YENİ ANKARA BAROSU BAŞKANI KORANEL: “ÜZERİNDE BU KADAR BASKI OLAN BİR YARGININ BAĞIMSIZLIĞINDAN SÖZ EDİLEMEZ”

YENİ ANKARA BAROSU BAŞKANI KORANEL: “ÜZERİNDE BU KADAR BASKI OLAN BİR YARGININ BAĞIMSIZLIĞINDAN SÖZ EDİLEMEZ”

Yeni Ankara Barosu Başkanı Kemal Koranel, “Siyasal iktidara yakın muhalefet partisinin genel başkanı, Anayasa Mahkemesi’nin bir an önce kapatılması gerektiğini...

GÜRKAN DEMİRTAŞ - TAMER ARDA ERŞİN 

Yeni Ankara Barosu Başkanı Kemal Koranel, “Siyasal iktidara yakın muhalefet partisinin genel başkanı, Anayasa Mahkemesi’nin bir an önce kapatılması gerektiğini bile söyleyebilmektedir. Üzerinde bu kadar baskı olan bir yargının bağımsızlığından söz etmek imkanı bile yoktur” dedi.

Erinç Sağkan'ın Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı'na seçilmesinin ardından Ankara Barosu Yönetim Kurulu'nun yeni Baro Başkanı olarak belirlediği Kemal Koranel, ANKA Haber Ajansı’na değerlendirmelerde bulundu. Koranel, özetle şunları söyledi: 

“Ben o dönem Ankara Barosu Genel Sekreteri olarak görev yapıyordum. Bizler Avukatlık Kanunu’nun 76 ve 95. maddeleriyle barolara tanınan hukuk üstünlüğü ve insan haklarını savunma görev ve yetkisince Ankara Barosu Yönetim Kurulu olarak kendimizi kanun gereği sorumlu gördüğümüz için açıklamada bulunduk. Ankara Barosu Yönetim Kurulu olarak yaptığımız açıklama, Anayasa’nın 26. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddeleriyle güvence altına alınan ifade özgürlüğü çerçevesinde eleştiri hakkı kapsamındadır. Hiçbir hakaret, küçük düşürücü, rencide edici anlam içermeyen zaten böyle bir kasıt da taşımayan baromuz açıklaması, sayın Ali Erbaş’ın sözlerinin olumsuz bir değerlendirmesidir ve eleştiri hakkı sınırlarındadır. Bizim bu anlamda belki başka sivil toplum kuruluşlarından ya da diğer baskı unsurlarından farklı olarak söyleyebileceğimiz husus, bunun kendi kanunumuzda bize görev olarak verilmesidir. Kanunumuz, insan haklarını korumayı bize görev olarak yüklüyor. Ankara Barosu, tam da bu yetkisini kullanarak açıklama yapmıştır.

“İKİNCİ BARO LİSTESİNDE BİRÇOK USULSÜZLÜK TESPİT EDİLMİŞTİR”

İktidara da avukatların sorunlarını anlatacağız. Çözümlerimizi aktaracağız. 14 Ekim 2021 tarihinde oyçokluğuyla alınan bir önceki dönem Türkiye Barolar Birliği yönetim kararıyla Ankara’da 2 No’lu baronun kurulması için Avukatlık Kanunu’nun 77. maddesine aykırı olarak gerekli inceleme yapılmaksızın kuruluş işlemlerini yerine getirmek üzere kurucular kuruluna yetki verilmiştir. Türkiye Barolar Birliği’ne sunulan liste, kamuoyuna yansımış ve yapılan çok basit bir incelemeyle birçok usulsüzlük tarafımızca görüldüğünden; başvurunun bu haliyle yasal koşulları taşımaması nedeniyle baromuzca işlemin iptali için dava açılmıştır. Yargılama henüz devam etmektedir. Ancak konunun yakinen takipçisi olduğumuzu da belirtmek isterim.

“ANKARA’DA AVUKATLAR İÇİN EN BÜYÜK SORUN, PARÇALANMIŞ ADLİYE”

Şu an için Ankara’da avukatlar için en büyük sorun, parçalanmış adliye sorunumuzdur. Bu durum diğer şehirdeki meslektaşlarımızı da adalete erişimde tüm yurttaşlarımızı da etkiliyor. Sayın Cumhurbaşkanı da bu yılki Adli Yıl Açılış Töreni’nde, aralık ayında yeni adliye inşaatının başlatılacağının sözünü vermişti. Adalet Bakanı’mızla yapacağımız ilk görüşmede bu konunun üzerinde hassasiyetle duracağız. Biz Ankara Barosu olarak verilen sözlerin bir an evvel tutulmasını, Cumhuriyet’e yakışır, Başkent’e yaraşır bir adliye binasının derhal yapılmasını istiyoruz. Hatta sadece bir adliye binası değil, İstinaf Mahkemeleri’nin de içinde bulunduğu bir yargı kampüsü yapılması çok daha faydalı olacaktır.

