bir maliyet yarattı. Aynı zihniyet, şimdi de aşırı bir yasakçı halde, ‘Sen beni sadece övebilirsin, şakşakçılık yapabilirsin ama fikrini dahi beyan edemezsin’ gibi bir tavırla insanları Kurul’a sevk ediyor. MESAM’ın böyle işlerle uğraşmaması gerekiyor.
"MESAM YÖNETİM KURULU BAŞKANI KENDİSİNİ HAYSİYET KURULU'NA VERSİN"
Haysiyet Kurulları kötü yönetildiğinde bir rant kapısına dönüşüyor. Çünkü toplanıyorsunuz, şehir dışından geliyorsunuz; uçak bileti var, konaklama var… Ne için? Birisi fikrini söylediği için. Ve MESAM’a maliyeti 30 bin lira. Orada çok daha ciddi Haysiyet Kurulu suçları işleyen kişiler var ama bunları hiçbir zaman sevk etmiyorlar. Mesela MESAM Yönetim Kurulu Başkanı, MESAM Disiplin Kurulu Yönergesi’ne aykırı olarak kendisini MESAM’a ‘aranjör’ olarak kaydettirmiş ve bundan telif almış. Haysiyet Kurulu’na verilecekse bu kişi verilsin. Hatta bu kişi kendisini Haysiyet’e versin. Ben aranjör değilim, nota bilgim bile yok ama kendimi aranjör diye oraya kaydettiriyorum ya da anonim bir eseri üzerime alıyorum. Asıl suç bu. Meslek Birliği’nin bununla ilgilenmesi lazım. MESAM’ın sahte beyanlarla ilgilenmesi gerekirken, ‘Gözünün üzerinde kaşın var’ ya da ‘Sen eleştirdin’ diyor. Ayrıca, ‘Üyenin parasını boş yere harcamayın’ demek olumlu bir eleştiri değil mi? Haysiyet Kurulu’nu, birilerine karşıöç alma, kin gütme kurumuna dönüştürmeyin.
"HAYSİYET KURULU İSMİ DENETLEME KURULU OLARAK DEĞİŞTİRİLMELİ"
Türkiye’deki meslek birlikleri içerisinde Haysiyet Kurulu’nu en çok çalıştıran kurum MESAM’dır. Yönetimler eleştirilir; yönetimdeysen, belirli sınırlar içerisindeki eleştiriye de tahammül edeceksin. Bu; korkak yönetimlerin, beceriksiz yönetimlerin başvurduğu bir yöntemdir ve bu MESAM’da yıllardır şuursuzca kullanılıyor. Ayrıca "Haysiyet Kurulu" isminin "Denetleme Kurulu" olarak değiştirilmesini talep ediyoruz. Haysiyet Kurulu nedir, çok ayıp bir şey."
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.