“BAZI HUKUK FAKÜLTESİ DEKANLARI, HUKUK FAKÜLTESİ MEZUNU DEĞİL”

Meslektaşlarımızın ciddi sorunları var. Ancak genç avukatlarımızın, işçi avukatlarımızın ve stajyer avukatlarımızın sorunlar çok daha büyük. Maalesef öncelikle yapılması gereken, sayısı yüzlerle ifade edilen ve belirli kriterleri taşımayan hukuk fakültelerini acilen kapatarak oralardaki öğrencilerimizi diğer hukuk fakültelerine kaydırmak ve hukuk fakültelerinin akademik kadro kalitesinin artırılması gerekmektedir. Çoğu fakültelerimizde bırakın profesörü doçent hocamız bile bulunmamakta, bazı fakültelerimizin dekanları, hukuk fakültesi mezunu değil. Ayrıca, hukuk fakültelerine giriş barajını en azından tıp fakülteleriyle eşitlemek gerekir. Üniversite sonrası, 2024 senesinde uygulanacak hukuk sınavının yanında, Türkiye Barolar Birliği tarafından yapılacak ‘Avukatlık Sınavı’nın’ kararı da acilen verilmesi gerekmektedir.

“ÇALIŞAN AVUKAT VE İŞVEREN AVUKAT DÜZLEMİNDE BİR DÜZENLEMEYE DE İHTİYACIMIZ VAR”

Her meslek yaşı dağılımına baktığımızda sorunların temelinde ekonomik faktörlerin yer aldığını görmekteyiz. Burada sorunun çözümünün, Avukatlık Kanunu’nda yapılacak değişikliklerle olacağını öneriyoruz. Yasal düzenlemelerle belirli oranda rahatlama sağlanabilir. Öncelikle, çalışan avukat ve işveren avukat düzleminde bir düzenlemeye de ihtiyacımız var. Bu konunun artık bir sömürü aracı olarak kullanılmasının önüne geçilmesi, sınırlarının Avukatlık Kanunu ile net bir şekilde çizilmesi gerekiyor. Stajyer avukatların, Avukatlık Kanunu gereğince çalışamamak sorununun acilen çözülmesi ayrıca en azından mahkemeler nezdinde yaptıkları stajların ilk altı ayında aynı hakim ve savcı adayları gibi devlet tarafından güvence altına alınmaları gerekmektedir.

“SANAL OFİSLERİ, GENÇ AVUKAT MESLEKTAŞLARIMIZIN HİZMETİNE SUNACAĞIZ”

Ankara Barosu olarak 8 Aralık 2021 tarihli yönetim kurulu kararımız ile baromuza ait Necatibey Caddesi’nde yer alan baro binamızın dört katını sanal ofis olarak dizayn edilmesi için çalışmalarımıza başladık. Bu sanal ofisleri, genç avukat meslektaşlarımızın hizmetine sunacağız. Yine, yeni aldığımız kararlarla kariyer merkezi kuruyoruz. Böylece mesleğin başındaki avukatlarla kendi istekleriyle ilgili profesyonel olarak destek alacak ve iyi bir kariyer planlaması yapacaklardır. Maalesef özellikle genç avukatların sorunları çok fazla ve baroların da yapabilecekleri sınırlı. Birtakım düzenlemelerin kanunla yapılması zorunludur. Ancak bizler yapılması gereken ne varsa her anlamda yapmaya çalışacağız. Bizler somut önerilerimizi, alt yapı çalışmalarını da yaparak Bakanlığımıza sunduk.

“YARGININ EN BÜYÜK SORUNU, BAĞIMSIZLIK SORUNUDUR”

Yargının birçok sorununun yanında en büyük sorunu bağımsızlık sorunudur. Ülke tarihinde hiçbir dönemde görülmediği kadar yargı üzerinde siyasal iktidarın baskısı bulunmaktadır. HSK üzerindeki siyasal iktidarın baskısının bir an önce sonlandırılması gerekmektedir. Bunun için yapılması gereken en önemli adımlardan biri, HSK yapısının değiştirilerek kuruldan sayın Adalet Bakanı ile Bakan Yardımcısı çıkarılmalı ve HSK, hükümet etkisinden kurtarılarak yargı bağımsızlığında ciddi bir adım atılmalıdır. Yine hakim ve savcı alımlarında da liyakatin, referansın önüne geçmesi sağlanmalı, seçimler liyakat esasına göre yapılmalıdır. Yerel mahkemelerde siyasal iktidarın istemediği bir kararı veren mahkeme heyeti, ertesi gün dağıtılarak başka yerlere gönderilmektedirler. Bir an önce hakim ve savcı teminatı gerçek anlamda uygulanmaya başlanmalıdır. Avukatlar, müvekkilinin işlediği iddia edilen suçlarla özdeşleştirilip soruşturma ve kovuşturmaya maruz kalmamalıdırlar. Siyasal iktidara yakın muhalefet partisinin genel başkanı, Anayasa Mahkemesi’nin bir an önce kapatılması gerektiğini bile söyleyebilmektedir. Üzerinde bu kadar baskı olan bir yargının bağımsızlığından söz etmek imkanı bile yoktur."

 

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
yorumlar onaylanmamaktadır.